‘’Birlikten Güce, Güçten Geleceğe”(2025 Ağustos Macaristan Türk Kurultayı)

STRATEJİK ANALİZ:

2024 yılında Macaristan’ın Budapeşte  9. Büyük Turan Kurultayı, Türk dünyasının en geniş kapsamlı toplantılarından biri olmuştu. Kurultayın açılışını Macar Turan Vakfı Başkanı Andraş Biro, Macaristan Ulusal Parlamentosu Başkan Yardımcısı Sándor Lezsák ve Macaristan Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Boglárka Illés ile birlikte yaptı.Törene, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, TÜRKPA Genel Sekreteri Mehmet Süreyya Er, Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Şahin Mustafayev, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, İstanbul Milletvekili Hasan Turan, Özbekistan Cumhuriyeti Kültür Bakan Yardımcısı Yusufjon Usmanov, Türkmenistan Kültür Bakan Yardımcısı Nursahet Şirimov, TİKA Başkan Yardımcısı Dr. Mahmut Çevik, Budapeşte’de yerleşik misyon şefleri gibi birçok önemli isim ile geniş katmanlı bir katılım sağlanmış idi. [1]

2025 yılında yine Budapeşte yakınlarında Kurultay, Türk Devletler Teşkilatı’nın geleceği, Türk dünyasının entegrasyonu ve uluslararası siyasetteki rolü açısından stratejik öneme sahiptir. Ancak 2025 yılı 8-12 ağustos tarihlerinde yine Macaristan’ da yapılan kurultay özellikle medya ve düşünce kuruluşlarında değerlendirilmemiş hatta bahis bile edilmemiştir.

 Aşağıda, bildirgenin tam metni sunulmakta ve ardından bu metin üzerinden kapsamlı bir stratejik analiz yapılmaktadır.

Turan Kurultayı Bildirgesi  (2025)

“TURAN KURULTAY NOTLAR’’

Macaristan’ın Başkenti Budapeşte yakınlarında Bugac’ta düzenlenen Turan Kurultayı’nda Türk soyundan gelen Macar , Azeri, Avar, Başkurt, Bulgar, Balkar, Buryat, Çuvaş, Gagavuz, Kabardino, Karaçay, Karakalpak, Kazak, Kırgız, Kumuk, Moğol, Nogay, Oğuz, Özbek, Tatar, Tuva, Türkmen, Uygur ve Yakut boyları bir araya gelerek şu kararları aldı:

1) Ümitlerimizi yeşerten Türk Devletler Teşkilatı’nın kurulması memnuniyetle karşılanmıştır.
2) Türk Devletler Teşkilatı daha aktif hâle getirilmelidir.
3) Teşkilatın ikinci ve üçüncü halkaları mutlaka kurulmalıdır.
4) Balkanlar’dan Moğolistan’a, Uyguristan’dan Kore’ye kadar bütün akraba topluluklar yer almalıdır.
5) Hiçbir oba ve aşiret dışarıda bırakılmamalıdır.
6) Kurultay dönüşümlü olarak her iki yılda bir Türk Cumhuriyetlerinde yapılmalıdır.
7) Enver Paşa’nın anılması ve mirasının gelecek nesillere aktarılması sağlanmalıdır.
8)  Ortak ordu, ortak pazar, ortak parlamento kurulmalıdır.
10) Ortak kurumlar: Stratejik Araştırmalar Merkezi, Araştırmalar Enstitüsü, Akademisyenler Birliği, Tarım Birliği, Sağlık Teşkilatı, TÜDAK.
11) Türk Dünyası Ekonomik Forumu Aşkabat’ta yapılmalıdır.
12) Bilim Olimpiyatları Özbekistan’da yapılmalıdır.
13) Uzay Araştırmaları Enstitüsü Kazakistan’da kurulmalıdır.
14) Teknofest her yıl Türkiye’de yapılmalıdır.
15) Yüksek Öğrenim Kurumu kurulmalıdır.
16) Hekimler Birliği Azerbaycan’da toplanmalıdır.
17) Bilim Ödülleri iki yılda bir verilmelidir.
18) Film Festivali ve Erovizyon yarışmaları Kırgızistan’da yapılmalıdır.
19) Belediyeler Birliği genişletilmelidir.
20) Kültür, sanat, edebiyat çalıştayları yapılmalıdır.
21) Ortak tarih yeniden yazılmalıdır (Millî Tarihçiler Şurası).
22) Doğu Türkistan, Musul-Kerkük, Kıbrıs, Kırım, Batı Trakya gibi bölgeler uluslararası platformlarda sürekli gündemde tutulmalıdır.

Turan Kurultayı Bilim Kurulu – Budapeşte[2]

Bildirge, yalnızca kültürel bir buluşma değil, aynı zamanda Türk dünyasının geleceğine yönelik kurumsal, ekonomik, bilimsel ve jeopolitik vizyonun çerçevesini çizmektedir. Stratejik açıdan öne çıkan başlıklar şunlardır:

– Kurumsal Yapılanma ve Entegrasyon: Bildirge, TDT’nin güçlendirilmesini ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, Sağlık Teşkilatı, TÜDAK gibi kurumsal yapıların oluşturulmasını öngörmektedir. Bu, uzun vadeli entegrasyon sürecinin kurumsal temelini oluşturur. Bu kurumlar, aynı zamanda Türk dünyasının küresel arenada daha görünür ve işlevsel bir aktör haline gelmesini sağlayacaktır.

– Ekonomik Entegrasyon ve Ticaret: Ortak pazar, Ekonomik Forum ve Tarım Birliği gibi maddeler, Türk dünyasında ekonomik işbirliğini artırmayı hedeflemektedir. Bu adımlar, enerji güvenliği, gıda arzı ve ulaşım koridorları üzerinden küresel tedarik zincirlerinde Türk devletlerinin rolünü artırabilir. Özellikle Orta Koridor’un güçlendirilmesi, Çin’in Kuşak-Yol Girişimi’ne alternatif oluşturabilecek bir stratejik hamle olarak değerlendirilmektedir.

– Bilim, Teknoloji ve Uzay Programları: Bilim Olimpiyatları, Uzay Araştırmaları Enstitüsü ve Teknofest vurgusu, Türk dünyasının gelecekteki rekabet gücünü artırmaya dönük stratejik adımlardır. Bu projeler, genç nüfusun inovasyon gücünü harekete geçirerek Türk dünyasının teknoloji üretiminde bağımsızlığını güçlendirebilir.

– Kültürel Diplomasi ve Ortak Kimlik İnşası: Film Festivali, müzik yarışmaları, kültürel çalıştaylar ve ortak tarih yazımı gibi unsurlar, Türk kimliğinin yumuşak güç unsurları olarak değerlendirilmiştir. Ortak tarih şurası önerisi, sadece akademik bir girişim değil, aynı zamanda kolektif hafızayı yeniden inşa etme ve Türk dünyasında ortak kimlik bilincini güçlendirme stratejisidir.

– Jeopolitik Hassasiyetler ve Güvenlik: Doğu Türkistan, Musul-Kerkük, Kıbrıs, Kırım ve Batı Trakya gibi bölgelerin uluslararası platformlarda gündemde tutulması, bildirgenin en kritik jeopolitik stratejilerindendir. Bu yaklaşım, Türk dünyasının sadece kültürel değil, aynı zamanda jeopolitik bir blok olarak hareket etme arzusunu göstermektedir. Ancak bu süreç, Rusya, Çin ve Batı dünyasıyla ilişkilerde yeni gerilim alanları doğurabilecek riskler barındırmaktadır.

– Güvenlik ve Ortak Savunma Perspektifi: Ortak ordu ve parlamento çağrıları, askeri güvenlik mimarisinin kolektif bir düzeye çıkarılmasını hedeflemektedir. Bu, Türk dünyasının savunma politikalarında daha koordineli hareket etmesine zemin hazırlayabilir.

2025 Turan Kurultayı Sonuç Bildirgesi, yalnızca kültürel ve ekonomik hedefler değil, aynı zamanda güvenlik politikaları açısından da yeni bir perspektif ortaya koymuştur. Ortak ordu ve güvenlik entegrasyonu önerileri, Türk dünyasının kolektif savunma kapasitesini artırma iradesini göstermektedir. Ancak bu süreç, bölgesel güçlerle yaşanacak rekabetler ve uluslararası baskılar nedeniyle dikkatli bir stratejik denge gerektirmektedir. Dolayısıyla bildirge, Türk dünyasının uluslararası sistemde daha güçlü bir aktör olma iradesini teyit ederken, aynı zamanda güvenlik mimarisinin çok boyutlu risklerle karşı karşıya olduğunu da ortaya koymaktadır.

Güvenlik Politikaları Açısından Değerlendirme

Bildirge, güvenlik politikaları açısından da dikkate değer unsurlar içermektedir. Özellikle ortak ordu, ortak parlamento ve savunma işbirliği çağrıları, Türk dünyasında kolektif güvenlik mimarisine geçişin işaretleri olarak okunmalıdır. Bu bağlamda kurultayda öne çıkan güvenlik perspektifleri şu şekilde değerlendirilebilir:

– Ortak Ordu ve Askeri Entegrasyon: Bildirgede önerilen ortak ordu, Türk devletleri arasında askeri koordinasyonun artırılmasını öngörmektedir. Bu, NATO benzeri bir güvenlik mimarisi hedeflenmese de, kolektif savunma anlayışının güçlendiğini göstermektedir.

– Bölgesel Güvenlik Tehditleri: Doğu Türkistan, Kırım, Musul-Kerkük ve Batı Trakya gibi bölgelerin statüsüne yapılan vurgular, yalnızca kültürel değil, aynı zamanda güvenlik odaklı bir gündemi de beraberinde getirmektedir. Bu, Türk dünyasının uluslararası sistemde ‘koruyucu bir aktör’ olarak konumlanma çabasını yansıtmaktadır.

– Enerji Güvenliği ve Orta Koridor: Bildirgede öne çıkan ekonomik ve ulaşım entegrasyonu hedefleri, aynı zamanda enerji güvenliği stratejilerinin de parçasıdır. Enerji hatlarının korunması, ulaşım yollarının güvenliği ve siber güvenlik gibi unsurlar, Türk dünyasının güvenlik politikalarının ayrılmaz bileşenleridir.

– Jeopolitik Riskler: Rusya ve Çin’in muhtemel tepkileri, Batı ile ilişkilerde doğabilecek gerilimler, Türk dünyasının güvenlik politikalarında ‘denge siyaseti’ zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Ortak güvenlik politikaları bu bağlamda hem fırsatlar hem de riskler içermektedir.

 Macaristan Perspektifinden Turan Kurultayı:

Macaristan, bu hamlesiyle üç ana hedefi olabileceği değerlendirilebilir :

Enerji ve ekonomik çeşitlendirme (Rusya/AB etkinliğini en aza indirme). ‘’Orbán, “Türk dostlarımız olmadan Macaristan’da hane halkı enerji faturalarının düşürülmesi mümkün olmazdı” dedi.’’[3]

Jeopolitik manevra alanı genişleme (Doğu–Batı arasında köprü).

İçeride milliyetçi-muhafazakâr tabanını genişletmek (ortak köken ve “alternatif müttefikler” yaklaşımı).

Szabolcs Veres, dengeli veya “çok vektörlü” bir dış politika izlemeye yönelik daha geniş bölgesel odaklanmaya dikkat çekti. Kısaca: Budapeşte bu politikayla hem “Doğu’da dostluk arıyor” hem de “Batı’ya koz gösteriyor” .[4] dedi.

Güvenlik açısından AB ile NATO içinde bu sayede özel bir statü kazanma…

Genel Değerlendirme ve Türkiye’nin Rolü


2025 Turan Kurultayı sonuç bildirgesi, Türk dünyasının geleceğine dair bütüncül bir yol haritası sunmaktadır. Kültürel birlikten ekonomik entegrasyona, bilim ve teknoloji yatırımlarından ortak güvenlik politikalarına kadar çok boyutlu stratejik hedefler ortaya konmuştur. Bu çerçevede Türkiye’nin rolü belirleyici olmalıdır.

Türkiye, Türk Devletler Teşkilatı’nın en güçlü aktörü olarak sürecin merkezinde yer almalıdır. Stratejik açıdan Türkiye’nin üstlenmesi gereken roller şu şekilde özetlenebilir:

– Kurumsal Liderlik: Bildirgede öne çıkan ortak kurumların (Stratejik Araştırmalar Merkezi, Türk Dünyası Akademisyenler Birliği, Türk Dünyası Sağlık Teşkilatı vb.) hayata geçirilmesinde Türkiye hem finansal hem de idari liderlik üstlenmelidir.

– Ekonomik Entegrasyonun Motoru: Türkiye, Orta Koridor ve enerji hatları üzerinden Türk dünyasının ekonomik entegrasyonunu desteklemeli, ortak pazar vizyonunun gerçekleşmesi için ticaret ve yatırım politikalarını uyumlaştırmalıdır.

– Bilim ve Teknoloji Üssü: Teknofest gibi etkinliklerle teknoloji işbirliğini koordine eden Türkiye, Uzay Araştırmaları Enstitüsü ve Bilim Olimpiyatları gibi girişimlerde de öncü bir rol üstlenebilir.

– Güvenlik Mimarisinde Ana Aktör: Ortak ordu ve güvenlik işbirliği önerileri doğrultusunda Türkiye, sahip olduğu askeri kapasite, NATO üyeliği ve bölgesel güvenlik deneyimi sayesinde kolektif güvenlik mimarisinin temel taşı olmalıdır. Bu süreçte, denge siyaseti izleyerek Rusya, Çin ve Batı ile ilişkilerde kriz yönetimi sağlayacak bir diplomatik merkez rolünü üstlenebilir.

– Kültürel ve Yumuşak Güç Liderliği: Ortak tarih yazımı, kültürel festivaller ve akademik işbirlikleri çerçevesinde Türkiye, dil ve kültür üzerinden Türk dünyasında bağlayıcı bir güç olmalıdır.

Sonuç olarak, Türkiye’nin liderlik etmediği bir Turan vizyonu eksik kalacaktır. Türkiye, hem tarihsel sorumlulukları hem de mevcut kapasitesiyle bu entegrasyon sürecinin lokomotifi olmalı, kurumsal yapıları destekleyerek Türk dünyasının uluslararası sistemde güçlü ve dengeli bir aktör olmasına öncülük etmelidir. 23.08.2025

Hazırlayan: Mert ÜNSAL, MA

RUBASAM Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Analisti.


[1] https://www.turksoy.org/haberler/macaristanda-9-buyuk-hun-turk-kurultayi-gorkemli-bir-torenle-basladi…erişim:22.08.2025

[2] https://www.tum1haber.com/haber/turan_kurultayi_sonuc_bildirgesi_22_made-289115.html erişim 22.08.2025 Hıdır.

[3] https://jamestown.org/program/hungary-courts-the-turkic-world/?utm_source=chatgpt.comErişim:23.08.2025

[4] https://jamestown.org/program/hungary-courts-the-turkic-world/?utm_source=chatgpt.com erişim: 23.8.2025

Sosyal Medyada Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER