Bir gün dervişin biri sarığının altında uzayan saçlarını ve sakallarını kestirmek için bulunduğu bölgedeki bir berbere gider. Berbere saçının tamamen kazınmasını; sakalının traş edilmesini söyler. Tam traşı bitmek üzereyken içeri bölgenin bıçkın kabadayısı girer. Berber koltuğunda birinin traşının devam ettiğini görünce sinirlenir ve dervişin kazınan saçlarının açık bıraktığı kafasına bir tokat atarak “Kalk lan kabak ben traş olacağım sıranı bekle” der. Derviş sakince traş koltuğundan kalkar ve kabadayı kendine has azametiyle traş koltuğuna oturur. Dövene elsiz, sövene dilsiz olan ve halktan gelen her şeyin Haktan geldiğine inanan Derviş hiç sesini çıkarmadığı halde kabadayı traş esnasında sürekli olarak kazınan saçlarından dolayı “Kabak” diye aşağılamaya ve hakaret etmeye devam eder. Sonunda kabadayının traşı biter ve ve kendine has azametiyle hakaretlerine devam ederek berber dükkanından çıkar. Berber tekrar dervişin traşına devam etmeye başladığında bir gürültü bağırış çağırış duyarlar. İkisi birden dükkandan dışarı fırlarlar. Bir de ne görsünler; Kabadayı berber dükkanından daha birkaç metre ayrılır ayrılmaz çok hızlı gelen ve kontrolünü yokuş aşağı olduğundan dolayı kaybeden bir at arabasının altında kalmış , sürüklenerek can vermiştir. İçeri girdiklerinde berber Dervişe sorar. “Biraz ağır olmadı mı Derviş Efendi?” Derviş; gülümseyen ve kendinden emin bir ifade ile berbere cevap verir. “Vallahi ben hakkımı ona helal etmiştim; bana Kabak dediği ve vurduğu için ona gücenmemiştim . Ancak unutmayalım ki kabağın da bir sahibi var ve o sahip ona hakkını helal etmemiş demek ki” diye cevap verir.
Her masal bir kıssadan hissedir. Her yaratılan kendi gücünü kontrol etmeli ve gücünü baskı unsuru olarak kullanmamalıdır. Çünkü yaratılan her şeyin sahibi Tek dir ve o Tek değerlendirir. Anadolu topraklarının evladı YUNUS EMRE bu şekilde hareket edenler için şu dizeleri söylemiştir: Olsun be aldırma Yaradan yardır, Sanmaki zalimin ettiği kardır….. Mazlumun ahı indirir Şah’ı, Herseyin bir zamanı vardır. Bu dizelerde yazıldığı gibi , bizleri koruyan ve kollayan bir sahibimiz olduğunu asla unutmayarak kötülüklerden ve fitnelerden uzak durmalıyız.
BALKAN SAVAŞLARI
Yirminci yüzyılın başlarında, yani 1910’larda, bir ayağı Adriyatik Denizinde, bir