İsrail-Filistin Krizi ve İsrail Siyasetine Etkileri

    İsrail-Filistin krizi, on yıllardır süregelen bir çatışma olup, bölgesel ve küresel siyasetin en hassas meselelerinden biri olmaya devam etmektedir. Özellikle 7 Ekim 2023’te başlayan son savaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonlarını yoğunlaştırmasına ve bölgedeki insani krizin derinleşmesine yol açmıştır. Bu süreçte İsrail’in siyasi ve askeri karar alma mekanizmaları, uluslararası baskılar ve iç kamuoyunun tepkileriyle şekillenmektedir.

    Bu bültende, İsrail’in Gazze’ye yönelik stratejisinin arkasındaki dinamikler, uluslararası planlar, İsrail hükümetindeki değişimler ve savaşın gelecekte nasıl şekilleneceği güncel verilerden yola çıkılarak ele alınacaktır. Çeşitli başlıklar altında ele alacağımız, Trump’ın bölgeye yönelik önerileri, Arap devletlerinin alternatif planları, İsrail kabinesindeki revizyonlar ve halkın beklentileri, savaşın gidişatını anlamak açısından kritik başlıklar olarak öne çıkmaktadır.

Gazze Üzerine İki Plan: Trump ve Arap Devletleri

    ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz günlerde Gazze ile ilgili bir yeniden inşa planı olduğunu açıkladı. Planın bir yeniden inşa mı yoksa bir etnik temizlik planı mı olduğu bölge ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar tarafından çokça eleştirildi. 

Görsel TRT Haber – Katil İsrail’in Gazze’de düzenlediği İHA saldırısında 1 Filistinli hayatını kaybetti

    Donald Trump planını, savaştan kurtulan Filistinlilerin topraklarından çıkarılıp komşu ülkelere gönderilmesi ve Gazze Şeridi’nin ABD tarafından devralınıp yeniden inşa edilmesi olarak açıkladı. Bu yeniden inşa sürecinin maliyetinin büyük bir kısmını ise Arap devletlerinden ve Körfez ülkelerinden elde etmeyi amaçladığını da ekledi. Peki bu planın arka planı nedir ve kime nasıl bir fayda sağlaması öngörülüyor?

    Hamas ile yapılan ateşkes antlaşması sonrasında İsrail’de Başbakan Binyamin Netanyahu ve hükümet üyeleri üzerindeki baskı, özellikle 7 Ekim’de ihlali olduğu düşünülen Genelkurmay Başkanının istifası, Başbakanı oldukça zor bir durumda bırakmıştı. Ayrıca 7 Ekim olaylarının başlarından beri uluslararası kurum ve kuruluşların İsrail üzerindeki baskısı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Binyamin Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı da, İsrail hükümeti için işlerin iyiye gitmediğinin açık bir göstergesiydi. Bu noktada Trump’ın yeniden inşa planı İsrail’in sırtındaki yükü hafifletmede bir yardım eli olarak okunabilir. Bu planın uygulanması durumunda, savaş mağduru, soykırıma uğrayan Filistin halkı yerlerinden edilip bölgenin inşa maliyeti de Arap devletlerine fatura edilmişken, savaş suçlusu olan İsrail’e ise hiçbir fatura çıkmamıştı. Bu durum savaşın İsrail’deki sorumlularını uluslararası ceza ve yaptırımlardan korumanın yanı sıra bölgenin yeniden inşa edilmesi noktasında da İsrail’in hiçbir maddi tazminat ödememesini de sağlıyor. 

Görsel NBC News – Trump proposes U.S. control of Gaza in move that would permanently displace Palestinians

    Bu plan üzerine Filistinlilerin yanı sıra bölge ülkeleri, Avrupalı devletler, Çin Halk Cumhuriyeti ve insan hakları savunucularında da tepkiler gecikmedi. Hatta öyle ki, İsrail hükümeti bile bu plana açıkça destek veremedi. Suudi Arabistan ise yaptığı resmi açıklamada, bu planın kabul edilemez olduğunu ve iki devletli çözümün tek çare olduğunu belirtti.

    Bir diğer açıklama da İsrail’den, aşırı sağcı Yahudi Partisi lideri Ben Gvir’den geldi. Ben Gvir, Hamas ile yapılan ateşkes anlaşmasının ardından Ulusal Güvenlik Bakanlığından istifasını vermişti fakat bu planın gerçekleşmesi durumunda hükümette tekrar görev alabileceğini belirtti.

İsrail Kabinesindeki Değişim Ne Anlama Geliyor? Rehinelerin Geleceği Ne Olacak?

    İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’nin istifasından sonra göreve gelen yeni Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, yaptığı ilk açıklamalarda 2025’in savaş yılı olacağı, Gazze ve İran’dan gelen tehditlerle başa çıkmaya odaklanacağını belirtmişti. Bu noktada dikkate almamız gereken bir diğer açıklama da Donald Trump’tan gelmişti. Donald Trump, Hamas’ın rehineleri derhal bırakmasını ve öldürülen insanların cesetlerinin de iade edilmesini aksi takdirde Hamas için herşeyin biteceğini belirtmişti. Donald Trump’ın İsrail’e yönelik bu desteğinden sonra İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik hava saldırılarını tekrar başlattığını belirtti ve bu saldırıları için ABD’ye danışıldığı Beyaz Saray tarafından teyit edildi. Hava saldırılarının başlamasının birkaç saat ardından ise, 19 Ocak’ta istifasını veren eski Ulusal Savunma Bakanı Ben Gvir, yeniden bu göreve atandı. 20 Mart tarihinde ise hava saldırılarının yanı sıra Gazze’ye yönelik kara harekatının başladığı ve İsrail Savunma Kuvvetlerine, daha fazla bölgeyi ele geçirme talimatı verildiği açıklandı.

