Erdem EREN
Doktorant
Rumeli Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi
İstanbul Rumeli Üniversitesi
Rusya ile Ukrayna arasındaki kriz gün geçtikçe tırmanırken bu kaos ortamının tüm dünyayı nasıl etkileyeceği neredeyse her ülkenin ve her toplumun merak konusu olmuştur. Söz konusu savaş olunca çarpan etkisinin hem bölgesel hem de küresel boyutta olması kaçınılmazdır. Nitekim her savaş ister bölgesel isterse de küresel çapta bir kaosa neden olmakta, bu kaos ortamının siyasal, toplumsal, ekonomik ve benzeri olumsuz etkileri olmaktadır. Olası bir savaşın şüphe yok ki hem Türkiye hem de Türkiye çevresine özellikle de Balkanlara etkisi muhtemel senaryolar içinde değerlendirilmelidir.
Balkanlar açısından en olumsuz senaryo kaosun Balkanlara da sıçramasıdır. Dünyanın Rusya ile Ukrayna arasındaki krize odaklandığı ve Ukrayna’nın neredeyse BM, NATO, AB ve ABD tarafından Rusya’nın insafına terk edildiği böyle bir dönemde Balkanlarda doğacak bir çatışma ortamı çok acı sonuçlara neden olabilir. Böyle bir olumsuz senaryonun vuku bulacağı bölge için en büyük aday ise Bosna-Hersek’tir.
Bosna’da bir süredir Moskova’nın da destekleriyle ülkedeki Sırp Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı Konseyindeki üyesi Milorad Dodik’in ayrılıkçı söylemlerde bulunduğu ve bazı adımlar attığı herkesin malumudur. Ukrayna savaşının patlak vermesi Dodik’in bunu fırsata çevirmesine ve Bosna’daki krizi tırmandırarak Sırp Cumhuriyeti’nin özerkliği için sıcak çatışma dâhil bazı hamlelere başvurmasına neden olabilir. Bosna’da patlak verebilecek bir savaş hem bölgede domino etkisine neden olup başka çatışmalara sebep olacağı gibi hem de bölgedeki birçok devleti ve toplumu her anlamda olumsuz etkileyecektir.
Balkanlarda yaşanacak sıcak çatışmaların tam ortasında kalacak toplumlar sadece Boşnak ve Sırp toplumları değildir. Arnavut ve Türk toplumu da bölgedeki neredeyse her krizin doğal olarak içinde yer alacaktır. Bu iki toplumun bölgedeki nüfus ve nüfuzu onları bölgesel meselelerin merkezine yerleştirmektedir. Bu kader birliği bu iki toplumu gerçek bir işbirliğine yöneltmektedir. Türk, Arnavut ve Boşnak toplumunun Balkanlarda kuracağı somut bir ittifak hem bu toplumların güçlerini pekiştirebileceği gibi hem de bölgede doğacak krizlerde ortak hareket etmelerine de imkân sağlayacaktır.
Tüm bu nedenlerle Türkiye, Arnavutluk, Kosova ve Bosna-Hersek arasında bir işbirliği platformunun oluşturulması, bu platform üzerinden hem kolektif siyasi diyalogun hem de ekonomik ve kültürel işbirliğinin geliştirilmesi her şey den önce bölge barışı için oldukça önemlidir. Türk, Arnavut ve Boşnak toplumlarını dini, kültürel ve kimliksel değerleri gibi kaderleri de ortaktır. Bu toplumların ortak mutlulukları ve kaygıları devletlerini de aynı duygularla bir araya getirmelidir.