
Mert Ünsal, MA – Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Analisti
UBS’in Global Wealth Report 2025 verileri, devletlerin ekonomik gücünün görece zayıfladığı, buna karşılık bireysel ve kurumsal sermaye elitlerinin dünya ekonomisinin ağırlık merkezini oluşturduğu yeni bir döneme işaret etmektedir. Dünya kişisel serveti 2024 yılında %4,6 oranında artarak 500 trilyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Bu büyümenin ana kaynağı devlet politikaları değil, finansal piyasalar ve bireysel varlık birikimidir. Bu dönüşüm, ulus-devlet egemenliğinin finansal güç karşısında erozyona uğradığı bir çağın simgesidir.
1. Küresel Servet Haritası ve Yeni Hiyerarşi
UBS raporuna göre dünya servetinin yarısına yakını yalnızca 60 milyon kişi tarafından kontrol edilmektedir. Bu 60 milyon birey – küresel yetişkin nüfusun sadece %1,2’si – toplamda 226 trilyon dolarlık bir serveti elinde tutmaktadır. ABD ve Çin, dünya servetinin %55’ine sahiptir. En yüksek kişi başına servet İsviçre’de 687 bin dolar, medyan servet ise Lüksemburg’da 395 bin dolar olarak kaydedilmiştir. Türkiye’de Gini katsayısı 0,73 düzeyinde olup, gelir eşitsizliği yapısal hale gelmiştir.
2. Devletlerden Sermaye Elitlerine Geçen Güç
Küresel düzeyde bireysel servet 500 trilyon dolar civarındayken, devletlerin toplam kamu serveti 45–50 trilyon dolar arasında kalmaktadır. Bu fark, ekonomik gücün artık kamusal değil özel ellerde yoğunlaştığını göstermektedir. Finansal elitler, merkez bankaları ve kamu fonlarının ötesinde, politik karar alma süreçlerini dahi etkileme gücüne sahiptir. Egemenliğin maddi dayanağı, artık vergi toplama yetkisinden ziyade sermaye yönlendirme kapasitesidir.
3. EMILLI Fenomeni: Yeni Zenginlik Sınıfı
UBS’in tanımladığı “EMILLI” kavramı (Everyday Millionaire), 1 ila 5 milyon dolar arasında net varlığa sahip bireyleri ifade eder. Bu grup 2000 yılında 13 milyonken 2024’te 52 milyona ulaşmıştır. EMILLIs’in toplam serveti 107 trilyon dolar düzeyindedir. Servet artışlarının ana nedeni üretimden ziyade gayrimenkul ve finansal varlıkların değer artışıdır. Bu, kapitalizmin artık emek yerine varlık sahipliği üzerinden işlediğini gösterir. EMILLIs küresel finansal mimaride “sessiz aristokrasi”yi temsil etmektedir.
4. Jeopolitik ve Politik Etkiler
Servetin bu ölçüde bireylerde toplanması, devletlerin jeopolitik stratejilerini köklü biçimde etkilemektedir. ABD, doların rezerv para statüsünü koruyarak finansal hegemonyasını sürdürürken, Çin devlet kapitalizmi yoluyla zenginlik üzerindeki kontrolünü sıkılaştırmaktadır. Avrupa ise finansal bağımlılığı nedeniyle küresel fonlara entegre olmuş durumdadır. Böylece uluslararası ilişkilerde güç artık askeri değil, likidite akışları ve yatırım kapasitesiyle ölçülmektedir. Devletler nominal egemenlik taşırken, gerçek iktidar sermaye sahiplerindedir.
5. Eşitsizlik, Demokrasi ve Toplumsal Dönüşüm
Küresel gelir ve servet eşitsizliği, sadece ekonomik değil politik istikrar açısından da tehdit oluşturmaktadır. 29 ülkede eşitsizlik artarken, yalnızca 26’sında azalmıştır. Artan servet yoğunlaşması demokratik meşruiyeti aşındırmakta, popülizmi güçlendirmektedir. Ekonomik olarak daha zengin, fakat politik olarak daha kırılgan bir dünya ortaya çıkmaktadır. Devletler refahı yeniden dağıtmakta zorlanırken, servet elitleri küresel politikanın görünmeyen aktörleri haline gelmektedir.
6. Gücün Yeniden Tanımı: Sermaye Egemenliği
UBS 2025 raporu, küresel güç dengesinin askeri ve politik parametrelerden ziyade finansal sermaye merkezli hale geldiğini doğrulamaktadır. Artık dünyayı yönetenler ordular değil, bilançolardır. Servetin bu ölçekte bireysel aktörlerde toplanması, devletleri hem mali hem de politik anlamda bağımlı hale getirmektedir. Küresel kapitalizm, ulus-devletin sınırlarını aşarak “finansal egemenlik” dönemine girmiştir.
Sonuç
Küresel sistemin anatomisi değişmektedir: Devletler zenginleşse de güç kaybetmekte, bireyler servet kazandıkça sistemin merkezine yerleşmektedir. EMILLI fenomeni ve elit sermayenin yükselişi, yeni bir finansal oligarşi çağını doğurmuştur. Bu çağda güç, bilgi, finansal kapasite ve sermaye sahipliği arasında sıkı bir bağ kurularak “servet egemenliği” temelinde yeniden tanımlanmıştır. Artık dünyayı yönetenler sadece siyasetçiler değil, sermaye akışlarını kontrol edenlerdir.
Kaynakça
UBS. (2025). Global Wealth Report 2025: Crafted Wealth Intelligence. UBS Group AG, Zurich.


