Bulgaristan’daki Müslüman ve Türk Azınlığın Sorunları/ ERDEM EREN

ERDEM EREN
Türkiye’ye komşu olan Bulgaristan, doğusunda Karadeniz, güneyinde Türkiye ve Yunanistan, batısında Kuzey Makedonya ve Sırbistan, kuzeyinde Romanya ile çevrilidir. 1993 yılı verilerine göre nüfusu yaklaşık 10 milyon olup, 800-900.000 kadarının Türk, 300-400.000 kadarı Pomak ve bir o kadarının da Roman / Çingene kökenli olduğu tespit edilmiştir (Oran 1993, 114). 2011 yılındaki sayımdaysa nüfus 7.364.570 olarak belirlenirken; Bulgarlar nüfusun %85,2, Türkler %9,1, Romanlar %5,2 ve diğer azınlıklar ise %1’e denk gelmiştir. Nüfusun %10’u kendini Müslüman olarak tanımlamıştır. Ülkedeki yaklaşık 1,5 milyon Müslüman’ın çoğunluğu Sünni iken yaklaşık 50-60 bin Alevinin bulunduğu da iddia edilmektedir (Cambazov 2016, 131). 604.246 kişi de anadilinin Türkçe, 280.979 kişi Romanca ve 47.071 kişi ise başka bir dil olduğunu ifade etmiştir (Yalınkılıç 2014, 261-262). Türk azınlık yoğun olarak Sofya, Şumnu (Şeytancık), Kırcaali, Filibe ve Dobruca bölgelerinde yaşamaktadır (Gökdağ 2012, 10).


Bulgaristan’da Türk Varlığı ve Türklere Yönelik Olumsuz Uygulamalar
Bulgaristan’daki Müslüman ve Türk azınlığın hakları bazı antlaşmalarla garantiye alınsa da İkinci Dünya Savaşından günümüze kadar özelliklede komünizm yıllarında birçok alanda asimilasyon politikaları uygulanmıştır. Bu politikalar incelenirse;

Zorunlu göç uygulamaları: 1950-1951 yılında 150.000 ve 1968 yılında Türkiye ile yapılan Göç Anlaşmasından dolayı 130.000 Türkün Türkiye’ye göç ettirilmesi, 1989’da 2500 azınlık aydınının sınır dışı edilmesi (Özlem 2008, 351; Bayraktar 2007, 84; Oran 1993, 114-115),

Komünizm dönemi uygulamaları (1942-1989): “Yeniden Kültürel Doğuş Projesi” ve “Bulgarlaştırma” kampanyalarıyla ateizm ve komünizmin zorla benimsetilmeye çalışılması (Karaman 2018, 39-40),


Eğitimdeki uygulamalar: Türkçe eğitimin yasaklanması (1971), Türk okullarının ve mülklerinin devletleştirilmesi (1946), Türk ve Bulgar okullarının birleştirilmesi (1952), Türk azınlık okullarının tamamen kapatılması (1959), tarih kitaplarında Bulgaristan Türklerinin düşman ve sadakatsiz bir topluluk olarak tanıtılması, öğretim kurumlarında öğretmen sıkıntısının çekilmesi, Türkçe “seçmeli” ders olmasına rağmen
okullarda okutulmaması (Gökdağ 2012, 10; Özlem 2008, 351; 365; İsov 2014, 44; İspova 2016, 538; Türk & Özlem 2016, 25).

Türk adının kullanımı sorunu: “Türk” teriminin reddedilerek “Türk asıllı Bulgar yurttaşı, Türkçe konuşan nüfus, Bulgar Türkü, Bulgar Muhammedi ve Bulgar Müslüman’ı” ifadelerinin kullanılması, Başbakan Todor Jivkov’un “Ad Değiştirme Kampanyası” ile Türklere asimilasyon politikası uygulanması (1984), Türklere ve Türk köylerine Bulgar adları verilmesi (Tunalı 2018, 125),


Türkçenin kullanımı sorunu: Kamusal alanda Türkçe konuşmanın yasaklanması, Türklerin Türkçe kelime başına 20 leva ile cezalandırılması, Türkçe gazete ve radyoların kapatılması, belediyelerce Türkçe meydan ve yer adlarının değiştirilmesi (Özlem 2016, 100; Arslan 2015, 8; Türk & Özlem 2016, 11; 27),

Dini baskılar: Camilerin kapatılarak mevlid ve sünnet törenlerinin engellenmesi, İslami kurallarla gömülmeye karşı çıkılması, Başmüftülüğe ve Türklere ait cami ve vakıf mallarının kamulaştırılması, Selefiler ve Vahhabilerin bölgede dinsel faaliyetlerini arttırması (Karaman 2018, 40; Türk ve Özlem 2016, 11; Dede 2014, 21; Özlem 2016, 197).


Hukuki sorunlar: Azınlığın devlet kadrolarında iyi temsil edilmemesi, AB raporlarında Türklerin “Türk azınlık” olarak ifade edilmesine rağmen, Bulgar devletince “anadili Bulgarca olmayan vatandaşlar” olarak tanımlanması (Özlem 2008, 365),


Medya alanındaki eksiklikler: Türkçe radyo ve TV yayınının sembolik sürelerde yapılması, sistemli baskılar ve finansal zorluklar sonucunda Türklerin ulusal gazetelerinin bulunmaması (Türk ve Özlem 2016, 23; 27),
Ekonomik ayrımcılıklar: Azınlığın düşük istihdam ve yüksek işsizlikle boğuşması, AB tarafından aktarılan finansal yardımların sadece Bulgarlara kullanılması (Özlem 2008, 365).


Pomaklara Yönelik Olumsuz Uygulamalar
Bulgaristan’daki Müslüman azınlıklardan biri de Pomaklardır. Hollandalı Fred de Jong Pomakları; “Kökeni kesin olarak belli olmayan ve genellikle bir Bulgar diyalekti konuşarak Türkçeyi ikinci dil olarak kullanan Türkleşmiş bir Müslüman halk” olarak tanımlamaktadır (Oran 1993, 112). Pomaklar da ciddi asimilasyon politikalarıyla karşılaşmakta olup bunlar;


Pomak varlığının reddi: Pomakların Bulgar olarak kabul edilmesi, TV kanallarında “Pomak kimliği yoktur, onlar Bulgar’dır” propagandası yapılması, Pomak kimliğini savunan aktivistlerin baskı ve gözaltına alınması (İspova 2016, 548-549),


Zorunlu göç uygulamaları: Pomakların 1950 sonrasında Türkiye’ye göç ettirilmesi (Taşcan 2017, 387),
Ad değiştirme politikaları: 1960-1976 yılları arasında yaklaşık 220.000 Pomak’ın adlarının zorla değiştirilmesi, Müslümanların mezar taşlarındaki isimlerin silinerek Hıristiyan isimleri yazılmasıdır (Karaman 2018, 40).


Romanların / Çingenelerin Karşılaştıkları Sorunlar
Bulgaristan’da önemli bir diğer azınlıkta Romanlar yani Çingenelerdir. 2011 nüfus sayımında nüfusları 325.343 olarak tespit edilmiş, ülkenin %4,9’unu oluşturdukları belirlenmiştir. Resmi olmayan verilere göre nüfuslarının yaklaşık 750.000 olduğu, sayımda kendilerini Türk olarak yazdırdıkları iddia edilmektedir. Romanların %18’i kendini Müslüman olarak tanımlarken, %37’si Ortodoks ve %10’u ise Protestan olarak ifade etmiştir (Özlem 2016-2, 75-76).


Romanlarda önemli sorunlarla karşılaşmakta; özellikle ekonomi, sağlık ve eğitim alanlarında ciddi asimilasyon politikalarına maruz bırakılmaktadırlar. Bunlar incelenirse;


Toplumsal dışlanma: Romanların toplumun en yoksul, eğitimsiz, en zor iş bulan, dışlanan, ayrımcılığa ve nefret söylemlerine hedef olan grubu olarak öne çıkması (Atasoy 2010, 186),


Ekonomik ayrımcılık: Romanların diğer azınlıklara oranla ekonomik olarak daha büyük baskı altında tutulması, Romanlar arasındaki işsizliğin ve sosyal güvenlik sahibi olmayanların %70’lerde olması, Romanların kötü şartlarda yaşaması, sağlık hizmetlerinden büyük oranda faydalanamamaları,


Eğitimsizlik: Azınlıklar içinde eğitim düzeyi en düşük topluluğun Romanlar olması, Romanların yaklaşık %90’ının ilk ve ortaokul düzeyinde eğitim almış olması (Özlem 2016-2, 78-84),


Siyasi katılım sorunları: Temmuz 1990’da Demokratik Roman Birliği partisinin kaydedilmesinin engellenmesi, Roman siyasi partilerinin etnik siyaset gütmelerinde problemler yaşanabilmesi (Özlem 2016-2, 85-86),


Balkanlardaki Müslüman ve Türk Azınlıklar Balkanlardaki 11 devletin bünyesinde bugün Arnavut, Türk, Boşnak, Pomak, Torbeş, Slav Müslüman’ı, Roman/Çingene gibi Müslüman ve/veya Türk azınlık
bulunmaktadır. Azınlıklara çeşitli anayasal haklar tanınmışsa da, diğer yandan azınlıklara yönelik
asimilasyon politikaları da yürütülmekte ve hak ihlalleri yaşanmaktadır.

Sosyal Medyada Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER

BALKAN SAVAŞLARI

Yirminci yüzyılın başlarında, yani 1910’larda, bir ayağı Adriyatik Denizinde, bir

SELMA RIZA

İlk kadın gazeteci Selma Rıza;Korkmadan evinin penceresinden bakan bir kadın