HÜDA Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun anayasanın 4. maddesinin kaldırılması gerektiğini “ilk üç maddeyle ilgili bir şey demiyorum, dördüncü madde olmamalı” diyorum, ahmağa anlatır gibi anlatıyorum sözleriyle hakaret ederek düşüncesini ifade etti.

Bu sözlere tüm siyasi partilerin isyan edip gereken cevabı vermesi gerekir. Kim olursan ol, toplumun aklıyla alay ederek, ahmak yerine koyarak, insanlara böyle hakaret edemezsin, haddini bil.

Anayasanın ilk üç maddesinin korunmasının garantisi olan dördüncü maddeyi kaldırdıktan sonra sıra zaten otomatik olarak ilk üç maddeye geleceğini görmekten aciz mi sanıyorsun bu milleti… Bu ve benzerlerinin anayasayla ilgili karın ağrısı bana Osmanlı’nın son günlerini hatırlatıyor. O zaman da Balkanları, Girit’i vs. kaybederken bazı Osmanlı Mebusları Devletin varlığına ve bütünlüğüne aykırı bazı talepleri savunuyordu. XIX.ncu yüzyılda yabancıların telkinleriyle Osmanlı ülkesinde başlatılan reformların, Türk ve Müslümanlardan ziyade gayri müslimlerin yararına olduğu ve sonuçta devleti yıkıma götürdüğü gerçeği unutulmamalıdır. “Liberal ve demokratik” haklar ve imtiyazlar istemeyle başlayan sürecin İlk hedefi “kimliklerinin tanınması ve muhtariyet”, nihai hedefi de “milli devlet” idi.[1] Geçmişte yaşananlara benzer gelişmelerin bugün varacağı noktayı bugün görmemek için Hüdaparcının dediği gibi ahmak olmak gerekir herhalde…

Gelelim mevcut anayasamıza.

  • Başlangıç bölümünde Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkilap ve ilkeleri doğrultusunda;
  • “Hiçbir faaliyetin” Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkilapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağını vurgular.

Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklâl Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

Madde 4 – Anayasa’nın 1’inci maddesindeki devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Madde 14 –  Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Madde 66 – Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç bölümü ve ilk dört maddesi, devletin temel niteliklerini düzenleyen çok önemli hükümlerdir. Bu maddeler, Türkiye’nin “demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” olduğunu tanımlar ve bu yapının değiştirilemez olduğunu hükme bağlar. İşte bu yüzden, 4. madde anayasanın temel unsurlarının değiştirilmesini kesin olarak yasaklar. 14.ncü madde hiçbir sebeple Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozulamayacağını anlatır. 66.ncı madde ise geniş kapsamlı Türk tanımıyla konuyu kapatır.

Ey gafiller, bunların neresinden rahatsız oldunuz? Neyi tartışıyorsunuz? Türk mü değilsiniz, Türkçeye, Atatürk’e, Bayrağımıza, Milli Marşımıza, Cumhuriyetimize mi karşısınız?  Derdiniz ne? Burası Türkiye Cumhuriyeti, bu devletin kurucuları ve asli unsurları TÜRKTÜR… Herkesi kucaklayan ATATÜRK “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözüyle millet tanımını en akılcı ve mantıklı bir şekilde açıklamış, tartışmaya mahal bırakmamıştır.

Ben de ahmağa anlatır gibi anlatıyorum. Kendi aykırı düşüncelerinizi millete yutturmaya kalkmayın. Yüce Türk milleti, kurmak istediğiniz tuzağa düşmeyecek, geleceğini ve ülkesini küresel güçlerin yıkıcı ve bölücü projelerine yedirmeyecektir. Ülkemize sokulmuş olan milyonlarca geçici sığınmacı SURİYELİ, AFGANİSTANLI, PAKİSTANLI ve başka yerlerden gelen insanlarla yaratılan demografik bozulma ve tanınan bazı ayrıcalıklar sebebiyle oynanan oyunun farkındadır. Savaş meydanlarında gazilerinin kanı ve şehitlerinin canıyla bedelini ödeyerek kurduğu Cumhuriyetinin yıkıcı, bölücü hainlerin hayallerine ve küresel güçlerin meşum emellerine malzeme yapılıp bölünüp, parçalanmasına alet olmayacaktır.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Başkanı


[1]  Prf.Dr.B.Kodaman,  II.Abdulhamit Devri Doğu Anadolu Politikası

Sosyal Medyada Paylaş
Picture of Süheyl ÇOBANOĞLU
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER