“Özel Kuvvet askeriyle normal birlik askerini ayıran tek fark; birinin her şeyi yapabileceğine inanırken diğerinin sadece bazı şeyleri yapabileceğine inanmasıdır.”
Süleyman ÖZMEN
Thucydides, Peloponez Savaşı kitabında, klasik manada meydan muharebesi şeklinde ortaya çıkan konvansiyonel savaşların yanında iç savaşlar, düşük yoğunluklu çatışma ve gerilla yöntemleri gibi unsurların izlerine rastlamak mümkündür demişti. Tarihteki bu izler, savaşların ortak yönlerinin her daim var olduğuna dair iddiaları destekleyebilir. Tarihten bu yana kalıplaşmış harp prensiplerinin yanında günümüzde sadece bazı yöntemler ve teknolojiler değişmiş olabilir. Tarih boyunca bazı yöntem ve teknolojiler ne kadar değişmiş olursa olsun değişmeyen tek şey askerlerin sahip oldukları ruh ve inanç yapısıdır. En eski mesleklerden biri olan Askerlik Aristoya göre devletin bekası için stratejik bir öneme haizdi. Aristoya göre; Yönetenler, askerler, devlet adamları, üst düzey yöneticiler, toprak ve mülk sahipleriydi. İyi bir yönetim için sistematik olarak belirli bir nizam ve gelenek içinde kendini gerektiğinde feda etmeye hazır iyi eğitimli askerlerden oluşan caydırıcılık rolü üstün etkin bir orduya ihtiyaç duyulmaktadır.
Savaşın ortaya çıkışı ve yürütülüşü neye bağlıdır sorusu da en az savaşın ne olduğu sorusu kadar önemlidir. Yaygın kabul edilen görüş, Clausewitz’in veciz cümlesinde ifade edilen “savaş, politikanın başka araçlarla devam ettirilmesidir” şeklindedir, yani savaş, siyasetin farklı bir aracıdır. Savaşın siyasî hedefi, isteğin düşmana zorla kabul ettirilmesidir. Savaşın askeri hedefi ise, düşmanın savaşma azminin yok edilmesidir.
Daha önceki yazılarımızda savaş ve genel savaş türleri hakkında bir takım paradigmaları içeren çeşitli yorum ve ifadelerde bulunmuştuk. Bu paradigmalar: Milli Güç – Politika – Savaş – Nizami Savaş – Konvansiyonel Savaş – Strateji – Nizami Olmayan Savaş – Gayri Nizami Harp vb. gibi başlıkları ifade etmektedir. Savaş en temel şekliyle nizami ve gayri nizami olarak ayrılmaktadır. Öyleyse askerlerde buna göre nizami ve gayri nizami olarak ayrılacaktır.
Bu ayki yazımızda gayri nizami savaşın isimsiz kahramanları olan, kendi destanlarını sessizce ve destansı bir özveriyle yazan Özel Kuvvet askerlerini anlatmaya çalışacağız. Öncelikle kendisini tereddütsüz olarak feda eden tüm Şehitlerimize ve zaman içinde hayatlarını kaybetmiş tüm kahraman Gazilerimize Allah’tan rahmet ve yaşayan tüm Gazilerimize de sağlıklı uzun ömürler dilerim.
Strateji genel anlamı ile amaca ulaşmak için gerekli planlama ve bu planın uygulanması ise savaşın en yaygın biçimi ve gelecekte de bu konumunu koruyacak olan Gayri Nizami Harp unsurlarının efektif bir stratejinin parçası olarak devamlılıkla kullanılmasında yatar.
Konvansiyonel savaş, genellikle nükleer silahlar haricindeki klasik, yaygın ve geleneksel savaş araç gereçleriyle yapılan savaşları tanımlamak için kullanılır. İki taraf da düzenli ordularla bu savaşı icra etmektedir. Nükleer silahların yanı sıra biyolojik ve kimyasal silahlar da konvansiyonel savaşın dışında yer almaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nda nükleer silahların kullanılmasıyla birlikte dünya yeni bir döneme girmiştir. Karşılıklı yok oluş riskinden dolayı özellikle nükleer silah sahibi devletler sorunların çözümünde farklı yöntemleri izlemek zorunda kalmışlardır. Bu noktada karşımıza bilinen konvansiyonel nizami birliklere ilave olarak elit Özel Kuvvetler Birlikleri çıkmaktadır.
Özel Kuvvetler Birlikleri ağırlıklı olarak nizami olmayan bir savaşta görev yapacak şekilde yetiştirilmiş, savaş konusunda üstün yetenekli, dayanıklı ve özellikle asla pes etmeyecek güçlü karaktere sahip askerlerden oluşmaktadır. Özel Kuvvetlerin uzmanlık alanı Gayri Nizami Harp’tir. Gayrinizami savaşlar, en kısa tanımıyla düzensiz savaşlar olarak da tanımlanabilir. Konvansiyonel savaşlardan farkı çoğunlukla düzenli büyük birliklerin olmadığı bir savaş türüdür. Mücadele genellikle insan ve meşruluk merkezli olarak yürütülmektedir.
Düzensiz savaş taktiklerinin ana karakteristikleri olarak şu unsurlar öne çıkmaktadır: Küçük gruplar tarafından yapılır, konvansiyonel olmayan küçük operasyonların birikimsel etkileri söz konusudur, gizlilik ön planda tutulur, amaç sadece askerî zafer değil politik zafer de elde etmektir. Gayrı Nizami Harpte mutlak zafer değil, yıpratma ve zaman kazanma ana amaçtır. Bu yıpratma ise, ana birliklerin gelmesine ya da toparlanmasına kadar zaman kazanmak, uygun ortamı hazırlamak, düşmanı yılgınlığa sürüklemek maksatlı olabilir. Gayrinizami savaş, ABD ordusunun kullandığı Department of Defence, Dictionary of Military and Associated Terms isimli sözlükte; Devlet veya devlet-dışı aktörler arasında meşruluk ve ilgili halk üzerindeki nüfuz alanı için yapılan şiddet içerikli mücadele olarak tanımlamaktadır.
Gayrinizami savaş, Westphalia sonrası oluşan ulus devlet sistemindeki düzenli savaşların haricinde kalan düzensiz savaşlar şeklinde görünmektedir. Bu yönüyle geleneksel ve konvansiyonel savaştan daha farklıdır. Gayrinizami savaş, literatürdeki çıkışı itibariyle küçük savaş olarak adlandırılmaktaydı. Bu kavramın üzerine yüklenen misyon ise nizami kuvvetlere ve büyük harbe yardımcı olmaktı. Özellikle devletlerin gayrinizami harbe bakış eğilimi bu yönde olmakta ve diğer insanlar açısından da algı bu yönde seyretmektedir.
Gayrinizami savaş zaman zaman yasadışı, insan haklarına aykırı veya hukuk dışı olarak algılanabilmektedir. Bu algının altında yatan sebep bu harbin alışılmış ve gelenekselin dışında bazı yöntemler içermesidir. Bu yönteme meşru devletler de hukuk içerisinde kalmak şartıyla başvurabilmektedir. Devletlerin gayrinizami savaş için özellikle kullandıkları birlikleri Özel Kuvvetlerdir. Sun Tzu’nun, ağır bir çarpışmaya girmeden savaşlar kazanmak düşüncesi günümüzde de ayrı bir öneme sahiptir. Bir ülkenin Özel Kuvvet Birlikleri doğru ellerde ve ülkenin Milli Güç unsurlarıyla koordineli olarak hedeflere yönlendirilebildikleri takdirde en çok da Sun Tzu’nun bu sözüne hizmet etmiş olurlar.
Özel Kuvvetler Kavramı
Özel olarak belirlenmiş, örgütlenmiş, eğitilmiş ve donatılmış kuvvetler tarafından konvansiyonel kuvvetlere standart olmayan operasyonel teknikler ve istihdam biçimleri kullanılarak yürütülen özel harekât askeri faaliyetleri özel kuvvetler kavramını oluşturur. Bu faaliyetler, siyasi, askeri, psikolojik ve ekonomik hedeflere ulaşmak için bağımsız olarak veya konvansiyonel kuvvetlerin operasyonlarıyla koordineli olarak tüm askeri operasyonlarda yürütülür. Bu operasyonlarda siyasi-askeri mülahazalar, gizli veya gizli teknikleri ve geleneksel operasyonlarla ilişkili olmayan bir dereceye kadar fiziksel ve politik riskin kabul edilmesini gerektirebilir.
Özel olarak belirlenmiş, örgütlenmiş, eğitilmiş ve teçhizatlandırılmış, seçilmiş personelle donatılmış kuvvetler tarafından, alışılmamış taktikler, teknikler ve istihdam biçimleri kullanılarak yürütülen askeri faaliyetlere özel kuvvet faaliyetleri adı verilir.
Özel kuvvetler kavramı, askeri literatürde çok önemli bir yer tutmasına ve köklü bir tarihe sahip olmasına rağmen, günümüz dünyasının yeni tehdit algısı, mevcut dünya sisteminin yeniden çok kutuplu bir ortama doğru hızlı bir şekilde evrilmesi, yeni nesil savaşların hareketli, ölümcül ve sürpriz yapısı, hibrit savaş ve vekalet savaşları gibi yeni olgu ve faktörler nedeniyle Özel Kuvvetler de bu yeni dünya düzenine uyum sağlayacak şekilde güncellenmeye başlamıştır.
En basit ve anlaşılır tabiriyle Özel Kuvvetleri anlatmaya çalışırsak şunları söyleyebiliriz. Düzenli birliklerle bilinen savaş taktiklerine uyarak yapılan savaş şekline Nizami Harp denir. Nizami Harp birlikleri düşmanın cephe birlikleriyle cephe savaşı gerçekleştirirler. Nizami birliklere göre muharebe, dayanıklılık ve öldürücülük açısından daha elit olan Komando birlikleri ise düşmanın yakın cephe gerisinde havadan, denizden veya karadan sızma suretiyle daha yıkıcı bir savaşı gerçekleştirirler. Düşmanın daha derin gerisinde korkusuz ve kararlılıkla görev yapabilecek birlikler ise Özel Kuvvetlerdir.
Özel Kuvvetlerin Ortaya Çıkışı
Esasında Özel Kuvvetlerin yeniden ortaya çıkışına ilham veren birçok tarihsel olay ve durum mevcuttur. Bence bunların içinde en çok öne çıkan ve IV.-XV.yy’a damga vuran Hamza-nâme’de yer alan Yiğitin delüsü makbul olur sözüne de vurgu yaparak Osmanlı Ordusu içinde kelle koltuk görev yapan Deliler’dir. İbn Kemâl’in anlatısına göre Deliler: Sefere ordunun önünde giderler, savaş sırasında gözlerini budaktan sakınmayarak düşman saflarını yarar, taburlarını deler, canlı esirler alarak onlardan düşman hakkında bilgi edinilmesini sağlarlardı. Venedikli yazar Vecellio’nun, 1550 yılında kaleme aldığı bir eserde Deliler için; Öylesine cesur hareket ederlerdi ki, insanları gölgelerinin bile öldürücü olduğuna inandırmışlardı demişti. Görüldüğü üzere Delilerin cesaret, gözü karalık ve adanmışlıklarını günümüzün Özel Kuvvetleriyle özdeşleştirmemiz uygun olacaktır.
Deliler, her birine bayrak denilen elli altmış kişilik ocaklara ayrılırlardı. Birkaç bayrak birleştirilerek bir delibaşının emrine verilirdi. Delibaşıların emrinde gönüllü ağası, bölük ağası unvanlarını taşıyan daha küçük rütbeli deli zâbitleri vardı. Deli askeri olmak isteyen bir genç önce zobu adıyla ocak ağalarının birinin yanına verilip yetiştirilir, burada ocağın usul ve kaidelerini öğrenirdi. Kendini ispatladıktan sonra din ve devlete hizmet edeceğine, hiçbir kavgadan geri dönmeyeceğine dair söz verirdi. Daha sonra törenle başına deli kalpağı giydirilir ve ağa çırağı olarak deftere kaydedilirdi. Sırası gelen genç ağalığa geçer, hatta delibaşlılığa bile yükselirdi. Verdiği sözü tutmayan, ocak kurallarına uygun hareket etmeyen deli, başından kalpağı alınıp keçe külâh giydirilerek teşhir edildikten sonra ocaktan kovulurdu. Esas itibarıyla Delilerin gelenek, cesaret, kuruluş, eğitim ve savaş tekniklerini günümüzün Özel Kuvvetlerine benzetebiliriz. Burada 639 yılında Çin hâkimiyetinde yaşayan Göktürkleri kurtarmak gayesiyle ve imparatoru kaçırmak üzere 40 yiğidiyle Çin sarayını basan Kür Şad’ı da anmadan geçmemiz gerekir. Zira Kür-Şad ve 40 yiğidin cesaret ve kahramanlığı tarihin en şaşırtıcı hâdiselerinden biri olarak Özel Kuvvetler tarihinin en seçkin örneklerinden biri olarak karşımızda durmaktadır.
