İsrail-Hamas Çatışmasının Yıkıcı Küresel Etkisi ve Devam Eden Sonuçları

İsrail-Hamas çatışmasına genel bakış; İsrail bombardımanları

Dünya gündemine oturan İsrail-Hamas çatışması her yönüyle farklı bir savaştır. Bunun sadece tek bir nedeni yoktur. 7 Ekim’de Hamas’ın özellikle İsrailli sivilleri öldürmesinin ardından Başbakan Binyamin Netanyahu’nun “güçlü intikam” ifadesiyle İsrail’in çoğunlukla Filistinli sivilleri öldürmesiyle oluşan inanılmaz sayıdaki can kayıpları, insani açıdan kabul edilebilir değildir[1]. Devletlerarası anarşiyi önleyecek bir üst kurum olmamakla birlikte, bu durumun istisnası katliam olgusudur. Yine de, günümüz dünya siyasetinde devletlerin farklı görüşlerinden dolayı, savaşa verilen tepkiler yetersizdir. Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths’in, “Gazze’deki katliam her geçen gün yeni bir dehşet boyutuna ulaşıyor, dünya bunu sarsıntı içinde izliyor. Bunun devam etmesine izin verilemez.” ifadelerine rağmen BM’nin hiçbir yaptırımda bulunmaması, bu kurumunun da güvenilirliğini ciddi anlamda sarsmıştır. Nitekim aynı kurum, 22 Temmuz 1995’te 8000 kişinin katledildiği Srebrenitsa Katliamı’nı da engelleyememişti.

Çatışmalar, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği kanlı baskınla başladı. O tarihten bu yana İsrail, Gazze Şeridi’ni aralıksız hava saldırılarıyla bombalıyor. Bugüne dek çok sayıda mahalle yerle bir edildi ve Gazze’deki yıkım, daha önce eşi görülmemiş boyutlara ulaştı[2].

Ancak her şeye rağmen dünyanın geri kalanında tepkiler tırmanıyor. İsrail’in kara harekâtında yaşanacak sivil kayıplar, İsrail ve Batı karşıtlığına zirve yaptıracaktır. Analist Thomas Friedman’ın İsrail ordusunun, Gazze’de pervasızlık ve gözü dönmüşlükte Hamas ile aşık atmaya kalkışabileceği öngörüsü, İsrail ordusunun Gazze’de savaş ve uluslararası insan hakları hukukunu göz ardı edebileceği anlamına gelmektedir. Bu durumda ABD’nin “kurallar temelli uluslararası düzen”in savunucusu olduğu iddiası fena halde yıpranacaktır. ABD her fırsatta Rusya ve Çin’i “kurallar temelli uluslararası düzene” meydan okumakla suçlarken, İsrail’e göz yumulması özellikle Küresel Güney’de Batı’nın itibarını iyice zedeleyecektir[3].

Çatışmanın yıkıcı küresel etkileri

“Dr. Altay Atlı, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının petrol fiyatlarına, ekonomik koridorlara ve Filistin ekonomisine etkilerini kaleme aldı. Covid-19 salgını, ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları, Rusya-Ukrayna savaşı derken küresel ekonomi şimdi de İsrail-Hamas savaşı nedeniyle baskı altına girdi. Orta Doğu’da yaşanan her krizde olduğu gibi akıllara gelen ilk soru da doğal olarak ‘Petrol fiyatları ne olacak?’ oldu[4].”

Birleşmiş Milletler’e hitap eden İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir-Abdollahian, çatışmanın kontrol altına alınmaması halinde Amerikalıların bölgede güvende olamayacağı vurgusunu yaptı. Bunu müteakip ABD askeri güçlerinin Suriye’nin doğusunda Devrim Muhafızları tarafından kullanılan iki tesise saldırı düzenlemesinin ardından Başkan Joe Biden’ın Dini Lider Ali Hamaney’i ABD ordusuna saldırmaması konusunda uyarması, gelecekte ABD-İran ilişkilerinde yeni çatışmaların yaşanabileceğine delalettir.

Diğer taraftan, İspanya’nın aşırı sağcı lideri Santiago Abascal sosyal medya platformu X’ten yaptığı bir paylaşımda sınır kapılarının kontrolü politikasını savunarak “Evet, nefret, acı ve ölüm getiren tüm şeytanlar alaşağı edilmelidir. Ve eğer mümkünse, tek bir masum insanı bile öldürmeden önce alaşağı edilmelidir. Barselona’da, Brüksel’de ya da İsrail’de. Ama önce içeri girmeleri engellenmeli ve onlara kapılarını açanlar sorumlu tutulmalıdır.” diye yazdı. X platformu, Abascal’ın bu paylaşımının kurallara aykırı olduğunu duyurdu, ancak kamu çıkarı açısından engellemediklerini belirtti.

Çatışmanın bölge ve dünya açısından devam eden sonuçları

Küresel bir savaş kâbusu, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş bir şekilde mevcut uluslararası sisteme musallat olmuş durumda. Eş zamanlı olarak Doğu Avrupa, Kafkasya, Hint-Pasifik ve Orta Doğu gibi çok sayıda bölgede yüksek gerilim devam ediyor.

Yaşanan çatışmanın bölge ekonomilerine ve küresel ekonomiye etkisinin diğer önemli bir boyutu da ulaştırma koridorlarıyla ilgilidir. Hatırlanacağı üzere çatışmaların başlamasından sadece birkaç hafta önce G-20 Zirvesi’nde Hindistan’dan başlayıp Arap Yarımadası’nı kat ederek İsrail’e ulaştıktan sonra buradan da Akdeniz üzerinden Avrupa pazarlarına açılacak olan bir ulaştırma koridoru projesi fikri masaya yatırılmıştı. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne rakip olarak ileri sürülen bu proje, son çatışmalarla birlikte rafa kaldırıldı. Aynı şekilde Çin’in İsrail’in Kızıldeniz ve Akdeniz limanlarını demir yolu hattı ile bağlayarak Süveyş Kanalı’na alternatif oluşturma düşüncesinin de artık pek bir geçerliliği olmayacağını söylemek mümkün. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan ulaştırma koridorlarının mevcut durumda en sağlıklı ve en verimli şekilde nereden geçirilebileceği sorusu bir yana, İsrail’deki durumun eklenmesiyle birlikte Doğu Akdeniz’de Mersin’den Mısır’daki Port Said’e kadar olan şeritte güvenli bir şekilde kullanılabilecek hiçbir liman kalmadı. Bu da Türkiye dâhil bölge ekonomileri için çok büyük bir engel yaratmaktadır[4].

Jeopolitik ve güvenlik

Savaşın küresel ekonomi için jeopolitik ve güvenlik sonuçları da olacaktır. Nitekim savaş bölgesi ve ötesindeki gerilim ve istikrarsızlığın yeni bir kargaşaya dönüşebileceği çok açık bir şekilde görülmektedir. Bu da ekonomistlerin küresel bağlamda vurguladığı kırılganlığı ve güvenlik ikilemlerini derinleştirebilir. Özellikle İsrail’in nükleer silahının olduğunu açıklaması çevre ülkelerin tamamındaki tehdit algısını değiştirecektir. Örnek vermek gerekirse Doğu Avrupa, Kafkaslar, Hint-Pasifik ve Orta Doğu gibi birçok bölgede devam eden çatışmalar tansiyonu yükseltmiştir. Bu çatışmalar sadece bölgesel ekonomileri değil aynı zamanda küresel ekonomiyi de etkilemiş bulunmaktadır. İsrail-Hamas çatışmaların önemli etkilerinden biri de ulaşım koridorlarıyla ilgilidir. G-20 Zirvesi’nde Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne rakip olarak önerilen ulaşım koridoru projesine de geçmiş olsun demek sanırım abartı olmayacaktır.

Dünyada bir an evvel savaşların ve şiddetin durmasını, ebedi barışın tesis edilmesini dilerim.

Mert ÜNSAL

Referanslar:

1.  İsrail-Filistin Savaşı ve Yeni Dünya Düzenine Yansımaları. Erişim: 21.11.2023, www.perspektif.online  

2.   2023 Hamas-İsrail Savaşı. Erişim: 21.11.2023 https://tr.euronews.com/2023/10/30/israil-hamas-savasi-israil-ordusunun-gazze-kara-harekati-genisliyor

3.   İsrail-Hamas savaşının ekonomik etkileri. Erişim: 21.11.2023, https://gazeteoksijen.com/  

4. İsrail-Hamas savaşı dünya ekonomisini nasıl etkileyebilir? Erişim: 21.11.2023,  www.bbc.com/turkce/articles/crgp6rlvz3go

Sosyal Medyada Paylaş

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER