2022 ULUSAL EĞİTİM SEMPOZYUMU

26.Kasım.2022/Cumartesi günü 100.yıl Platformunun proje ortaklığıyla “ULUSAL EĞİTİM SEMPOZYUMUNU” gerçekleştirdik. Eğitimdeki SORUNLAR ve ÇÖZÜMLERİN değerlendirildiği programın Oturum Başkanlıklarını Prof.Dr.Barış DOSTER ve Gülseven G.YAŞER yaptı. Prof.Dr.Süheyl BATUM, Doç.Dr.Abidin Müslim BAYSAL, Öğt.Gör.Suay KARAMAN, Prof.Dr.İsa EŞME, Cengiz ÖKSÜZ, Dr.Niyazi ALTUNYA, Gülsün KAYA, Prof.Dr.Esergül BALCI’nın değerli sunumları ile eğitimin tüm sorunlarına ışık tutulan bu programın hazırlanması ve gerçekleşmesinde emeği geçenlere ve tüm izleyenlere çok teşekkür ederiz.

RUBASAM

YÜZÜNCÜ YIL PLATFORMU ULUSAL EĞİTİM SEMPOZYUMU 2022 SONUÇ BİLDİRGESİ
Anayasamız, yasalarımız ve Ülkemizin imzaladığı uluslararası insan hakları sözleşmeleri eğitim
hakkını güvence altına almaktadır. Buna karşın, ülkemizde eğitim çağındaki gençlerimizin bir
bölümü çeşitli nedenlerle eğitimden, nitelikli eğitimden mahrum kalmaktadır.
Cumhuriyetin 100. Yılına girerken ilköğretimde on öğrenciden birinin okula ulaşamadığı, orta
öğretimde okullaşma oranının yüzde 87 dolayında olduğu, açık liselerde bir buçuk milyona
yakın öğrencinin okuduğu bildirilmektedir. 3-5 Yaş grubundaki çocukların okullaşma oranının
ancak yüzde 44,71 olduğu, 866 bin kız çocuğun hiçbir yerde adının olmadığı görülmektedir.
Eğitimde yapısal, fiziksel, içeriksel, eğiticilerle ilgili sorunlar Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken
de artarak sürmektedir. MEB çözüme dayalı politikalar geliştirmek yerine, eğitimdeki
dinselleştirme ve özelleştirme uygulamalarına hızla devam etmekte, bu uygulamalar özellikle
mevcut siyasi iktidar döneminde daha hızlı artmaktadır.
Eğitimde dinselleştirme politikası olarak dinsel dersler öğretim programlarına konuldu, seçmeli
derslerle de sayıları artırıldı. Bazı dinci vakıf ve derneklerle sözleşmeler yapılarak bu yapılar milli
eğitim içine dahil edildi. Özellikle 4+4+4 sisteminin kabulünden sonra ülke gereksiniminin çok
üstünde imam hatip ilk ve orta öğretim okulları açıldı. Dinsel gereksinim olmadığı halde kız
öğrenciler de imam hatip okullarına yönlendirildi. Günümüzde imam hatip okullarında okuyan
öğrenci sayısı (2022’de) 1,5 milyona yaklaşmış olup toplam ilk-orta öğretim içindeki payının
%8.3 civarında olduğu görüldü. Sınav sistemlerindeki sorunlar ve orta öğretim kurumlarındaki
kontenjan sınırlamaları nedeniyle birçok öğrencinin istemi dışında imam hatip orta öğretim
kurumlarına yönlendirildiği tespit edildi. Devlet desteği verilerek birçok tarikatın okul, medrese,
yurt açtıkları, bir milyondan fazla çocuğun tarikatların elinde eğitim gördüğü, beyinleri yıkanarak
her türlü istismara açık ve kullanılmaya elverişli duruma geldikleri görülüyor. 2011 Yılında
Diyanet İşleri Başkanlığına tanınan 11 yaşındaki çocuklara Kuran Kursu açma yetkisi, 4-6 yaş
çocukları için de verilerek Diyanet İşleri Başkanlığının Sübyan Mekteplerini andıran eğitim
kurumlarını açmalarına olanak tanındığı görüldü; ayrıca ders programlarında ulusal
değerlerimizin, Atatürk ve Kurtuluş Savaşımızın, Cumhuriyetimizin kapsam ve kavramlarının
azaltılarak, kaldırılarak ulusal eğitimden uzaklaşıldığı da ortada. Bu uygulamaların hedefinin
dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek olduğu , 3 Mart 1924 Tarihli ÖĞRETİM BİRLİĞİ YASASINA
VE BİLİMSEL LAİK EĞİTİME AYKIRI olduğu da görülmekte.
Eğitimde özelleştirme politikasına uygun olarak özel eğitim kurumları devlet desteği ile teşvik
edildi, devlet okulları ihmal edildi; özel kuruluşların, tarikatların, yabancı sermayenin özel okul
açmalarına imkan tanındı. Bu kurumlarda yapılan eğitimin denetiminin de oldukça zayıflatıldığı,
2020/2021 yılında özel okul oranının %16,8 olduğu tespit edildi. Bu uygulamaların da 3 Mart
1924 Tarihli ÖĞRETİM BİRLİĞİ YASASINA VE BİLİMSEL LAİK EĞİTİME AYKIRI olduğu görüldü.
Ekonomik olarak bakıldığında; MEB ’na ayrılan bütçe oranı, öğrenci, okul, öğretmen sayısı
yıllara göre artmasına rağmen azaltılmış, bu oran %10,6 ya kadar gerilemiştir. Öğrenci sayısının
artmasıyla birlikte okul, derslik ve öğretmen açığı hızla büyümekte olup okulların yarısından
fazlasında ikili eğitim yapılmakta, birleştirilmiş sınıflarda eğitim ve taşımalı eğitim uygulamasına
devam edilmektedir. Bu koşullar sürerken Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’de son bir
yılda 15 yaş altı uyuşturucu kullanım oranının yüzde 0.4’ten yüzde 14’e kadar yükseldiğini
açıklaması, üzerinde durulması gereken ayrı bir sorundur. Buna ilave olarak ülkemizde yaşanan
ekonomik sorun nedeniyle bazı öğrencilerin yeterli beslenmemeleri de ayrı bir problemdir.
Nitelikli öğretmen yetiştirilmesi için öğretmen okullarının yeniden açılması ve okullarda
kadrolu, sözleşmeli, ücretli gibi farklı statülerin kaldırılması; başöğretmen, uzman öğretmen,
öğretmen gibi unvanlara olanak sağlayan yeni öğretmen yasasının iptali gereklidir. Okullardaki
altyapı ve donanım eksiklikleri, nitelikli öğretmen eksikliği, bilimsel laik eğitimden uzaklaşılması
nitelikli eğitimin önündeki büyük engellerdir. Uluslararası PISA ve TIMMS Testlerinde
öğrencilerimizin ortalama seviyenin altında derece almaları da bu koşullarda eğitimde ulaşılan
sonucu ortaya koymaktadır. Açıklanan tabloda Atatürk’ün özdeyişindeki ‘ fikri hür, vicdanı hür,
irfanı hür Cumhuriyet vatandaşlarının yetiştirilmesi ‘, ‘çağdaş medeniyet seviyesinin
yakalanması’ mümkün görülmemektedir.
Yüksek öğretim kurumlarının sayısı günümüzde 131, devlet 79, özel ve vakıf üniversitesi olmak
üzere 209 ‘a ulaşmasına rağmen bilim yuvası olması gereken üniversitelerimizde bile bilimsel
laik eğitimden uzaklaşılması, bu kurumlarda özelleştirmeler yapılması, yönetsel-bilimsel- mali
özerklikten uzaklaşılması nedeniyle bilimsel başarı oranının gitgide gerilediği, ilk 500 e giren
üniversitemizin olmadığı görülmektedir. Farklı şehirlerde yüksek öğretim gören öğrencilerimizin
büyük ekonomik güçlükler ve yurt sorunu yaşadıkları da bilinen bir gerçektir
SONUÇ :
Sempozyumda açıklanan tüm değerlendirmeler sonucunda gelişmiş ülkelerin dünya gençliğini
yakalamak ve bu coğrafyada varlığımızı sürdürmek için ülkemizdeki tüm eğitim paydaşların
görüşleri alınarak;
-MEB’in genel amacının, 1739 Sayılı Mili Eğitim Temel Kanunu- Madde 2’de bildirildiği üzere
‘Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk
Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren;
ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın
başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye
Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş
yurttaşlar olarak yetiştirmektir ‘ yasasına uyulması; 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na
aykırı tüm kararname ve yönetmeliklerin iptal edilmesi;
-3 Mart 1924 Yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan Öğretim Birliği Yasasının tavizsiz
uygulanması, bu yasaya aykırı yönetmelik ve kararnamelerin iptal edilmesi;

