29.Ekim’de Cumhuriyetimizin 98.ncı yılını gururla kutlarken içimizden küçük bir muhasebe yapmadan edemedik. Osmanlı Devleti, 30 EKİM 1918 tarihinde imzaladığı Mondros Ateşkes antlaşmasıyla Birinci Dünya Savaşında yenilgiyi kabul etmişti. “Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Büyük Komutan Gazi Mustafa  Kemal Paşa 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmış, fakat Osmanlı Yönetimi 10 AĞUSTOS 1920 ‘de de Vatanımızın paylaşılmasını amaçlayan Sevr Antlaşmasını  imzalamıştı. Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis “Misak-ı Milli”ye  yemin edip Türk topraklarının parçalanmasına müsade etmeyeceğini dünyaya ilan ederek bu anlaşmayı tanımadığını belirtti.

Birinci Dünya Savaşının başında İngiliz Başbakanı Herbert Asquith’in  “Osmanlı Hakimiyetini sadece Avrupa’da değil, Asya’da da sona erdirmek ve Türklerin ölüm fermanını kaleme almak için kararlıyız!”  şeklindeki idealleri ve 1919’da yine İngiliz Başbakanı Lloyd George’un “Türkleri İstanbul’dan atma Batı Anadolu’yu Helen’lerin Kralına verme” amaçlarını biliyoruz.(1)

            Yokluk ve sefalet içinde ama Türk milletine duyulan büyük bir inançla yapılan Kurtuluş Savaşı sonunda zamanın büyük Devletlerinin vatanımıza uzanan elleri kırılmış ve Avrupalıların şımarık çocuğu Yunanlılar İzmir’de denize dökülmüştü. Bugün gururla ve özgürce yaşadığımız ülkemizde yaşarken, Osmanlı İmpatorluğunun yıkıntıları üzerine Cumhuriyetin kurulmasına kadar geçen süredeki mevcut şartları, yaşanan sıkıntıları ve alınan riskleri hiç bir zaman unutmamak lazım. Cumhuriyetin ilanından sonraki sürecin de güllük gülistanlık olmadığını, savaşın yarattığı sosyal, ekonomik ve yapısal yıkıntılarının onarımı ve Osmanlı borçlarının son kuruşuna kadar ödendiğini ayrıca o zamana göre devasa yatırımları gözardı edemeyiz.

Son zamanlarda belli kesimlerin ortaya attığı, Mustafa Kemal Paşanın, Padişah Vahdettin tarafından Anadolu’ya Milli Mücadeleyi örgütlemesi için gönderildiği iddiası da kabul edilebilecek gibi değildir. Eğer öyle olsaydı, niye görevden azledildi, rütbeleri söküldü ve idama mahkum edildi??? Milli mücadele boyunca niye sürekli işgalcileri yücelten bildiriler yayınlandı…

Onun sömürgecilere karşı fiitilini ateşlediği bağımsızlık mücadelesi, mazlum milletlere rehber oluyor dünyanın bir çok yerinde ezilen halklar gurur ve hayranlıkla Mustafa Kemal Paşayı izliyordu. İşte bu şartlarda kazanılan zafer Lozan antlaşmasıyla tescil edilmiş ve 29 EKİM 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir.

Hindistan hapishaneleri çiçeklerle süsleniyor, İngilizlerin hapse attığı özgürlük lideri Nehru ve arkadaşları Türk Kurtuluş Savaşını zafer çığlıklarıyla kutluyordu. Cumhuriyetin ilanından sonra Asya ve Afrika’nın bütün Müslüman toplulukları şenlikler düzenliyor, Mustafa Kemal’in fotoğrafları  sömürge ülkelerde bağımsızlık ve özgürlük simgesi olarak dalgalanıyor. Batı’da Cumhuriyet’in ilanına kadar , özellikle İngilizler küçük gördükleri Türkleri “Adlarını anmaya bile değmez” olarak niteliyordu.(2)

Sonrasında ise bütün Dünyanın saygı duyduğu bir ülke olarak uluslararası camia içinde yerini almış olan Türkiye Cumhuriyetinin eğitim, kültür, tarım, sanayi, ticaret vs.alanındaki ilerlemeleri bizi bugünlere getirmiştir. Halkını kul olmaktan çıkarıp, özgür bireyler kılan, hukukun üstünlüğü çerçevesinde insanca yaşayacağı bir rejim olan Cumhuriyet hepimizin gözbebeğidir.

O döneme sadece demiryolları açısından bakacak olursak; Osmanlı İmparatorluğunun toplam 6.300 Km.lik demiryolu ağının yeni Türkiye’nin sınırları içine kalan kısmı 4.000 Km. Bu yolun büyük bölümü savaşlarda tahrip olmuş ve yüzde 75’inin de imtiyaz sahibi yabancı devletlerle, şirketler. Harap olmuş demiryolları 1938’e kadar yenileniyor, üstüne neredeyse 15 yıl içinde ikiye katlanıyordu.(3) Olmayan sanayi, tükenmiş ekonomi, savaşlarda kırılmış nüfusa rağmen çok büyük bir başarıdır Cumhuriyet. Onu kuran kadroları başta Büyük Önder, eşsiz kahraman, Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere saygıyla anıyorum.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

K   A   Y   N   A   K………………………..:

  • Taha Akyol…………………..Hürriyet
  • Yalçın DOĞAN………………..     “
  • Kanat ATKAYA………………..     “
Sosyal Medyada Paylaş
Picture of Süheyl ÇOBANOĞLU
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER

BALKAN SAVAŞLARI

Yirminci yüzyılın başlarında, yani 1910’larda, bir ayağı Adriyatik Denizinde, bir

SELMA RIZA

İlk kadın gazeteci Selma Rıza;Korkmadan evinin penceresinden bakan bir kadın