Nedir bu Özel Kuvvetler? Bir Özel Kuvvet Timi kaç kişiden oluşur ve görevleri nelerdir?
Tarih boyunca değişik isim ve şekillerde kendisinden söz ettiren Özel kuvvetler, 20. yüzyılın başlarında yeniden şekillenmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşta yer alan her büyük ordunun düşman hatlarının derin gerisinde özel operasyonlara ayrılmış oluşumlar oluşturduğu sahada önemli bir büyüme ile ortaya çıkmıştır.
Özel kuvvetler, savaş tarihi boyunca, amacın daha geleneksel konvansiyonel muharebe yerine zor şartlarda görev yapmak için eğitilmiş, muharebe sahasında gizlenme becerisi yüksek daha küçük hareketli birlikler tarafından vur kaç ve sabotaj yoluyla düşmanın büyük birliklerinin bozulmasını sağlamak için efektif görev yaparlar. Diğer önemli rolleri ise düşmanın yakınından veya içinden temel istihbarat sağlama ve düzensiz kuvvetlerle, altyapılarıyla ve faaliyetleriyle giderek artan bir şekilde mücadele etmektir.
Özel kuvvetler ayrıca hava operasyonları, sınır ötesi gizli operasyonlar, dışta ve içte savunma, terörle mücadele, isyanla mücadele, rehine kurtarma, insan avı, istihbarat operasyonları gibi yüksek değerli hedefler vb. gibi konvansiyonel ve nizami olmayan her türlü savaşta görev yapabilirler.
3 bin yıl önce Zhou Beyliği başkomutanı olan Çinli Stratejist Jiang Ziya Taigong, Altı Gizli Öğreti adlı kitabında Leopar Stratejisi adını taşıyan Beşinci öğreti’sini Özel Kuvvet savaş teknik ve taktiklerine ayırmıştır. Leopar Stratejisi’nde zorlu arazi ve iklim koşullarında savaş ve orantısız olarak küçük bir güçle direnme gibi konuları ele almaktadır.
(MÖ 270 – MÖ 229) yılları arasında yaşamış Barca ailesinin başı, Kartacalı komutan ve devlet adamı, Hamilcar Barca aynı günde birkaç farklı noktada saldırı başlatmak için eğitilmiş özel birliklere sahipti. Geç Roma veya erken Bizans döneminde, Roma filoları, keşif ve komando misyonları için seçilmiş adamlardan oluşan küçük, hızlı, kamufle edilmiş gemiler kullanmıştır. Orta Çağ’da özel operasyonlar yürütmek üzere eğitilmiş özel kuvvetler çeşitli durumlarda istihdam edilmiştir. Bunun bir örneği, Portekizli bir savaşçı ve Reconquista’nın halk kahramanı olan Korkusuz Gerald’ın özel kuvvetleridir. Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde istihbarat toplamak, düşmana baskınlar düzenlemek, düşman birliklerinin arasına sızmak ve düşman gerisinde sabotaj ve baskın yapmak için yetiştirilmiş özel harekât birimleri vardı. Buraya İttihat ve Terakkî Cemiyeti bünyesinde Enver Paşa’ya bağlı olarak kurulan ve operasyon yapma yeteneği bulunan gizli bir teşkilat olan Teşkilat-ı Mahsusa’yı da dâhil edebiliriz. Japonya’da Ninjalar keşif, casusluk ve suikastçı olarak kullanılmıştır. Napolyon savaşları sırasında, keşif ve çatışmada özel roller üstlenen ve resmi savaş hatlarına bağlı olmayan tüfek ve istihkâm birlikleri kurulmuştur. Görüldüğü üzere geleneksel askerlerin yanında geleneksel olmayan yöntemlerle savaşan, büyük birliklerin stratejik hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırmak maksadıyla görev yapan Özel Kuvvet birimleri tarihin her döneminde var olmuştur.
***
Türk Özel Kuvvetleri, ilk olarak 27 Eylül 1952 yılında Hususi ve Yardımcı Muharip Birlikler adıyla kurulmuştur. 7 Kasım 1953 tarihinde Seferberlik Tetkik Kurulu adını almıştır. 14 Aralık 1970 yılında ise Özel Harp Dairesi adını almıştır. 14 Nisan 1992 yılında Körfez Savaşı’ndan sonra dış tehlikelerin belirmesi ve Irak’ın kuzeyinden yeni tehditler oluşması nedeniyle 1992 yılında yerleşkesi ve yapısı değiştirilerek Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almıştır.
Özel Kuvvetler veya Özel Harekât Kuvvetleri, özel harekât yürütmek üzere seçilmiş ve eğitilmiş askeri birliklerdir. Hemen hemen her ülkenin bir Özel Kuvvetler birliği bulunmaktadır. Peki, bu Özel Kuvvetlerin personel seçiminde nelere dikkat edilir. Öncelikle personel seçiminde gönüllülük esası aranır. Bu elit birliğe katılmak isteyen TSK personeli, alım tebligatının yapılmasını müteakip; Genelkurmay Başkanlığına bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı A/B Timlerinde gönüllü olarak katılmak istiyorum ifadesiyle dilekçeyle başvuruda bulunur. Gönüllüler arasında yapılan titiz seçim sırasında fiziksel ve ruhsal olarak yeterli seviyede olan adaylar tercih edilir. Tabi ki bu seçim öncesinde adaylar tam teşekküllü bir askeri hastaneden Komando Olur, Paraşütle Atlar raporunu almaları gerekir. Türk Özel Kuvvetlerine seçilecek olan subay, astsubay ve uzman çavuşlar için askeri personel olmalarına rağmen ayrıca özel bir güvenlik tahkikatı ve ön araştırma yapılır. Gönüllü olan ve başvuru şartlarına haiz olan adaylar tahkikatı ve sağlık raporu almalarını müteakip özel bir mülakata tabi tutulurlar. Mülakat, tecrübeli ve kendini ispat etmiş kıdemli Özel Kuvvetler mensuplarınca yapılır. Adayların bunu da geçmesini müteakip oldukça zorlu ve özellikle adayların fiziksel ve ruhsal dirençlerini test eden ağır kondisyon, sürat, çeviklik ve atış testleri yapılır. Tüm bu aşamaları başarıyla geçen adaylar için bu sefer Özel Kuvvetler Kursu adı altında olmak üzere yaklaşık 6 ay sürecek olan ağır mukavemet gerektiren bir kurs dönemi başlar. Bu kurs boyunca adaylar hem fiziksel hem de psikolojik olarak zorlanarak Özel Harekâtın temel ilke ve prensiplerini öğrenirler. En küçük bir disiplinsizlik, tahammülsüzlük, dayanıksızlık ve pes etme durumunda kursiyer refüze edilerek kurstan atılır ve eski birliğine iade edilir. Kursiyerlere yoğun kurs programı içinde en küçük bir tolerans veya ayrıcalık gösterilmez. Bu kursu tamamlayabilme başarı oranı yaklaşık olarak % 40 seviyesindedir. Bu kursu başarıyla tamamlayan adayın tayin döneminde Özel Kuvvetler Komutanlığı’na kapalı zarfla bilgilendirilmek suretiyle tayini çıkar.
Tayini çıkan personel yetenek ve beceri durumuna göre her hangi bir Özel Kuvvetler birliğinin içinde bulunan A veya B Timine atanır. Burada istihbarat tedbirleri kapsamında olduğu için Türk Özel Kuvvetlerinin kuruluş ve birlik şemasından bahsetmeyeceğiz. Ama tüm dünyada yaygın olarak kullanıldığı ve açık kaynaklarda bilindiği şekliyle bir Özel Kuvvetler Timinin kaç kişiden oluştuğu ve görevlerinden bahsedebiliriz. Bir Özel Kuvvet A Timi, 2 Subay ve 10 Astsubay olmak üzere 12 kişiden oluşur. Subaylar Tim K.ı ve Tim K. Yrdc.dır. Astsubaylar ise uzmanlık alanlarına göre; İstihbarat Uzmanı, Tahrip Uzmanı, Silah Uzmanı, Muhabere Uzmanı ve Sağlık Uzmanı olarak ayrılırlar. Her bir tim gerektiğinde 6 kişiden oluşan 2 yarım tim olarak ayrılacak şekilde ayarlanmıştır. Yani her yarım timde; 1 Komutan, 1 İstihbarat Uzmanı, 1 Tahrip Uzmanı, 1 Silah Uzmanı, 1 Muhabere Uzmanı ve 1 Sağlık Uzmanı bulunur. Dolayısıyla tim gerektiğinde görevin önem, gizlilik ve muhtevasına göre müstakil olarak tek başına veya 2 yarım tim olarak kullanılabilir.
Buraya kadar bir Özel Kuvvet personelinin nasıl seçildiği ve atamasının nasıl yapıldığından kısaca bahsettik. Kimlerin aday olabileceği konusundaki detaylarda açık kaynaklarda yer almaktadır. Seçilen ve atanan personelin kendisini tam anlamıyla bir Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli hissedebilmesi için en az 10 sene bu birlikte görev yapması gerekmektedir. Görev tecrübesi, çatışma tecrübesi, tim personelinin birbirine alışması, uyumu ve 20’nin üzerinde Özel Kuvvetler personelinin tamamlaması gereken yurt içi ve yurt dışı ihtisas kursları bulunmaktadır. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli olabilmek fedakârlığı, yurt ve vatan sevgisini, bayrak sevgisini, millet sevgisini, tam bir adanmışlığı gerektirir. Kendi menfaatlerini ön planda tutmaya çalışan birisi burada görev yapamaz. Burada öne çıkan tek bir sevgi vardır o da Vatan Sevgisidir. Tüm bu eğitimleri alan ve en az 10 yıl bu birlikte başarılı görev yapabilen her bir personel ise bu millet için bir Milli Servettir.
Özet olarak Özel Kuvvet Timi iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında tereddütsüz görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş seçkin askerlerden oluşan birliktir. Mottosu Zoru başarırız imkânsız zaman alır şeklindedir. Bunun anlamı her türlü güçlüğün engel tanımadan aşılmasıdır. Bir Özel Kuvvetler personeli için önemli olan 3 husus vardır. Bunlar Ülkem, bayrağım ve onurumdur.
Her bir Bordo Bereli tereddütsüz olarak bu 3 temel ilke için canını düşünmeden feda etmekten imtina etmez.
Türk Özel Kuvvetlerinin Yaptıkları Başlıca Görevler
Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde Özel Kuvvet birlikleri istihdam edilmiştir. Dünya Özel Kuvvetleri içinde Türk Özel Kuvvetleri ayrı bir yere sahiptir. Bölgesel uzmanlık ve tecrübe gerektiren, yüksek derecede risk unsuru içeren birçok sayısız görevde, politik olarak hassas coğrafyalarda özel ve benzersiz operasyonel metodolojiler kullanarak askeri, siyasi, ekonomik veya ulusal hedeflere ulaşmak için yüksek riskli, yüksek değerli, özel operasyonlar yürütmek üzere organize edilmiş, donatılmış ve eğitilmiş özel eğitimli Türk Özel Kuvvet birlikleri barış, çatışma veya savaş zamanlarında istenen taktik operasyonel ve/veya stratejik etkileri elde etmek için kendisini defalarca ispat etmiştir.
Güney Almanya’da bulunan Pfullendorf adlı yerleşim yerinde konuşlu NATO Uzak Mesafeli Keşif ve Devriye Okulu’nda (International Long-Range Reconnaissance Patrol School (LRRP)Training Center) düzenlenen Uzak Mesafeli Keşif yarışmasında Türk Özel Kuvvetleri takımı 5 yıl üst üste birinci olmuştur. Yarışmada; özel harekât tekniklerinden olan paraşütle atlama, teçhizatlı koşu, tehlikeli göl geçişi, su altı dalışı, keskin nişancılık, en zor koşullarda dayanıklılık ve bu koşullar altında düşman güçlerini bertaraf etme, düşman hedeflerini yarma ve içeriye sızma gibi birçok kategoride olmak üzere yarışılmıştır.
Dünya Özel Kuvvetler yarışmasında Türkiye’yi temsilen Bordo Berelilerin dünyanın filmlerde sık sık gördüğümüz ünlü ABD Özel Kuvvet Timlerini, İngiliz SAS (Special Air Service) ve İngiliz SBS (Special Boat Service) timlerini geride bırakarak üst üste şampiyon olması üzerine yarışma programı iptal edilmiştir.
Dünya Özel Kuvvetleri içinde hedefte Tim arkadaşının bulunduğu ve hedefi eliyle tutan gerçek mermiyle Güven Atışı eğitimi yapan tek Özel Kuvvetler, Türk Özel Kuvvetleridir.
Aşağıdaki bölümde gayri nizami savaşın isimsiz kahramanları olan, kendi destanlarını sessizce ve destansı bir özveriyle yazan Özel Kuvvet askerlerinin başarıyla gerçekleştirmiş oldukları sayısız görevlerden bazılarına yer vereceğiz.
- Kıbrıslı Rumların adadaki Türkleri yok etmeleri ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için kurulan Ethniki Organosis Kiprion Agoniston / Kıbrıslı Savaşçıların Millî Örgütü (EOKA) örgütüne karşı Kıbrıs Türkünü savunmak üzere 1957’de Özel Kuvvetlerin kontrol ve himayesinde Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kurulmuş ve 1958’de fiilî olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Özellikle 20 Aralık 1963’ü 21 Aralık’a bağlayan EOKA’nın başlattığı Kanlı Noel olarak tarihe geçen ve 364 Kıbrıs Türkünün katledildiği korkunç olayda TMT, ilk sınavını vermiş EOKA’nın azgın saldırılarını durdurmuştur.
- 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında kıyı başı tutma ve adaya havadan indirme yapan Türk Birliklerine kılavuzluk yapma görevi.
- 13 Ekim 1980 tarihinde Münih-İstanbul-Ankara seferini yapan Ankara’ya inmek üzere iken kaçırılan Diyarbakır uçağına yapılan kurtarma operasyonu. 14 Ekim günü Korkut Eken’in (E. Yarbay) liderliğinde uçağa düzenlenen operasyonla korsanlardan 1’i ölü, 3’ü yaralı olarak ele geçirilmiştir.
- 1988-1994 yılları arasında cereyan eden Birinci Dağlık Karabağ Savaşı esnasında Azerbaycan ordusunun eğitilmesi, Azerbaycan Özel Kuvvetlerinin kurulmasına katkı ve destek sağlanması.
- 1993-1996 yılları arası Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde teşkil edilen Polis Özel Harekât Timlerinin donatım ve eğitimleri.
- 1998 yılında Türkiye, Kürdistan Demokratik Partisi (KDP)’ye Şemdin Sakık’ın teslim edilmesi için talepte bulunmuş olumsuz yanıt alınması üzerine Özel Kuvvet timi Irak’a sızarak Şemdin Sakık’ı Yarasa adı verilen operasyonla ele geçirmesi ve ülkeye getirilmesi,
- 1999 yılında Kenya Yunanistan Büyükelçiliği’nde bulunan Abdullah Öcalan’ın uçakla Hollanda’ya kaçacağının istihbaratının alınmasının ardından kiralanan uçağa benzer bir uçak kullanılarak Nairobi Havalimanı’na iniş yapılmış ve Türk Özel Kuvvet timi tarafından yakalanarak Türkiye’ye getirilmesi,
- 7 Ekim 2001 tarihinde başlayan Afganistan Sonsuz Özgürlük Harekâtına tek kişilik bir Özel Kuvvetler Komutanlığı personeliyle katılım sağlanması. Bu personel Kandahar’da konuşlu Task Force Knife-Bar (TF K-BAR) Güney Görev Kuvveti’nde görev yapmıştır. Bu görev, esasında Kore Harbi’nden sonra iştirak etmiş olduğumuz çok uluslu koalisyon gücü kapsamında ilk muharebe görevi olma özelliğini taşımaktadır.
- Koalisyon güçlerine ait benzeri birçok operasyon ve savaşta Türk Özel Kuvvetlerinin irtibat, uzmanlık ve danışmanlık yapması ve bu görevlerde yer alan personele yabancı ordu komutanlıklarınca, Atatürk’ün Bir Türk dünyaya bedeldir sözünü haklı çıkartacak şekilde Tek Kişilik Ordu denmesi.
- 2014 yılında 49 konsolosluk çalışanının IŞID tarafından Musul’da rehin alınmasının ardından MİT ile ortak operasyon yürüterek rehinelerin kurtarılması görevi,
- 2017 yılında Suriye’ye yönelik harekâtın başlamasıyla bölgeye sızarak keşif faaliyetlerinde bulunulması ve Özgür Suriye Ordusu ile birlikte operasyonlara katılarak operasyona majör destek verilmesi,
- 10-14 Şubat 2021 tarihinde Irak’ın kuzeyi Gara’ya düzenlenen Pençe Kartal 2 operasyonunda hava harekâtı sonrası helikopterle bölgeye indirilerek burada konuşlu bulunan teröristlerin etkisiz hale getirilmesi.
Bu ve benzeri birçok operasyonel görevde Türk Özel Kuvvetleri kendisini defalarca ispat etmiş ve dünyanın en itibarlı Özel Birlikleri arasında yerini almıştır. Burada yazmış olduklarımız sadece yazabilmiş olduklarımızdır. Doğası itibarıyla yazamamış olduğumuz sayısız, isimsiz Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı mensubu ve bu mensupların büyük bir özveriyle gerçekleştirmiş oldukları sayısız destansı faaliyet mevcuttur.
Sonuç
Konvansiyonel savaşların azalmasına rağmen devletlerin hâlâ konvansiyonel ordulara yatırım yapmasının sebeplerinden biri caydırıcılıktır. Devletler böylelikle olası risk ve tehditlere karşı tedbir alabilmektedir. Devletlerarası ikili ilişkilerde her iki taraf da birbirlerinin askerî durumunu bilerek masaya oturmaktadır. Caydırıcılık konusu, sorunların çözümünde ve devletlerin iradeli duruş belirlemesinde etkili olmaktadır.
Günümüzde her devlet teknoloji ağırlıklı ve dinamik bir yapı temelinde ordularını dönüştürmeye başlamıştır. Soğuk Savaş dönemindeki düşman işgali endişesinin yok olması, kalabalık ve hantal orduların yükünü ve maliyetini artık karşılanamaz hâle getirmiştir. Soğuk Savaş döneminden galip çıkan serbest pazar ekonomisi etkisini askerî alanda da göstermiştir. Ordunun ihtiyacı olan yan sektörlerin yanı sıra, artık kendileri için savaşacak askerlerin dahi özel sektörden alındığı görülebilmektedir. Savaşlarda insan kaybı azalmasına rağmen, bu kaybın yarattığı bedel artmıştır. Çünkü halk artık eskisine nazaran daha fazla sorgulayıcıdır ve yürüttüğü medya çalışmalarıyla müdahaleci olabilmektedir. Devletler bu yüzden askerî müdahalelerde insan kaybını en aza indirmeye ve insansız sistemlerin sayısını artırmaya çalışmaktadır.
İşte bu geçiş dönemi Özel Kuvvetlerin önem ve değerini daha da artırmaktadır. Özel Kuvvetler personeli değerli personeldir. Bir savaş pilotunun maliyeti kadar maliyeti olmayabilir ama almış olduğu eğitim süresi, gönüllüğü ve adanmışlığı tüm bunlara eklenecek olursa Özel Kuvvetler personelinin bir ülkenin bekası için ne kadar değerli olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Özel Kuvvetler Komutanlığı eğitim süresi yaklaşık 3,5 yıl sürer ve şunları kapsar.
Konvansiyonel olmayan harp ve çeşitli özel harp türleri, özel harekât, özel keşif ve sızma, gizli harekât, psikolojik harp, sualtı harekâtı, statik paraşüt ve serbest paraşüt, yerleşim alanlarında terörizmle mücadele, yakın muharebe, pusu, baskın, sabotaj, uzak mesafeli keşif, işkence ve sorgulama tekniklerine direnme, arama-kurtarma, kurtarma-kaçırma, VIP koruma ve güvenlik, keskin nişancılık, istihbarat, hayatta kalma, derin karda operasyon, aşırı hava ve zorlu arazi koşullarında görev yapma, tahrip, bomba imha, yıkım, yangın düzenleme, hasar tespiti vb. gibi.
Saymış olduğumuz sayısız konularda ihtisas sahibi olmak için yurtiçinde ve yurt dışında 20’nin üzerinde kurs, görev, zorluk ve çatışmalarla pişen bir Özel Kuvvetler personelinin oldum diyebilmesi için en az 12 yıl hizmet etmiş olması gerekir.
Süleyman Özmen
Ekim 2022