Devam Eden Filistin İşgali ve İsrail’in Askeri Stratejileri

 Yazar: Salih ASLANHAN

 Editör: İrem KESKİN


   İsrail, Gazze’ye yönelik devam eden saldırılarında, Refah ile Han Yunus arasındaki bir bölgede Morag koridoru olarak adlandırılan yeni bir koridor daha kurdu. Bu koridorun stratejik önemi ise Gazze’de, iki bölgeyi birbirinden ayırması ve üçüncü bir İsrail kontrol noktası teşkil edecek olmasıdır.

Görsel SavunmaTR X hesabı – İşgalci İsrail, Gazze’nin güneyinde yeni koridor açtı: “Morag Koridoru”

   İsrail Savunma Bakanı yaptığı açıklamalarda güvenlik bölgelerini daha da genişleteceğini, Gazze’yi daha izole bir hale getirip Hamas üzerinde baskı kurmayı ve rehinler konusunda etki etmeyi amaçladığını söyledi. Sözlerinin devamında da ele geçirilen bölgelerden savaşın sona ermesi halinde dahi çekilmeyeceğini belirten Savunma Bakanı Katz, bu bölgelerin tampon bölge olarak kullanılacağını belirtti.

   İsrail kabinesinin askeri harekât ile gerçekleşmesi öngörülen bu genişlemeyi onaylamasından sonra İsrail ordusu, binlerce yedek askeri görevi çağırdı. 

    Hamas ve rehineler ile ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Netanyahu ise Gazze nüfusunu, koruma amaçlı bölgeden taşıyacağını söyledi. Bu sözler daha önce Donald Trump tarafından açıklanan ve Başbakan tarafından da desteklenen Gazze planını hatırlatırken akıllarda da bu askeri harekâtların sonucunun topyekün bir işgal olup olmayacağı sorusunu ve savaşın gidişatının bu yönde ilerleyeceği kanısını uyandırıyor.

   Bu genişleme harekâtı ile ilgili son olarak üst düzey bir İsrail yetkilisi, ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgeye 13-16 Mayıs tarihleri arasında yapacağı ziyaretten önce başlamayacağını açıkladı ve bu süreyi Hamas’a rehineleri bırakması için bir fırsat olarak sundu.

Savaş Devam Ederken Eleştiriler Sadece İsrail ile Sınırlı Kalmadı

   7 Ekim saldırılarından beri İsrail’de kabine karşıtı protestoların sürdüğü biliniyor. Bunların bir kısmı savaşa da karşı bir tavır sergilerken bir kısmı da sadece bu hezimetin sorumlularının istifasını istiyordu. Saldırıların yeni harekâtlarla genişleyerek devam ettiği şu günlerde, İsrail Hava Kuvvetleri yedek birlikleri ve emekli askerlerinin imzası ile yayınlanan bir mektup gündeme geldi. Mektupta, askerlerin savaşın devam etmesinin bir işe yaramayacağını, rehinelerin takas edilip bu savaştan geri dönülmesini istedikleri kaydedildi. Ayrıca bu gelişmenin ardından yedek birliklere katılımın neredeyse yarı yarıya düştüğü de söyleniyor.

Görsel aa.com.tr (Anadolu Ajansı) – İsrail’de yüzlerce yedek asker, orduda hizmeti bıraktıklarını açıklayan dilekçeyi imzaladı

   Başbakan Netanyahu, bu eleştirileri reddederek, eleştirenlere de yaptıkları affedilemez olarak karşılık verdi. Başbakan, bu tavrının yanı sıra mektupta imzası olan ve eleştirilerde bulunanların da görevlerinden alınacağını ifade etti.

   İsrail hükümeti eleştirilere maruz kalırken Filistin’de de benzer bir atmosfer oluştu. Hamas’tan bir yetkili, İsrail’den gelen Hamas’ın silah bırakması ve rehineleri geri vermesi karşılığında yapılabilecek bir ateşkes teklifini reddettiğini açıkladı. Bu teklifin Hamas’ın hiçbir talebini karşılamadığını ve barış için bir taahhüde sahip olmadığını söyledi. Bunun üzerine Hamas’ın baş müzakerecisi Halil el-Hayya ise Netanyahu’nun siyasi gündemine hizmet eden kısmi anlaşmaları kabul etmeyeceklerini belirtti.

   İsrail’in sözde ateşkes-barış anlaşmaları ve Hamas’ın bu anlaşmalara yanaşmaması Filistin halkında tepkilere sebebiyet verdi. Aslında bu tepkiler bugünkü şartların bir tezahürü olarak görülse de aynı zamanda geçmişten beri Hamas’a olan muhalefetin de bir yükselişidir.

   Mahmut Abbas, Hamas’ı çok ağır sözlerle itham etti. Filistin Merkez Konseyi toplantısında yaptığı konuşmasında, Hamas İsrail’e işgal ve Gazze’de katliam yapması için bahane verdi, yaptıkları en büyük hata ise rehinleri tutmak oldu sözleriyle başlayan Abbas, Hamas’a yönelik “Köpek oğulları, elinizdeki rehineleri bırakın ve bu işi bitirin. Onlara bahane vermeyin ve bizi kurtarın.” sözleriyle son verdi. Hamas liderlerinden Usame Hamdan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın son açıklamalarına tepki gösterdi. Hamdan, Abbas’ın direnişçilere yönelik söylemini eleştirerek, kullandığı ifadelerin kabul edilemez olduğunu belirtti.

Hamas ve diğer bazı Filistinli gruplar da Abbas’ın açıklamalarını “işgale karşı direnen Filistin halkına yönelik bir hakaret” ve “uluslararası baskılar karşısında benimsenen işbirlikçi bir tutum” olarak değerlendirdi. Yapılan açıklamalarda, Abbas’ın söylemlerinin Filistin direnişinin meşruiyetini zedelediği savunuldu.

Görsel bbc.com – Filistin Yönetimi lideri Abbas’tan Hamas’a sert sözler

   Eleştiriler sadece Mahmut Abbas ile de sınırlı kalmadı. Gazze sokaklarında vatandaşlar, bu krizin tarih boyunca karşılaştıkları en kötü kriz olduğunu ve bunun sorumlusunun da Hamas olduğunu söyleyerek eleştirilerde bulunuyor.

   2019 yılında Hamas karşıtı “Yaşamak İstiyoruz” hareketinin eski organizatörü olan Moumen al-Natur “Dünya Gazze Şeridi’ndeki durumla aldatılıyor, dünya Gazze’nin Hamas olduğunu ve Hamas’ın da Gazze olduğunu düşünüyor ama biz Hamas’ı seçmedik. Hamas ise bizim kaderimizi kendi kaderine bağladı” sözleri ile eleştiride bulundu.

Filistin’i Desteklemek ABD’de Suç mu Sayılacak?

   Geçtiğimiz aylarda Boston’da sokakta yürürken, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza birimlerince Hamas’a destek verdiği iddiası ile gözaltına alınan Rümeysa Öztürk, kısa bir süre önce serbest bırakıldı. Hamas’a destek verdiği iddiasının arkasında, yazdığı bir yazıda İsrail’in Gazze’ye yönelik operasyonlarını “soykırım” olarak nitelemesi yatıyor. Çıkarıldığı mahkemelerde hukuka aykırı olarak gösterilebilecek hiçbir iddia ve delil sunulamadı.

   İsrail’e yönelik protesto eylemleri nedeniyle vizesi iptal edilen bir diğer mağdur öğrenci ise, sınır dışı edilmektense ABD’den ayrılmayı tercih etti. Vizesinin iptal edilmesine karşın dava açmış fakat bir süre sonra özgürce ve başım dik bir şekilde ayrılıyorum diyerek sosyal medya hesabından açıklama yapmıştı.

   Bu kapsamda gözaltına alınan bir diğer kişi de Mohsen Mahdawi oldu. Mahdawi, Columbia Üniversitesi’nde Filistin yanlısı protestolar organize etmekten dolayı gözaltına alındı.

   Donald Trump’ın ABD vizesinin bir ayrıcalık olduğunu söylemesi üzerine gerçekleşen bu durumlardan sonra birçok öğrenci sıradaki ben olabilirim endişesiyle ceplerinde hukuki haklarının yazılı olduğu kartlar taşımaya başladı.

   Bu durumdan nasibi alan tek ülke tabi ki Amerika değildi. İngiltere’de Birmingham Üniversitesi’nde iki öğrenci Filistin yanlısı geçmişleri sebebiyle yasal işleme tabi tutulmuştu. Sürecin sonunda hukuksuz bir durum olmadığı anlaşılsa da bu durumun eğitim hayatlarının aksamasına yol açmasından endişe duyuyorlar.

İngiltere’deki Yahudilerden İsrail’deki Yahudilere

   Eleştirilerin bir diğeri de İngiltere’deki Yahudi topluluğundan geldi. Yahudi topluluğun 36 üyesi İsrail’in Gazze stratejisini eleştiren bir mektup yayınladı. Financial Times’ta yayınlanan mektupta saldırıların yeniden başlamasının ardından oluşacak can kaybı öne çıkarıldı. İsrail hükümetini diplomasiden ziyade savaşı tercih etmesi ve ateşkesi bozarak savaşı sürdürmesi sebebiyle eleştirdiler. Mektupta “İsrail’in ruhu parçalanıyor ve biz, sevdiğimiz İsrail’in geleceğinden endişeliyiz” ifadelerine de yer veren topluluk üyeleri önceliklerinin rehineleri geri almak olduğunu da belirttiler.

Görsel trthaber.com – İngiltere Yahudi Kuruluşunun onlarca üyesi İsrail’e yönelik eleştiriler…

Nihai Bir Değerlendirme

   On yıllardır insanlık dramına şahitlik eden bu bölgede, halklar artık savaşın bitmesi ve insanların evlerine dönmesi umudunu beslemekteler. Şüphesiz, hiçbir millet savaşta fertlerini kaybetmeye tahammül edemez. Her ne kadar savaş yanlısı zihniyetlere karşı sesler yükselse de, bölgedeki durum, soykırıma uğrayan ve yerlerinden edilen Filistin halkına arzu ettiği barışı hiçbir zaman sağlayacak seviyeye ulaşmamıştır. Bu tutumumuz, savaştan yana olduğumuz anlamına gelmemektedir. Sözlerimiz; İsrail’in işlediği savaş suçlarından vazgeçmesi, uluslararası sistemin her gün kınadığı ancak pratikte pek fayda sağlayamadığı bu bölgeye göz yummaması aksine çözüm için tüm dünyayı harekete geçirmesi yönündeki temennimizi ifade etmektedir. Bölgede varlık gösteren başat güçler, kendi güç çıkar arayışlarını bir kenara bırakıp bölgedeki zulmün son bulmasına çabalamadıkça, bölgede insan onuruna yaraşır bir barış sağlanamayacaktır.

Salih ASLANHAN

Kaynakça:

https://www.bbc.com/

https://www.theguardian.com/

https://edition.cnn.com

https://www.jpost.com/

https://www.france24.com/en/

https://www.aljazeera.com/

 

Sosyal Medyada Paylaş

Bir Yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER