TERZİ MEMİŞ CAMİİ
Terzi Mahalle’de dört sokağın kesiştiği kavşağın güneydoğu köşesinde kurulmuş, halk arasında “Terzi Mahalle Camisi” olarak bilinen Terzi Memiş camii Prizren’de 2006 yılına kadar özgünlüğünü koruyan kubbeli Türk devri yedi camiden biridir. 2006 yılında yapılan tadilat sonucu iç süslemeleri sökülüp duvarlar ve iç kubbe sıvalanmıştır. Prizren’de Terzi Memi Camii süslemeleri korunmuş beş camiden biriydi. Cami içinde müezzin mahfilinin sağ tarafında duvar üzerinde işlenmiş büyük bir çember içine alınmış “Hasan tarihi bina 1132 “ süsleme yazısı caminin Hicri 1132 Miladi 1721 yılında kurulduğunu göstermektedir. Mehmet Tahir Efendi Terzi Memiş menkıbesinde Memiş’in terzi olduğunu bildirmektedir. Memiş Prizren ağzında Mehmet isminin söyleyiş şekillerinden biridir. Cami binasının birkaç tamir gördüğü, zamanla cami binasına kimi ek bölümlerin eklendiği sezilmektedir. Bu tamir ve ek binaların ne zaman ve kimler tarafından yapıldığını bugüne yazılı belgelerden iki kitabe bulunmaktadır. 1226/1811 yılında yazıldığı belirtilmiş olan kitabe o yıl süresince hayırsever Osman Ağa ‘nın gayretleriyle camide bir tamirin yapıldığını ve Hacı Ömer Lütfi’nin “Tevari”sinde bulunan 1927 yılı tarihli şiirinden öğreniyoruz. Hacı Ömer Lürfi’nin yazdığı bu şiir hayırsever Musa Efendi’nin gayretleriyle caminin yapılan tamirine ait düşürdüğü tarihtir. Tamir sırasında caminin son cemaat yerine barok üslubunda iki katlı bir ek bina ve cami içinde aynı üslüpte süsleme işleri yapılmıştır. 1995 yılında ise cami binasının batı duvarına bitişik namaz odası yapılırken cami minaresi bu odanın içine alınmıştır.
Cami binası kare şeklindedir. Sekizköşeli kasnak üzerinde tek kubbeli kagir minaresi sekiz tarafa akıntısı olan el kiremidi ile örtülüdür. Duvarları bir metre kalın olan caminin iç ölçüleri 7,25 x 7,30 m’dir. Son tadilattan önce gök mavisi ile badanalı olan kubbe göbeğinde zemini koyu mavi olan bir dairenin içi beyaz renkle işlenmiş ve kırmızı renkte püskürtmeler bulunuyordu. Mavi boyanmış çemberin etrafında bitki motifleri vardı. Özdeş motifler kubbenin kasnağında da vardı. Ama koyu mavi renkle işlenen bitki motiflerinin çiçekleri sarı renkle işlenmişti. Kasnak bölümünde, mihrabın üstündeki pencere üzerinde beş kubbeli ve her birinin üçer şerefesi olan dört minareli camiyi meydana getiren “La ilahe illallah” güzel yazı bulunmaktaydı.
Kubbenin oturduğu duvarların üst kısmı köşeden köşeye işlenmiş yaylı çelenktir. Yay dışında kalan bölümler bitki motifleriyle işlenmiştir. Bitki dalları mavidir, köşelerdeki muska şeklini alan bölümlerin ortasında çember içindeki çok uçlu güneş sarıdır, güllerin goncaları ve çiçekleri ise kırmızıdır. Dört bile duvarın üst kısmında üstleri kemerli birer pencere bulunur. Ancak kuzey-batı duvarındaki pencere boşluğu müezzin mahfiline çıkaran kapı olarak kullanılmaktadır. Bu pencerelerin iki bile yanında Allah’ın, Peygamberimiz Hz. Muhammed a.s.’ın ve dört halifesiin zemini sarı renkli olan büyük cember içinde adları yazılı bulunan güzel yazılar vardı. Müezzin mahfiline çıkaran kapının yanlarında ise (Imam) Hasan ve (İmam) Hüseyin’in adları yazılıydı ki “Hasan”ın yazılı bulunduğu çember içinde caminin kuruluş tarihi de yazılıydı. Kıble duvarında alt sırada iki, sol duvarda iki, sağ duvarda bir dikdörtgen pencere ve gömme dolap bulunur. Kuzey-batı duvarında bir pencere bullunur.