Görsel Fikir Turu – İsrail-Hamas çatışması nereye gider? Alternatif senaryolar

    İsrail’den gelen açıklamalarda Hamas’ın bu ateşkes sürecinde savaşmak için güç topladığı, rehine takasını bir oyalama taktiği olarak kullandığı ve artık rehinelerin durumunun ateş altında görüşüleceği belirtildi. Ayrıca İsrail Devleti sosyal medya hesabında, Hamas’ın elindeki 59 rehinenin fotoğraflarını ‘savaşın 59 sebebi’ başlığı ile paylaşmasını da bu konuda savaşın devam edeceğine yönelik bir tavır olarak görebiliriz. 

Görsel – stateofisrael Instagram hesabı

Netanyahu’nun Baskılara Yönelik Siyasi Manevraları

    İsrail Demokratik Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmaya göre, İsrail halkının neredeyse %75’i Netanyahu’nun 7 Ekim sebebiyle istifa etmesi gerektiğini savunuyor. Bu oranın büyük bir kısmı savaşın devam etmesine rağmen istifanın gerekli olduğunu savunurken diğer kısım ise istifa için savaşın bitmesini beklemeyin uygun olacağını belirtiyorlar. Yine bu çalışmadaki verilere göre halkın %73’ü savaşın tamamen bitirilmesini, Filistinli rehinelerin serbest bırakılmasını ve İsrail’in Gazze’den çekilmesini savunuyor. Bu noktada Netanyahu’yu destekleyenlerin oranı ise sadece %10. 

Görsel Independent Türkçe – İsrail içindeki bölünme ve yansımaları

 Başbakan Netanyahu ise bu baskılar karşısında istifa seçeneğini göz ardı edip, sorumluluğu farklı isimlere yüklerken savaşı da uzatmaya yönelik politikalar izlemektedir. Bu konuda Başbakan ve Shin Bet (Şin Bet – İsrail İç İstihbarat Servisi) şefi Ronen Bar arasındaki gerilim dikkat çekmektedir. 

Görsel The Jerusalem Post – Netanyahu announces plan to fire Shin Bet chief as agency probes ‘Qatargate’

    Binyamin Netanyahu’nun bir toplantı sonrası Ronen Bar’ı istifaya davet etmesi, Bar’ın ise bunu reddetmesi ikili arasındaki gerilimi ülke gündemine taşıdı. Bu istifa çağrısının sebebi ise tabi ki 7 Ekim saldırıları. Başbakan, Bar’ın tüm istihbarat tablosunu yanlış yorumladığını, Gazze’ye yönelik farklı tutumlara sahip olduğu ve yanlış bir algıya kapıldığını ayrıca saldırı gecesi Başbakan’ı uyandırmayı uygun görmediğini belirtti. Shin Bet şefi Ronen Bar ise tüm rehineler geri döndüğünde istifa edeceğini belirtmişti. Beklediği istifayı alamayan Netanyahu, Ronen Bar’ın görevden alınması için hükümete teklif götürdü ve  bu teklifi onay gördü. Fakat süreç bu kadar kolay işlemedi. Bu teklif gündeme geldiğinde Shin Bet eski şefi Nadav Argaman ‘Shin Bet başkanı ile başbakan arasındaki yakınlık önemlidir ve bunu zayıflatmak doğru değildir. Bu nedenle, başbakanla aramdaki her şeyi gizli tutuyorum. Elimde birçok bilgi olsa da bunları kullanmayı tercih etmiyorum.’ şeklinde açıklamada bulunmuştu. Netanyahu ise bu açıklamaları ‘mafya vari şantaj’ olarak niteledi. Ronen Bar bu gelişmeler üzerine, rehine krizi ve Katargate (Qatargate) soruşturmasında ilerleme katedilmedengörevden alınmasına karşı çıktı ve istifa edeceğini fakat henüz erken olduğunu belirtti. 

    Hükümetin, Başbakanın teklifine yönelik onayından sonra halk sokaklarda Ronen Bar’ın görevden alınmasını protesto etmeye başladı. Protestolar, kararın gayrimeşru olduğu vurgulayarak büyümeye devam etti. Bu vurgulamanın temel sebebi ise Katargate skandalının henüz nihayete ermemesiolarak görülüyor. Son günlerde ise İsrail Yüksek Mahkemesi Ronen Bar’ın görevden alınma kararını geçersiz kıldı. Bu karara hükümetten tepki ve itirazlar gecikmeyince mahkeme, sürecin değerlendirileceği ve Ronen Bar’ın 10 Nisan 2025’e veya kalıcı bir Shin Bet başkanı atanana kadar Shin Bet başkanlığındaki görevine devam edeceğini bildirdi.

Nihai Bir Değerlendirme

    Son tahlilde denilebilir ki, Trump’ın Gazze’ye yönelik planı, bölgedeki uluslararası ve iç siyasi dengeleri derinden etkileyen bir tartışma yaratmıştır. Buna müteakip, İsrail kabinesindeki değişiklikler ve Netanyahu’nun iç baskılara karşı izlediği stratejiler ise, savaşın seyrini şekillendiren ana faktörler arasında yer almaktadır. Sonuç olarak, mevcut siyasi atmosferde İsrail ve bu krize taraf olan aktörlerin çıkarları doğrultusunda izlediği politikaların, insan haklarına uygun bir kalıcı barışa ulaşmayı zorlaştıracağı öngörülmektedir.

Kaynaklar

https://www.bbc.com
https://edition.cnn.com
https://www.theguardian.com/europe
https://www.jpost.com
https://www.france24.com/en
https://www.aljazeera.com

Sosyal Medyada Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER