İLYAZ KUKA CAMİİ
Aynı adı taşıyan mahallede, üç sokağın birleştiği ve üçgen oluşturan doğu güney köşede kurulmuştur. Caminin avlu kapısı üç sokağın kesiştiği noktadadır. Söveleri kesme taştan olan kemerli kapı boşluğu iki tarafa açılan ahşap kapılarla kapanır. Üstü dört akıntılı sundurma/verandadır. Cami içine götüren kapı üzerinde çirkin ta’lik ile yazılı iki sıralı 70 x 47 sm. ölçüsünde Hicri 1317 Miladi 1897/98 yılında mütevellisi Ahmet Bey tarafından yaptırılan tamire ait olan bir mermer kitabe bulunur. Kitabede caminin kurucusu Vanlı (Anadolu) olan Kukli Mehmet Bey, dedesi İlyaz Kuka adına yaptırdığı ve tamire muhtaç olduğu belirtilmiştir. Kukli Mehmet Bey, Fatih Sultan Mehmed komutasındaki Osmanlı ordusunun 1455 yılında Prizren’i ikinci kez kesin olarak fetih ettiği savaşa katılan ve 1538/39 yılında onaylanan vakıfnamesinde de belirtildiği gibi birçok vakfı olan akıncıdır.[12] 1513 yılında onaylanan Prirzenli Suzi vakıfnamesinde de İlyas Kuka mahallesinden ve mescidinden söz edilir. Buna göre İlyaz Kuka mescidi 1513 yılından önce vardı ve hizmet etmekteydi. Mescit Kukli
Mehmed Bey’in torunu Mehmed Bey tarafından camiye dönüştürülmüş. Üçgen şeklinde olan arazide kurulan cami binasının taş ve tuğla ile örülmüş duvarları 80 sm kalınlığındadır.
Caminin son cemaat yerindeki kitabe ve minarenin tamirine ait kitabe Dört bile tarafa akıntısı olan kiremit örtülü çatı altı kubbelidir.
Caminin iç kapı boşluğunun söveleri kesme taştır ve üstü kemerlidir. Bu boşluk ağaç oyma olan iki kapaklı ahşap kapıyla kapanır. Mihrap duvar oyuğudur. Üstünde bitki çizilmiş süslemeler vardır. Bunun üst kısmında öküzgözü pencere bulunur. Tamirler sırasında tamamen korunmayan ve bugüne kadar gelebilen süslemelerden caminin tüm duvarları, özellikle pencerelerin üst kısımları ve köşe yanları 15 sm. genişliğinde bitki resimleriyle süslüdür. Bu süslemeler Prizren’in diğer camilerindeki süslemelerden farklıdır. Süsleme sırasında çoğunlukla yeşil ve sarı renk kullanılmıştır. Dallar ve yapraklar yeşil, çiçekler ise sarı renkle işlenmiştir. Mihrabın üstünde dört minareli bir caminin tasviri bulunur. Mihrabın sağ tarafında ahşap yapılı minber vardır. Minber ve mihrap arasında duvara dayanmış ayaklı büyük boy saat bulunur.
Kare şeklinde olan cami 8 x 8 m. boyutundadır. Alt sırada her duvarda ikişer olmak üzere sekiz pencere, yukarı bölümde ise daha küçük ölçüde altı pencere bulunur.
Giriş kapının üzerinde 4 ahşap sütun üzerinde tam ortasında müezzin mahfili bulunduğu çardak vardır. Çardağın altında kuzeybatı tarafında 1989 yılında yapılmış abtes çeşmeleri bulunur.
Mihrap üstündeki öküzgöz çevresi ve onun üzerindeki cami tasviri korunamadı
8 x 5 m. ölçüsünde olan son cemaat yerinin geçlerde duvar ile sarıldığı, duvar içinde kalan ahşap sütunlardan ve çatı ağacının altında bulunan kemerlerden bellidir. Güneybatı tarafında son cemaat yerinin önceleri beş ahşap sütun üzerinde durduğu, sütunlar arasında hafif yaylı kemerlerin bulunduğu izler bellidir. Kemerlerin tümsek üzerinde dört yuvarlak pencere ve içbükeylerde üstü kemerli üç büyük pencere ve kapı üstünde bir yuvarlak pencere bulunur. Ortanca içbükeyde ise son cemaat yerine götüren kapı vardır. Yan duvarlarda alt ve üst sırada ikişer, cami binasını son cemaat yerinden bölen duvarda ise iki pencere bulunur. Son cemaat yerinde 1992 yılında ahşap direkler üzerinde merdivenlerle çıkan katlı namaz yeri yaptırılmıştır. Bu, camide ibadet etmek için gelen kalabalık cemaate yer sağlamak amacıyla yapılmıştır. Caminin sağ tarafında bulunan minareye son cemaat yerinden çıkılır. Minare kesme yaştan örülmüş ve dış taraftan sıvalıdır.
Mahfil
Cami avlusu kabristandır. Altı mezar bulunur. Dört mezarın baş taşları kitabelidir. Caminin sokak kapsından cami binasına götüren yolun sol tarafında ilk kabir H. 1291 Miladi 1874 yılında vefat etmiş İsmail’in oğlu merhum Hacı Recep’e aittir. İkinci mezar H. 1293 Miladi 1876 yılında vefat etmiş merhum Hacı Recep’in ailesi Ümigül hanıma aittir. Saü taraftaki silindir şeklinde mezarın mermerden olan baş taşında H.1321 Miladi 1903 yılında vefat etmiş Hacı Murat’ın oğlu Ömer Ağa’ya aittir. Cami binasının sol tarafındaki mezar H. 1309 Miladi 1891 yılında vefat etmiş Hacı Recep’e aittir.[13]
Cami avlusu iki bile sokak tarafından demir parmaklıklı on pencere boşluğu bulunan 3,50 metre yüksekliğindeki duvarla sarılıdır. İki kanatlı ahşap kapı ile kapanan kapı boşluğunun üstü dört tarafa akıntısı olan kiremit örtülü ahşaptan yapılmış tandırdır, iç tarafı ise verandadır.
Caminin sokak kapsı Caminin giriş kapsı
MÜDERRİS ALİ EFENDİ CAMİİ
İliyaz Kuka Camii’nden Papaz Çarşısına çıkaran sokağın 50 metre ilerisindeki dört yolun köşe başında bahçe içinde kuruluşmuş bina Müderris Ali Efendi Camii’dir. Binası, dört yana akıntılı olan kiremit örtülü çatı altında duvarları moloz taştır. Halkın “Ali Hoca Camisi” olarak da adlandırdığı caminin kurucusu Müderris Ali Efendi olduğunu Prizrenli Mehmed Tahir Efendi bir menkıbesinde yazmaktadır ve türbesinin cami haziresinde bulunduğunu bildirmektedir. Bundan sonraki kaynaklardan Prizren’de Rus konsolosu olan İvan Yastrebov mektep olarak kullanılan binanın H.989 Miladi 1581 yılında camiye dönüştürüldüğünü, Prizrenli Hacı Ömer Lütfi’nin “Tevharisinde”ki bir mersiyede Müderris Ali Efendi’nin H.1031 Miladi 1621 yılında öldüğünü yazmaktadır. Oysa henüz kimliğini tespit edemediğimiz şair İmam-zade Kemal’in elimize geçen Müderris Ali Efendinin ölümüne sunulmuş bir mersiyede cami binasının bu tarihten çok önce kurulduğunu öğreniyoruz. Şair İmam-zade Kemal mersiyesinde Müderris Ali Efendinin H.931 Miladi 1524 yılında öldüğünü bildirmektedir. Bu tarih gerçeğe en yakındır, çünkü diğer yazılı kaynaklar binanın ilkin mescit olduğunu, hatta bile mektep olarak kullanıldığını, 1581 yılında camiye çevrildiğini bildirmektedirler. Bu yazılı belgelere göre mescit binasının 1524 yılından önce yapıldığı kesinlik kazanmaktadır. Cami binasının yapılışında kullanılan harç, malzeme ve geçlere kadar ayrı bir bina olarak duran Müderris Ali Efendi türbesi, caminin onun tarafından yaptırıldığını da kanıtlamaktadır.
Ali Efendi’nin müderris olarak bilinmesi bir rastlantı değil, onun gerçekten medresede müderris olduğundan dolayı böyle anılmaktadır. Mehmed Tahir Efendi, Müderris Ali Efendi’nin Baydavi’nin Kur’an tefsirinin yorumunu yaptığını yazmaktadır. Buna göre Ali Efendi’nin medresede öğretim üyesi olmasından başka bilim çalışmaları da yaptığını göstermektedir. Bilgin olmasından dolayı “Mevlana” olarak da anılmaktadır. Çevre “Mevlana Ali Efendi”yi evliyalardan saymaktadır. Keramet sahibi olduğu mersiyenin şu dizelerinden görülüyor:
“Zatı kerametiyle meşhur idi cihanda
Olmuş zamir pak imiyle dünne mahzen”.
Müderris Ali Efendi Camii
Bu yüzden de belki Müderris Ali Efendinin kabrinin bulunduğu yere türbe yapılmış ve türbe ziyaret edilen bir kutsal yer halini almıştır. Batıl inançların etkisinde kalanlar çeşitli derde ve sıkıntıya derman olacağına inananlar türbeyi ziyaret bu amaçla da ziyaret etmekteler ve adak bırakmaktadırlar. Cami binası Kızıl Haç Örgütü’nun deposu olarak kullanılırken 1975 yılında çıkan yangında yanıp kül olurken cami binasına bitişik olan Ali Efendi türbesinin yangından hasar görmemesi onun ruhunun kötülükten korumakta güçlü olduğuna inananlara yeni bir kanıt oluşturmuştur. Yanan cami binası 1988 yılında esnafın ve İslam Birliğinin katkılarıyla tamir edilirken türbe binası tamir edilmemiş ve bakımsız kalan türbe yıkılmaya terkedilmiştir. Ali Efendi kabrinin üzerinde bina yıkıldıktan sonra kabir onarılıp adının yazılı bulunduğu baş taşı dikilmiştir.
Tüm ahşap ve kiriş bölümleri yanan cami binası eski şekline göre tamir edilmiştir. Tamir diyoruz, oysa bu eski temeller üzerinde kurulmuş yeni bir cami oldu. Üstü çatılı olmasına rağmen iç tarafından sekiz köşeli kubbe mevcuttur. İçten geçmeli tahta ile kaplı olan kubbe Selçuklu dönemi cami mimarisini andırmaktadır. Caminin içinin aydınlık-bol ışıklı olması için yarayan pencereler kıble duvarında alt sırada iki büyük ve üst sırada iki küçük dikdörtgen şeklindedir. Duvar oyuğu olan mihrabın üstünde öküzgözü vardır. Kuzey duvarında alt sırada dikdörtgen şeklinde iki büyük pencere ve üst sırada dikdörtgen şeklinde üç pencere bulunur. Güney duvarına bitişik ahşap yapılı minber ve alt sırada duvarın öbür tarafında bulunan odaya bakan büyük bir pencere bulunur. Aynı duvarda yandaki odaya götüren bir kapı ve minareye çıkaran bir kapıcık bulunmaktadır. Batı duvarında ise son cemaat yerinin kuzey tarafında namaz odasına dönüştürülen boşluğa bakmaktadır. Son cemaat yerinin güney tarafı da namaz odası olmuştur. Yanlardaki bu iki oda arasında kalan gezinti caminin iç kapsına götürmektedir. Caminin iç kapsının söveleri kesme taşlıdır ve kapı açığının üst kısmı kemerlidir. Caminin sokak kapsı da aynı şekilde yapılıdır.
Cami binasının duvarları 85 sm. kalınlığındadır ve içteki boşluk 7,50 x 7,0 metredir. Camiye bitişik olan güney taraftaki odanın iç ölçüleri 7,50 ve 3 metredir. Bu oda camiye ait olan mektep odasıdır.
Sokaklarla sınırlı olan üçgen şeklindeki cami arazisi yol tabanından iki metre yüksek olan moloz taşlarla örülmüş duvarlarla sarılıdır.
[12] Daha geniş bilgi için Kukli Beg Camiine bkz.
[13] Daha geniş bilgi için Mr. Hamit Altıparmak : Kosova-Prizren Osmanlı Eserleri , Bay yayınları , 2001 Prizren kitabına bakınız.