- DİNİ ÖZGÜRLÜKLER ALANINDAKİ KISITLAMALAR:
Birçok Uluslararası anlaşma ile, MÜFTÜLERİN SEÇİMİ, görev ve sorumlulukları, belirlenmiş ve garanti altına alınmış olmasına rağmen, Yunan Yetkililer kendi kafalarına göre müftü ataması yaparak özerkliğe ve dini özgürlüğe aykırı davranmaktadırlar…
- Yunanistan’ın bağımsızlığını kazandığı 1830 yılında bölgede bulunan çok sayıda Müslüman-Türk’ün dini uygulamaları, İslâm Hukuku’na göre KADILAR tarafından yürütülüyordu. Bölge Yunan idaresine geçince, Osmanlı Devleti’nde İslâm Hukuku’nu uygulayan kadıların yerini, Yunanistan’da aynı görevlerle donatılan MÜFTÜLER uygulama yetkisine sahip olmuşlardır.
- 2 Temmuz 1881, İSTANBUL ANTLAŞMASIYLA , Yunanistan sınırları içinde yaşayan Müslüman Türkler’in hakları güvence altına alınmıştır. Bu antlaşmanın 8. maddesi aynen şöyledir:“Yunanistan’a bırakılan topraklar üzerinde yaşayan Müslümanlara ibadet özgürlüğü tanınır. Varolan veya ileride oluşacak olan Müslüman toplulukların örgütlenmesine ve hiyerarşisine hiçbir halel getirilmeyecektir. Ne temel yönetimlerine ne de onlara ait olan taşınmazlara zarar verilmeyecektir. Bu toplulukların din konusunda manevi liderleri ile ilişkilerine hiçbir engel konulamayacaktır.”[1]
- 22.06.1882 tarihli YASA, azınlık statüsünde kalan Yunan uyruklu Müslüman Türkler’in “İslâm Cemaatlerinin Manevi Liderleri Hakkında” düzenlemeleri, müftülerin görev ve yetkilerini içermektedir. Buna göre; MÜFTÜ;
– Müslümanların evlenmelerine izin verir, evlendirir.
– Müslümanların aile kurullarının toplantılarına başkanlık eder.
– Vakıfların (dini kurumların) taşınır ve taşınmaz mülklerini yönetir.
1882 tarihli YASANIN 4. maddesi şöyledir: “Müftülerin, şimdiye kadar mevcut tanınmış her bölge dışında, her türlü dini sorunlar konusunda görüş bildirme yetki ve görevleri vardır. Miras veya İslâm Aile Hukuku, evlilik için izin verme, Müslümanların bütün aile kurullarına katılır ve bu kurullarda oyların eşit çıkması halinde, sonucu kendi oyu belirler, Müslümanların hayırsever ve dini kurumlarının taşınır ve taşınmaz mülklerinin, cami, tekke ve diğerlerinin yöneticilerini kontrol eder, her bölgedeki yerel makamların gözetiminde bu kurumların yöneticilerini tayin eder ve görevlerine son verir. Var olan veya kurulacak olan okulların mütevelli heyetlerinin kendiliğinden seçim kurulları başkanlığını yapar…” Bu yasanın müftülere, “okulları denetleme” yetkisi vermesi gerçeğinin altı çizilmelidir.
1882 tarihli yasanın 2.maddesi müftülerin nasıl seçileceğini şöyle belirlemektedir: “Müftüler, kamu görevlileri oldukları için, Kilise ve Kamu Eğitimi (bugün Milli Eğitim ve Dinişleri Bakanlığı) ve Adalet Bakanlarının önerisi üzerine, Kral Kararnâmesi ile tayin edilirler ve görevlerine son verilir. Müftüler, göreve başlamak için, müftülüğün bulunduğu yerdeki vali huzurunda kamu memuru yeminini içer. Herhangi bir müftünün görevine son verilmesi veya ölmesi durumlarında, o bölge valisi, İslâm Cemaatini, müftü halefini önermeleri için davet eder.”
- Azınlığın dini lideri olan Müftülerini seçme hakkı 1913 tarihli ATİNA ANTLAŞMASI’yla öngörülmüş olup, Yunan yönetimince 1920 yılında kabul edilen bir yasayla (“2345/1920”) Yunan iç hukukuna dercedilmiştir. [2] 1913 tarihinde imzalanan Atina Antlaşmasının 11. maddesi, Batı Trakya Müslüman-Türk Azınlığı’nın müftülerini seçmesine dair esasları belirlemektedir. Bu maddeye göre; Yunan yönetimi altında kalacak olanların mal, can, namus, din, mezhep ve adetlerine tam bir özen ve saygı gösterilecek… Müftülerden her biri kendi yetki alanı içindeki müslüman seçmenler tarafından seçilecektir. Başmüftü, Yunanistan’daki tüm müftülerden oluşan bir kurul tarafından seçilecek ve belirlenen üç aday arasından Yunan Kralı tarafından atanacaktır… gibi müftülerin birçok yetkilerini ve vakıflarla ilgili düzenlemeyi belirlemektedir.[3]
- 10 Ağustos 1920- SEVR ANTLAŞMASI (Yunan Sevri)
Bu antlaşmanın bir diğer ismi de, “Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına Dair Antlaşmadır.” Yunanistan ile İngiltere ve müttefikleri, Fransa, İtalya, Japonya tarafından imzalanmıştır. Türkiye bu antlaşmaya taraf değildir. Bu antlaşma 29 Eylül 1923 tarihinde Yunan Meclisi tarafından onaylanmış ve resmi gazetede yayınlanmıştır. Antlaşmanın önemli maddeleri:
- 1.Madde: antlaşmanın önemini ortaya koymaktadır: “Yunanistan antlaşmanın bu bölümünde 2’den 8’e kadarki maddelerin kapsadığı şartların temel kurallar olarak kabul edildiğini ve hiçbir kanun, yönetmelik veya resmi davranışın bu şartlarla çatışma ya da ihtilaf halinde olamayacağını ve önüne geçemeyeceğini kabul eder.”
- 2.Madde: “Yunanistan kendi toprakları üzerinde ikâmet eden herkesin yaşamlarının ve özgürlüklerinin soy, millet, dil, ırk, din ayırımı gözetmeksizin, tamamen ve eksiksiz bir şekilde korumayı temin eder…
- 14. Madde: “Yunanistan Müslümanların aile ve kişisel hukuk ile ilgili sorunlarının Müslüman örf ve âdetlerine uygun olarak çözülmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını kabul eder.
- 1920 Tarihli Yasa (2345)[4]
1913 tarihinde imzalanan Atina Antlaşması’nın 11. maddesi, Batı Trakya Müslüman-Türk Azınlığı’nın müftülerini seçmesine dair esasları belirlemektedir. Bu antlaşmadan sonra Yunanistan, iç hukukunda bir yasayla bu esasları yasalaştırarak uygulama için hazır hale getirilmiştir. Müftülükler gündeme geldiğinde varlığından hep söz edilen yasa, 24-6/3-7/1920 tarihinde kabul edilen 2345 sayılı yasadır. Bu yasanın ismi “Müftüler ve Başmüftü İntihâbıyla İslâm Cemaatlerine Ait Varidât-ı Evkafın Suret-i İdaresine Müteallik Kanun”dur.
- Lozan Barış Antlaşması’nın 37. maddesi çok önemli bir hususu vurgulamaktadır.
37. maddeye göre: “Yunanistan, 38-44. maddeye kadar olan hükümleri temel yasa olarak tanıyacak ve hiçbir yasa v.b. metin ve resmi işlemin bunlarla çelişmesine izin vermeyecektir.” Antlaşmaların ilgili maddelerinde de belirtildiği gibi Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın dini özerkliği ve özgürlüğü tescil edilmiş ve aynı zamanda da müftünün yetkileri, seçilme yöntemleri belirlenmiştir. Yunanistan, altına imza attığı antlaşmalarda, birçok yükümlülükleri kabul etmiştir. Bu yükümlülükleri yerine getirmek için kendi iç hukukunda birçok düzenlemeler yapmıştır.[5]
17 Ağustos 1990 İskeçe, 28 Aralık 1990 tarihinde Gümülcine’de müftülük seçimleri yapılmıştır. 15 Aralık 1990 tarihinde, Gümülcine’de 28 Aralık 1990’da seçim yapılması kararı alındıktan sonra, Yunanistan seçim öncesi 24 Aralık 1990 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnâmesi’ni çıkararak eski yasanın geçerli olmadığını ilân etmiştir. Böylece, Müftülerin Yunan yönetimince tayinle işbaşına getirilmeleri şeklinde yeni bir uygulama başlatmıştır. 1920/1990 tarihli yasa uygulamaya girmiş ve 2345/ 1920 tarihli yasa iptal edilmiştir. [6]
Yunan yönetimi 1990 yılında bir Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle BTTA’nın bu hakkını elinden almıştır. Bunun neticesinde bugün Gümülcine ve İskeçe’de, hem Azınlık tarafından seçilmiş Müftüler hem de Yönetim tarafından “atanmış Müftüler” bulunmaktadır. “Atanmış Müftüler”, Yunan makamlarınca muhatap kabul edilmekle birlikte, kendilerine bağlı camilerin sayısı ve Azınlıkla ilişkileri bakımından etkisiz bir konumda bulunmaktadırlar.[7]
Yunan yönetimlerinin 1990’ların ikinci yarısından itibaren seçilmiş Müftüler aleyhinde görev gaspı suçlamasıyla açmış oldukları ve mahkumiyetle sonuçlanan davalar, iç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM’e taşınmış ve AİHM, beş kez Yunanistan’ın AİHS’nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü güvence altına alan 9. maddesini ihlal ettiğine hükmetmiştir.
Ayrıca, son dönemde seçilmiş Müftüler üzerindeki baskı artmaktadır. Bir azınlık mensubunun cenaze namazını kıldırdığı için Müftülük makamını gasp suçlamasıyla İskeçe seçilmiş Müftüsü 2017 yılında 7 ay hapis cezasına çarptırılmış; ancak üç yıl ertelenmiştir. [8]
Müftülük seçimlerinden sonra Batı Trakya’da iki başlılık ortaya çıkmış, resmi işleri tayinli müftü, toplumun dini liderliğini de seçilen müftü üstlenmiştir.
Bu tarihten sonra halkın dini liderliğini yapan Seçilmiş müftüler koğuşturmaya tabi tutulurken, tayin edilen müftüler ise sadece evlenme ve boşanma işlerini yaparak birer memur gibi çalışarak azınlığın dini özgürlüğünü ihlal etmeye devam etmektedirler.
Türk Azınlığın seçilmiş müftüleri merhum Mehmet Emin Aga ve İbrahim Şerif Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılan davalarda haklı bulunmuş ve Yunanistan mahkum edilmiştir. Bununla birlikle Yunan makamları seçilmiş müftüleri kabul etmemeye ve tayinli memurlarla çalışmaya devam etmektedir.
- 240 İMAM YASASI
Yunan Parlamentosu, “240 İmam Yasası” olarak bilinen, seçici bir kurul kanalıyla camilere, okullara, Müftülüklere “Din Görevlisi/Din Öğreticisi” görevlendirilmesini öngören 3536 sayılı yasayı,azınlığın, Lozan Antlaşması’yla sağlanan inanç özgürlüğü alanındaki otonomisine müdahale teşkil ettiği cihetle karşı çıkmasına rağmen, 4115/2013 yılında kabul etmiş ve uygulamaya koymuştur. [9] Yunan idarecileri tarafından camilere ve ibadet içeriklerine doğrudan bir müdahale olarak değerlendirilebilecek bir yasadır. Günümüz itibariyle yaklaşık 100 imam/din öğreticisi devlet okullarına/camilere/müftülüklere tayin edilmiştir. Tayin edilen bu kimseler tamamen devlet memuru statüsünde, Müslüman Türk azınlığın önceliklerini göz ardı ederek görev yapmaktadırlar.[10]
[1] Pervin Hayrullah – Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları, BAKEŞ Arşivi, 2019
[2] https://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa, Yunanistan’daki Türk Varlığı
[3] Pervin Hayrullah – Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları, BAKEŞ Arşivi, 2019
[4] Pervin Hayrullah – Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları, BAKEŞ Arşivi, 2019
[5] Pervin Hayrullah – Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları, BAKEŞ Arşivi, 2019
[6] Pervin Hayrullah – Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları, BAKEŞ Arşivi, 2019
[7] https://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa, Yunanistan’daki Türk Varlığı
[8] https://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa, Yunanistan’daki Türk Varlığı
[9] https://www.mfa.gov.tr/bati-trakya-turk-azinligi.tr.mfa, Yunanistan’daki Türk Varlığı
[10] Pervin Hayrullah – Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları, BAKEŞ Arşivi, 2019