  • Bilimsel, laik, ulusal, parasız, karma, çağdaş, uygulamalı, örgün eğitim hakkından tüm
    yurttaşlarımızın yararlanabilmesi;
  • Tüm eğitim kurumlarında dinsel uygulamalara son verilmesi, sadece talep eden öğrencilere din
    dersleri verilmesi;
    -Dinci vakıf ve derneklerin çeşitli vesilelerle eğitime dahil edilmelerine son verilmesi;
    -Ancak talep edilmesi ve ihtiyaç halinde imam hatip okullarında eğitim verilmesi, ülke
    ihtiyacından fazla olan imam hatip okullarının kapatılması;
    -Bir çok taciz tecavüz iddiasına konu olan Kuran Kurslarının Diyanet İşleri Başkanlığından
    alınarak MEB tarafından denetlenen kurumlara dönüştürülmesi;
    -Kuran kurslarına katılma yaşının pedagoji biliminin öngördüğü şekilde soyut kavramları
    algılama yaşı olan 12 yaş sonrasına alınması, 4-6 yaş çocuklarının bu kurslara katılmasının
    yasaklanması ve Kur’an Kurslarında anlamını bilmeden Kur’an okuma-ezberleme yerine Türkçe
    anlamının öğretilmesi;
    -Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı ayrı bir Diyanet Akademisinin kurulması yasaya aykırı
    olduğundan kapatılması;
    -Yıllara göre oranı gitgide azalan MEB bütçesinin genel bütçeye oranının artırılarak devlet
    okullarının genişletilmesi, imkanlarının iyileştirilmesi;
  • Özel okullara devlet bütçesinden yapılan desteğin kesilerek öncelikle devlet okullarının
    ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması;
    -Gittikçe artan ekonomik koşullarda ilk-orta ve yüksek eğitim kurumlarında öğrencilere öğle
    yemeğinin, eğitim malzeme ve kitaplarının ücretsiz olarak verilmesi;
    -Devlet olanaklarıyla büyük teşvik verilen bazı özel ve tarikat yurtlarının devletleştirilerek
    üniversite öğrencilerimize parasız konaklama imkanı yaratılması;
    -Ezberci öğretim yöntemi yerine, soran, sorgulayan, araştıran eğitim yönteminin uygulanması;
  • Eğitimi bölen, çocuk gelinleri, çocuk işçileri yaratan 4+4+4 eğitim sistemine son verilerek okul
    öncesini de kapsayacak şekilde yeniden 1+8 yıllık mecburi eğitim sistemine geri dönülmesi;
    -Yabancı dil öğretilmesinin eğitimin bir amacı olmaması, sadece dünyaya açılmak için bir araç
    olarak ele alınması;
    -Taşımalı öğretime son verilerek 1 öğrenci bile olsa köylerde okul açılması, öğretmen atamasının
    yapılması;
  • Talim Terbiye Kurullarının tüm eğitim bileşenlerinden oluşan karar kurullarına dönüştürülmesi;
    Eğitim Şuralarının da yine tüm eğitim bileşenlerinden oluşan tavsiye kurullarına dönüştürülmesi;
  • Diğer mesleklere benzemeyen öğretmenlerin yetiştirilmesi için Öğretmen okullarının yeniden
    açılması;
  • Öğretmenleri başöğretmen, uzman öğretmen, öğretmen olarak sınıflandıran yeni öğretmen
    yasasının iptal edilmesi;
    -Bilişim teknolojisi, yapay zekanın uygulamaları vb. kullanılarak, araştırmaya önem vererek 21
    Yüzyılın çağdaş eğitim seviyesinin yakalanması;
    -Üniversitelerimizin bilimsel, mali, yönetsel özerkliğe kavuşarak çağdaş üniversiteler seviyesinde
    araştırmalar yapması;
    -Üniversiteler bilimsel ve niteliksel olarak gözden geçirilerek üniversite niteliği taşıyan yüksek
    öğretim kurumlarının teşvik edilmesi, üniversite niteliği olmayan yüksek öğretim kurumlarının
    kapatılması;
    Biz aşağıda adları bulunan kuruluşlar eğitim sistemimizi aksatan bu sorunların ve çözümlerinin
    takipçisiyiz ve yetkili, ilgili tüm kurumları ülke eğitimini sürükledikleri yanlışlardan dönmeye
    davet ediyoruz.

*ADD
*Cam Tavanı Delen Kadınlar Platformu
*Eğitim-İş
*İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği
*İstanbul Öğretmen Okulları Mezunları Derneği
*Kadın Araştırma Derneği
*RUBASAM Rumeli ve Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi
*TÜMÖD, Tüm Öğretim Elemanları Derneği
*Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneğ

Sosyal Medyada Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER