PRİZREN CAMİLERİ[1]

Değişik dönemlerde Prizren’i ziyaret eden seyyahlar kentin göklere yükselen sivri minareli camilerinden bahsetmeden yapamamışlar. Bu görüntüsüyle Prizren Rumeli’nin İstanbul’u olarak benzetilmesine neden olmuştur.  Ta uzaklardan görünen sivri minareleri bu kentin kutsal bir yer olduğu imajını vermiştir gezginlere. Bu yüzden bugün kültür eseri olarak değerlendirdiğimiz bu eserlerle ilgili çok sayıda kerametin var olduğuna inanılmaktadır. Manevi güce sahip olduklarına inananlar çeşitli derde, huzursuzluğa ve rahatsızlığa derman bulma, şifaya kavuşma amacıyla da bu eserler ziyaret edilmektedirler. Tarih doktoru İngiliz Noel Malcolm “Yakın zamana kadar bütün sokakların Arnavutça ve Sırpçanın yanında Türkçe adlar da taşıdığı Prizren, dünyada kalmış en büyüleyici Osmanlı yerleşimlerinden biri olarak görünmüştür hep bana” belirtmeden edememiştir.[2]

Prizren’e gelen seyyahlardan Ami Bue (1836)  kente 12 büyük caminin bulunduğunu, Miller (1844) ve F. Yukiç (1861) büyük küçük 42 caminin bulunduğunu bildiriyorlar.  Bugün 33 caminin adı ve yeri bilindiyse de ayakta sadece 22 tarihi cami binası bulunmaktadır ve ibadete açıktır. Dr. Ekrem Hakkı Ayverdi 1974 yılında Prizren’de yerinde ve Evkaf Kuyud-i Kadimesi’nde yaptığı araştırma sonucu 42 caminin listesini vermiştir. Bu listede Kırık Cami olarak bilinen Namazgâhın ve Müderris Ali Bey camiinin adları bulunmuyor.[3] Bugün Türk egemenliği döneminden kalan ve hizmet etme durumunda olan 19 cami vardır. Bu camilerin dışında 1912 yılından sonra Cuma Camii civarında mescit, 1980–2000 yılları arasında Hz. Osman, Hz. Ebubekir ve Haz. Ömer Camileri ve Kurila’da Seyidi Bey camiine bitişik kubbeli yeni cami binaları ve 2000-2008 yılları arasında Yagleniça’da. Ortakol’un devamında, Paşaaltın’da ve Atmeydan’da birer yeni cami kurulmuştur.

Taş Köpri ve Sinan Paşa Camii

Dr. Ekrem Hakkı Ayverdi Prizren’de şu camilerin bulunduğunu bildiriyor: 1. Ahmet  Bey Camii, 2. Arasta (Yakub Bey Evrenos ) Camii, 3. Beyzade Mehmed Bey Camii, 4. Budak Hoca Camii, 5. Çuhaci Kurd Camii, 6. Derviş Çelebi Camii, 7. Emin Paşa  Camii, 8. Fatih Sultan Mehmed _ Cuma Camii, 9. Haci İsa Camii, 10. Haci Kasım Camii, 11. Hacı Mustafa Camii, 12. Hacı Ramazan Camii, 13. Hasan Sivri Camii, 14. Hoca Ali Camii, 15. Hoca Budak Camii, 16. İlyas Kuka Camii, 17. İskender Bey – Dragoman mahallesi Camii, 18. Kasım Paşa Camii, 19. Katip Sinan Camii, 20. Kavuklu Mehmed Paşa Camii, 21. Kukli Bey Camii, 22. Kurd Bey Camii, 23. Kurd Paşa Camii, 24. Kurila Camii, 25. Lemi Bey Camii, 26. Kaledeki Mahmut Paşa camii, 27. Bülbüldere’de Mahmut Paşa Camii 28. Hoçamahalle’de Mahmud Paşa Camii, 29. Mahmud Bey Camii, 30. Maksud Paşa Camii, 31. Mehmed Paşa Camii – Bayraklı Camii, 32. Mustafa Paşa Camii, 33. Ömer Çavuş Camii, 34. Pir Mehmed Camii, 35. Seydi Bey Camii, 36.

Sufi Sinan Paşa Camii, 37. Suzi Çelebi Camii,  38. Terzi Mahalle Camii, 39. Yeni Mahalle Camii, 40. Ümmi Gülsüm Hanım Camii, 41. Kırık Camii – namazgâh, Adı geçen camiler arasında bugün sadece 20 cami bulunmaktadır ve bu camilerden 19’unda namaz kılınmaktadır. Bir cami (Çuhacı Mahmud Camii) iki yıldır süren tamir yüzünden çalışmamaktadır. Bir cami (Kırık Cami – namazgâh) bakımsız kaldığı için kullanılmaz hale gelmiştir, bir caminin (1526 yılından önce inşa edilmiş olan Yakup Bey Evrenos – Arasta Camii) binası bankanın inşa edilmesi için 1963 yılında yıkılmış, şimdi sadece zarif minaresi kalmıştır. Bu camilerden başka son 30 yıl içerisinde kentin devamında kurulan yeni semtlerde mahallelerde daha beş camii (Hz. Osman Camii, Hz. Ebubekir Camii, Hz. Ömer Camii, Yagleniça ve Paşaalti Camileri) inşa edilmiş ve hizmete açılmışlardır.

                           Prizren’in güney tarafı

Beşbuçuk yüzyıl Türk egemenliği altında bulunan, kuruluş tarihi bilinmemesine rağmen bin yıllık kaynaklarda varlığı kayıtlı bulunan bu koca kentin birçok medeniyet iktidarı altında bulunmasıyla Türk kültür mirası dışında düğer medeniyetlere ait olan eserleri de korumaktadır.

Merhum Mr. Hamit Altıparmak ile Prizren camileri hakkında yaptığımız ve 1994 yılından itibaren Bay dergisinde tefrika halinde yayımlanan ortak çalışmamız temel alınmıştır. Onun vefatından sonar çalışmalarını bir araya getiren  “Kosova-Prizren’de Osmanlı Eserleri”[4]kitabın ikinci bölümüne Prizren Camileri hakkındaki çalışmalarımızı da aldık. Bu ortak çalışma “Prizren’de Türk Dönemi Kültür Mirası” olarak adlandırdığım bu kitabın camiler hakkındaki bölümü temel alınmıştır.

NAMAZGÂH (KIRIK CAMİ)

Yeni Mahalle’de şehir merkezinden Yakova istikametine giderken yolun doğu tarafında fundaların kapladığı bir taş yığını ibadet için kurulmuş ilk binadan kalanlardır. Yıkılan kıble duvarının sol köşesinde geçlere kadar yıkılmadan kalan dikili taş yüzünden halkın “Kırık Cami” olarak adlandırdığı bu binanın Namazgah olduğu ve kentin Fatih Sultan Mehmed’in komutası ile son kez Türk ordusu tarafından fethedilmesini sağlayan saldırı gününden bir gün önce inşaatına başlandığı ve 21 Haziran 1455 tarihinde tamamlanıp namazın kılınmasında sonra ordunun kentte girdiği söylenmektedir. Namazgâh’ın kurulduğu yer o dönemlerde kentin dışındaydı ve bu yerde savaşın yürütüldüğünü geçlere kadar etrafının şehitlik olarak bilinmesi kanıtlamaktadır. Şehitler can verdikleri yerde gömülmüşlerdir. 1912 yılında Türk egemenliğinin buralarda sona ermesinden sonra kente giren Sırp ordusunun ilk işi şehitlikte, şehit gömütleri üzerinde fotoğraf çekmek olduğunu o günlerde çekilmiş ve elimizde bulunan bir fotoğraf göstermektedir. Bugün de Namazgâh’ın yakınlığında Tezgir Baba’nın ve daha birkaç kabrin bulunduğu küçük bir mezarlık vardır. Burası halk tarafından çok ziyaret edilen bir yerdir.

Namazgâh çevresinde Gözcü Mahmut efendinin de kabri bulunmaktadır. Mehmed Tahir Efendi menkıbelerinde Namazgâh yakınlığında akait bilgini olan ve değerli eserler sahibi Hoca Reis efendinin de gömüldüğünü bildirmektedir.

Kıble tarafı büyük depo binasıyla ve doğu ile batı tarafından montaj garajlarla sıkışan Namazgâh binasında 1990 yılında çalışmalar başladı. Prizren Tarih Anıtları Koruma Kurumunca yapılan sondaj çalışmaları sırasında çatılı – kubbeli bir binayı taşıyabilecek kesme taştan yapılmış temelinin varolduğu güney-batı tarafında minare kaidesinin temelleri belirmiştir ki bu durumu çektiğimiz fotoğraflar da kanıtlamaktadır.

Namazgâh binasının duvarları 80 sm, bina temel duvarlarının dış ölçüleriyle 9,20 x 7,60 m’dir. Bu alan önceleri yerden bir metre yüksek imiş ve burada namaz kılınırmış. Kent buraya kadar henüz yayılmamışken ta 1950 yıllarına kadar kırda çalışanlar burada namazlarını kılarlarmış. Mihrabı olmayan camilerde cuma ve bayram namazları kılınmazken 1990 yılında Ramazan Bayram namazı kalabalık bir cemaat ile burada kılınmıştır.

Osmanlı-Türk döneminde namazgâhlar caminin bulunmadığı yerlerde ve genellikle şehir dışında kurulurmuş. Prizren’deki namazgâhın ileride cami binası olarak yapılması için kurulduğunu temellerin yapılışından başka ölçütleri de göstermektedir. Prizren’de camilerin çoğu bu ölçülerde kurulmuştur. 329 saylı ve 26.09.1987 tarihli kararname ile devlet koruması altında bulunan Namazgâh yerinde Belgrad’a ait bir firmanın büyük ve çok katlı mağaza yapması için gereken izinleri aldığı haberi verilmiş.[5] İnşaat yapılmamıştır. Namazgahnın dini bir ibadet binası olmasına rağmen Prizren Kadastro Müdürlüğünde  Prizren  İslam Birliği Kurulu’nun malı olarak kayıtlı değildir.

Namazgâh

Namazgâh hakkında yazılan kimi yazılarda minaresinin kesme taştan yapılmış ve yüksekliği 6,30 metre olduğu ama zamanla minarenin taşları sökülüp yüksekliği 5,85 m. düştüğü bildirilmektedir. Oysa bu bölüm minare değil, kıble duvarının doğu köşesinde mihrap yerine dikilmiş bir taştı. Çünkü namazgahnın minaresi yoktur, ama ilerde cami binasının kurulması için Prizren’de tüm camilerde olduğu gibi batı tarafta  mihrabın sağında minarenin yapılması için minare temeli yapılmıştır.. Bunu 1990 yılında Namazgah’nın temellerinde sondaj çalışmaları yapıldığı sırada çektiğimiz fotoğraflar göstermektedir.

Namazgah binası bir gecede asker Ahmet Çavuş tarafından inşa edildiği rivayet edilir.

13 Ekim 2001 – Cuma günü Namazgâh – Kırık cami civarında alışılagelmemiş bir kalabalık vardı. Namazgâhın eski haline getirilmesi için onarım işlerini finanse etmeye üstlenen Kosova Türk Tabur Görev Kuvvet Komutanlığı bu amaçla işlerin başlamasına ait tören düzenlemiş. Namazgâhın onarılması için yıllarca uğraş veren halk, Prizren belediyesi, Anıtları Koruma Kurumu yöneticilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşlerinin Kosova koordinatörü Hasan Atlı efendinin, Prizren İslam Birliği Kurulu başkanı ve heyetinin katıldığı törende Namazgâhın onarılması için gereken tüm yasal ve diğer çalışmaları binbir güçlükle temin eden Yüzbaşı Hüseyin Özçelik katılanları selamlayıp Namazgahın tarihinden, yapılan hazırlıklardan, yapılacak olan işlerden bahsetti, tarih ve kültür eserleriyle zengin olan Prizren’e layık tarih, kültür, mimari ve sanat açısından ayrıcalı özelliklere sahip olan bir eseri onararak Kosova barışına bağışlamaktan gurur duyduğunu ifade ettiler. Ardından Namazgâhın Prof. Dr. Hakkı Acun ve Doç. Dr. Mehmet İbrahimgil’in yönetimi altında gerçekleşen arkeolojik çalışmaları sonucu ortaya çıkarılan namazgah temelleri üzerine ilk harç atıldı ve ilk taş örüldü. Namazgâhın onarım işlerini ve çevre düzenlemesi işlerini Türkiye’den “Doruk” İnşaat şirketi üstlendi.[6]

Kazı sonucunda çıkan veriler ışığında ve Geliboğlu Azebler Namazgâh’ı (1407)[7] ile Bursa Umur Bey Namazgâh’ı (1439) 9 gibi benzer örneklere bakıldığında her iki namazgâhın da giriş kapıları ve minber kapılarının ile minber korkuluklarının olduğu görülür. Ayrıca Prizren’e 45 k. Uzaklıkta Brodosan Köyü’nün yakınında kurulmuş Buzets Köyü mezarlığında da bu bizim namazgâha benzer daha küçük çaplı ve o da yıkık bir namazgâh daha vardır.[8] Bu da bizim namazgâhımızın yeniden tasarımı için bir ölçüt olmuştur.  Bu veriler göz önünde bulundurularak yapının yenilenmesine Ahmet Çavuş adında bir askerin bütün yasal işlemleri tamamlamasıyla başlamıştır.  Öncelikle yıkılan mağazada kullanılan Namazgâha ait taşlar tek tek eritilerek yerine yenileri konulmuştur. Daha sonra duvarlarda kullanılan sünger taşını (gözenekli su taşı) temin için Prizren’e 30 km. Mesafedeki Süreka’ya bağlı Semetişte Köyü’nden, kayrak (düz ince taş) taşları ise, Prizren’e 25 km. Mesafedeki Malişeva’dan getirttik. Taşlar arasında ince beton sıva kullandık, sıva üzerine ve derz aralıklarına betonun görülerek dokuyu bozmaması için: eski çürümüş Namazgâhın kendi taşlarını tokmakla ezip toz haline getirdikten sonra sıvanın üzerine sürdük.11

Namazgâhın bitimiyle birlikte; doğudan 4 m. batıdan 5. kuzeyden ise 15 m.’ lik bir alanı kayrak taşlarıyla döşeyerek Namaz kılınacak alanı genişletmeyi uygun bulduk. Namazgâh’ın etrafı büyük bir park alanı haline getirildi. Parkın etrafı babalı taş duvarla çevrildi. Babalar minare kaidesi ile uyumlu olsun diye nişlerle bezendi. Duvarların üzerleri demir korkuluklu ve 166 m – 185 m. arası değişen yüksekliktedir. Namazgâh’ın kuzeyinde, parkın köşesinde abdest musluklarını içeren bir çeşme yerleştirdik, bu çeşmeyi de Namazgâh’ın minare kaidesindeki nişlere benzeterek nişli yaptık.

İşlerin tamamlanmasıyla daha önce kararlaştırdığımız gibi

Namazgâh’ın Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırıldığı düşünülerek Namazgâh’ın isminin Fatih Sultan Mehmet Namazgâhı: parkın ismini de, Kosova’da mayın temizlerken şehit olan, Şehit Başçavuş Hüseyin Kutlu olmasını uygun gördük.[9]


[1] Altay  Suroy Recepoğlu “Prizren Camileri, Bay, sayı 4-5, Aralık-Ocak 1994-95,

Prizren

[2] Noel Malcolm: Kosova Balkanları Anlamak İçin. Çev. Özden Arıkan,  Sabah Kitapları 91, İstanbuli Mart 1999.

[3] Dr. Ekrem Hakkı Ayverdi “Avrupa’da Osmanlı mimari eserleri” Yugoslavya III. Cilt, 3. Kitap İstanbul Fetih Cemiyeti, 1981 İstanbul.

[4] Mr. Hamit Altıparmak’ın Tüm Bilimsel Çalışmaları, Bay yayınları , Prizren 2001

[5] Aziz Serbest’in 6.1.90 tarihli Tan gazetesindeki yazısı.

[6] Günlüğümden

[7] E.H. Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Sultan Murat Devri 806-855

(1403-1451)II, İstanbul 1972, 166-168 : H. Akmaydalı, « Mihraplı ve Minberli Namazgahlarımız », Vakıflar Dergisi, XXIII (1994), s. (123-124) 124-125. 9 H.Akmaydalı, y.a.g.m. s. 125.

[8] Bu namazgâh kuruluş yeri bakımından birkaç köyün arasında ortada bir yerde kurulmuştur. Her hangi bir yerleşim yeri içinde yer almayan bu namazgâhın divan namazgâhı olduğunu düşünüyoruz. Anadolu’da bu tür  (Divan Camiler) vardır. Kadıların burada mahkemelerini kurdukları, Cuma ve bayram namazlarının topluca kılındığı bir merkezdir.

[9] Prof. Dr. Hakkı Acun ve Y.Doç.PROF.Dr. Mehmet İbrahimgil, Kosova-Prizren Fatih Sultan Mehmet Namazgâhı (Kırık Cami) ve Şehit Başçavuş Hüseyin Kutlu Parkı kazı ve restorasyon çalışmaları.

Sosyal Medyada Paylaş
Picture of Altay Suroy Recepoğlu
Altay Suroy Recepoğlu
24 Eylül 1949, Prizren (Kosova) / Yugoslavya doğumlu. Tam adı Altay Suroy Recepoğlu. Hukuk Fakültesi (1971) mezunu. Bir süre Tan gazetesinde (1969-72) çalıştı. Prizren Tarım ve Endüstri Kombinası Hukuk İşleri Bölümünde yönetici (1972-77), Prizren Belediye Mahkemesinde yargıç (1977-90) ve serbest avukat (1990-2000) olarak çalıştı. Çalışmalarını 2000 yılından itibaren Prizren’de savcı olarak sürdürdü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER

BALKAN SAVAŞLARI

Yirminci yüzyılın başlarında, yani 1910’larda, bir ayağı Adriyatik Denizinde, bir

SELMA RIZA

İlk kadın gazeteci Selma Rıza;Korkmadan evinin penceresinden bakan bir kadın