Cami mihrabı duvar oyuğudur. Ahşap olan minber çekilerek kıble duvarına yapışık metal basamaklı alışılagelmemiş tarza bir minber yapılmıştır. Caminin giriş kapısı sağdadır. Sol tarafta son cemaat yeri için bir duvar oyuğu bir dış mihrap bulunur. İki katlı son cemaat yeri 12,40 x 6,40 metredir ve üst katına içerden ve dışardan yapılmış iki ayrı merdivenden çıkılmaktadır.
12 köşeli olan minare kaidesinde yuvarlak olan minare gövdesi oturmaktadır. Basit bir şerefeli olan minare cami kubbesinin yüksekliğinden birbuçuk defa yüksektir. Minare dıştan sıvalıdır ve bu durumda daha önceleri de olduğunu 1972 yılında çekilmiş fotoğraflar da göstermektedir. Camiye son cemaat yerinde bulunan kapıcıktan çıkılmaktadır
Cami avlusu kaya döşelidir. Sokak kapsının girişinin sol tarafında bulunan ıhlamur anıt ağacı kesilerek 1989 yılında Hamit
Çüfte’nin hayratı olarak üstü örtülü şadırvan yapılmıştır. 1682 m 2 bir arazide kurulmuş olan cami binasının güney-doğu tarafındaki arazi muşmula ekilerek meyve bahçesine dönüştürülmüş ve eskiden varolan kabirler yerle bir olup mezarların kitabeli baş taşları yok edilmiştir. Bugün sadece bir mezar kitabeli baş taşı ile korunmaktadır. Oysa Dr. Ekrem Hakkı Ayverdi 1976 yılında camiyi ziyaret ettiği zaman cami haziresinde “saç üstüne yazılmış Sahibü’l-hayrat velhasanat Terzi memi … levahasiyle işaret edilmiş kabirde ilk bani yatar” yazarak caminin kurucusu Terzi Memiş’in kabrinin bulunduğunu bildirmektedir. Bu arazide camiye bitişik 4 katlı kız imam hatip okul binası kurulmuş ve 2008 yılında hizmete açılmıştır.
Terzi Memiş cami binasının doğusunda vakıf binası bulunmaktadır. 1985 yılında eski bianın yerinde yeniden iki katlı bu vakıf binasında dört dükkan ve üst katta bir oda cami mehtebi olarak kullanılmaktadır.
Mahmud Paşa’nın vakıfnamesinde Terzi Mahalle’de Mahmud Paşa’nın adını taşıdığı caminin yanında mektebinin, sekiz odalı yatılı medresesinin, medresenin yanında Mahmud Paşa’nın konağının
(evinin), bir dershanenin bulunduğu belirtilmiştir.
Göbekteki süsleme söküldü
Terzi Memi Camiinde, 2006 yılında sökülen süslemeler sadece fotoğraflarda kaldı
TERCÜMAN İSKEDENER BEY (DRAGOMAN) CAMİİ
Bajdarana’da sokakların kesiştiği meydanda, üç yol kavşağının güneyinde bulunan ve üç taraftan evlerle ve Motra Çiriyazi ilkokulu binasıyla sarılı olan Tercüman İskender Bey camii adından anlaşıldığı gibi Tercüman İskender Bey tarafından bilinmektedir. İtalyanca olan dragoman sözcüğünün Türkçesi tercümandır (çevirmen). Dragoman sözcüğü tüm Avrupa’da olduğu gibi buralarda da tercüman yerine benimsenmiş bir sözcüktür. Türk döneminde dış ülkelerle yapılan diplomasi ve ticari antlaşmalarında tercümanlık yapan kişiye dragoman denirdi. Bu çok değerli bir meslekti. Tercümanlık yapan İskender Bey bu yüzden Dragoman olarak bilinirdi ve camiyi kurduktan sonra halk camii ve caminin bulunduğu mahalleyi Dragoman olarak adlandırdı. Anımsatmak yerinde olur ki Prizren o dönemlerde konsoloslukların bulunduğu çok nüfuslu bir kentti.
Tercüman İskender (Dragoman) Camiinin doğu cephesi .
Tercüman İskender Bey’in Horasan’dan gelen yüksek nüfuslu biri olduğu camii 1795 ıyılından önce kurduğu bilinmektedir. 1795 yılında tasdiklenen Mehmet Tahir Paşa’nın vakıfnamesinde bu camiden söz edilmektedir. Caminin bu tarihten önce kurulduğu tahminini o yıllarda Yemişçi Hasan Paşa’nın Tercüman İskender Mahallesinde yaptırdığı çeşme de güçlendirmektedir.
Cami avlusuna sokaktan kemerli boşluğa yapılmış iki kanatlı ahşap kapıdan girilmektedir. Kapı boşluğunun söveleri ve kemeri dörtköşeli kesme taştır. Üstü kiremit örtülü verandadır. Avlunun solunda çatı altına kalan son cemaat yerine girilmektedir. Güneye doğru cami binasından ve minare gövdesinden dışarı taşan 3,90 sm genişliğindeki son cemaat yerinin üst katına sol taraftaki merdivenlerden çıkılır. Kattaki namaz kılma bölümünden bir kapıcıkla mahfille çıkılır. Mahfilin ortasında müezzin yeri olan bir cumba vardır. Mahfilin alt kısmı cami binası içinde mensuradır. Ahşaptan olan mahfil 8 ahşap direk üzerinde durmaktadır. 8,70 x 8,75 ölçüsünde olan cami duvarları 85 sm kalınlığındadır. Alta dikdörtgen şeklinde altı, üste üstleri kemerli dokuz pencere bulunur. Duvar oyuğu olup kenarları kabartmalı bitki şekilleriyle işlenmiş mihrabın üstünde öküzgözü bulunur. Basit minber ahşaptandır. Minber ve mihrap arasında iki metre boyunda bir ayak saati bulunur.
Tercüman iskender Camii’nin kıble duvarı.
İçten basık kubbeli ve sıvalı olan cami örtüsü, dıştan dört tarafa akıntısı olan kiremit ile kaplı bir çatıdır. 1960 yılında camide çıkan yangın sırasında cami hasara uğramış, yapılan tamirle hizmet etme durumuna getirilmiş. 1997 yılında yapılan tamirle çatısı ve son cemaat yeri tamamen yeni yapılmış, yangından korunabilmiş olan süslemeler de yokolmuştur. Bugün caminin sadece mihrabındaki süslemeler XVI. yüzyıla ait olan sanat işidir.
Cami minaresi dörtköşeli taş kaide üzerinde köşesiz, yuvarlaktır. Şerefe ve üst kısmı yapılan tamirlerle eski görünümünü kaybetmiştir.
Cami avlusunun güney-batı tarafında 1994 yılında yapılmış iki katlı bir bina vardır. Binanın zemin katı gusülhane olarak kullanılmaktadır, üst katında ise iki oda mektep ihtiyaçlarını karşılamaktadır. 1997 /98 öğretim yılında “Alaudin Medresesinde” kız öğrenciler için açılan sınıf bu odalarda çalışıyordu. Binanın kurulduğu yerde bir kabir vardı. 1962 yılında Kâtip Sinan Camii’nin kuzeyinde Altıparmaklar kabilesinin bahçesinde bulunan Karslı Ali Efendi türbesi Ordu Evleri’nin yapılması gerekçesiyle yıktırılıp cemaat tarafından buraya taşınmış. Cami avlusunda bu binanın inşaatına geçilmeden önce 1994 yılında kabir cami mihrabının arkasındaki boşluğa taşınmıştır.
Caminin avlusunda Bekir adında bir müride ait olan bir mezar taşı bulunmaktadır. Hicri 1213 Miladi 1798 senesine ait olan bu mezar taşının cami binasının güneyinde bulunan mezarlıktan korunan biricik eser olduğu söylenmektedir. Bugün bu mezarlığın bir bölümü yol yapılmış, bir bölümü ise önceleri camiye bağlı mektep binası olan ve geçlere dek “Yerel Birliği” dairesi ve toplantı yeri olarak hizmet eden ve üç yıl önce İç İşler Bakanlığında çalışan bir polis tarafından ev olarak kullanan binanın bahçesi olmuştur. Bu bina bir ara İlkokul binası olarak da kullanılmıştır. 2000 yılında bu bina yıkılmış, açılan meydanın ortasına şadırvan yaptırılmış ve çevresi küçük park şeklini almıştır.
ÇUHACI MAHMUT (MARKILIÇ)CAMİİ
Tabahana’dan Yeni Mahalle’ye çıkaran ilk sokağın sol tarafındadır. Dr. Ekrem Hakkı Ayverdi Ev. K.K.15–9 S. daki kayıtlara göre Çuhacı Kurd Camii adı ile takdim ediyor. Caminin giriş kapısı üzerindeki 70×45 boyutunda kitabe Çuhacı Mahmut Ağa tarafından yaptırılan cami harap olunca 1223 / 1808/09 yılında Abdullah Ağa tarafından onarıldığını bildiriyor. Demek caminin Çuhacı Mahmut tarafından yapıldığı kesindir. Minaresi kısa, duvarları 75 sm. Kalınlığında ve iç ölçüleri 6,75×6,60 olan cami ahşap çatılıdır ve üstü el kiremidi ile örtülüdür. Mihrabı duvar oyuğu, minberi ve mahfili ahşaptır. Dr. M. Kemal Özergin, Dr. Hasan Kaleşi ve İsmail Eren tarafından kaydedilmiş ve “Prizren Kitabeleri “ (Vakıflar Dergisi sayı 7, 1968 Ankara) makalesine aktarılan söylentilere göre caminin temelini atan Çuhacı Mahmut sefere gitmeye mecbur kaldığı için inşaat yarıda kalmış. Savaşta şehit düşen Çuhacı Mahmud’un temelini attığı caminin inşaatına cemaat kırk yıl sonra devam ederek camiyi tamamlamış. Birçok defa tamir gören caminin Hicri 1223 Miladi 1808 yılında yapılan tamirine ait olan kitabe şöyledir:
Pür (…?) hayır ile mevsuf-i sahha | Ki çuhacı Mahmud ismi müsemma |
Rızaen lillah içün bir hayr-eser Ol bu mescidi kılmış idi bina Kenz-i hidayetden olmış hissemend Eylemiş bünyad çün ahsen –nüma Dehr-i dünın inkılabından meger | İnhiraf-i tak olmış darü’s-sala Burc-i kimyadan zuhur itdi bu kez Bir se’adet ma’deni, şahs-ı safa Kim mücedded tathir-i emval ile Eyledi bu mescidi hasbi inşa |
Ne güzel hayra mıvaffak oldı kim
Ferr-I Şirin-zade Abdullah Ağa
Talib-i rızada vus’ sarf ile
Mesned-i kanını eyledi me’va Böyle bir eser ‘ aziimi yapdı çün
Kıldı kendüye şefi’ ruz-,i ceza
Didi çün nazmı ile Ragıb tarih
Hamdi sena kıl ol ma’bud şeha
Alem taşındaki H.1323 M.1905 (yılı) caminin tmmirine aittir.
Cami, Markılıç (ateş, yivri kılıç anlamına gelmektedir) mahallesinde bulunduğu için bu adla da bilinmektedir.
1996 yılında eski cami binası yıktırılarak kubbeli yeni bir cami binası inşa edilmiştir.
EMİN PAŞA CAMİİ
Prizren’in en güzel camilerinden olan Emin Paşa aynı adla bilinen Mahallede, Gazi Mehmet Paşa Hamamının kuzeyinde bulunur. Bu iki mimari eser birkaç çağ önceki ihtişamlarıyla yerlerinde duruyorlar.
Güneydoğu tarafındaki sokak kapısından cami avlusuna çıkıldıktan sonra Emin Paşa camii binasına varılır. Caminin 182/32 tarihinde Emin Paşa tarafından kurulduğu kapı üzerinde bulunan 42 x 52 sm. boyutunda mermer üzerinde iri sülüs ile yazılı kitabeden anlaşılmaktadır.
Kitabe metni:
Sahib-ul hayrât ve-l hasenât Pürzerini
Tahir Paşa-zâde Mehmmed Emin Paşa
Yasreallahu teala kullı ma fidareyn ma yeşa
Fi sene seb’a erbain ve mieteyn ne elf
Sene 1247 (Miladi 1831/32)
Sokak dvarındak kitabe duvarın yapılmasına aittir.
Emin Paşa, Küstendil Sancağı Mutasarrıfı olan Mehmmed Tahir Paşa’nın oğlu ve Mahmud Paşa’nın kardeşidir[14]. 1798 yılında Prizren mutasarrıflığı vazifesinde bulunan Emin Paşa’nın amcası olan Rüstem Paşa’dan sonra, kardeşi Mahmud Paşa geliyor, fakat bu vazifede uzun kalmayıp, onun yerine Prizren Sancakbeyi olarak Emin Paşa geçiyor ve bu görevde “1843 yılına kadar kalıyor.
Cami avlusunda bulunan mezarlar arasında Mehmed Emin Paşa’nın kabri de bulunmaktadır. Mermerden olan bu kabir taşında şunlar yazılıdır:
el Hükmü lillâhi
Cihânun mâlına ikbâline olma sakın mağrûr
Gelen gitmektedür eyle nazar hemvâr-ı dünyâya
Garik-mend-i rahmet seçe Emin Paşa ibn-i Tâhir Paşa
Cihân iklimini terk eyleyüp ‘azm etdi’ ukbâya
Nidây-ı Rabb-ı … simâhı cânı oldukda
Fedây-ı cism edüp cânı etdi cenâb-ı Rabb-i ülyâya
İlahi eyleme mahzun yarın ruz-i kıyamtde
O merhum dahi şayetse kıl gufran-ı uzmaya
Sene 1255 (Miladi 1839)
Hicri 1249 Miladi 1843 yılında ölen Emin Paşa, ardından camiden başka caminin avlusunda bulunan bir medrese binası ile bir şadırvan bırakmıştır. İki veya üç basamak derinliğinde olan bu şadırvan 2. Dünya Savaşından sonra bilinmeyen nedenler yüzünden örtülerek toprak altında kalmıştır. Emin Paşa ile kardeşi Mahmud Paşa 1833 yılında gazi Mehmed Paşa hamamı üzerinde bir tamir yaptırdılar.
Emin Paşa Camii son cemaat yerindeki süslemeler, giriş kapısı, caminin iç mekanı ve minaresi.
Medrese binası hala mevcut olup, ta 2. Dünya Savaşı patlak verinceye kadar çalışmıştır. Binanın duvarında 67 x 55 sm. büyüklüğünde iri sülüs ile yazılı mermer kitabe medrese binasının Emin Paşa’nın ölümünden 13 yıl sonra Prizren halkı tarafından yaptırılan onarımına aittir. Kitabe metninin yazarı Mehmed Tahir efendidir.
Li-hemdıllah ki mi’mâr-ı mürüvvet eyledi âbâd
Dil aşık gibi nalan bu mevz-i pur-nur
Yeniden kıldılar ibu mahal-i dersi âbâdân
İlâhi Pürzerin ehlün bu sa’yün eyle gil meşkûr
Ola her bir şeçer hâr-i mugaylan çeşm-i a’dâya
Huda âbâd ede dâim bed endişi olan makhur Ani i’mâr edenler nâil olmaz mı mesûbâta
Olur ihyâsına sai eyleyenler hayır ile me’cur
Cihânda gerçi dilşâd oldu cümle mü’minin ammâ
Olur ukbâde hem ruh-i Emin Paşa dahi mesrûr
Kitab-ı cifr-i aklide bu vech üzere muharredûr
Hulûs üzre bina oldi olur Hayri ebed mevfûr
……………..naif Tahir dedi Tarih
Muvaffak ola ya Deyyâan olan ilm-i amel menşûr
Sene 1272 (Miladi 1855/56)
Emin Paşa Camii mimarisiyle ve iç süslemeleriyle 1615 yılında Prizren’de inşa edilmiş Sinan Paşa Camiinin minyatürünü teşkil etmektedir. Bazı iddialara göre Sinan Paşa camiinin son iç süslemelerinde çalışan ustalar burada da çalışmıştır. Sinan Paşa camiinde kullanılan motif ve renklerin aynısına Emin Paşa camiinde de rastladığımızdan, biz de bu düşünceye katılıyoruz. Caminin iç büyüklüğü 9.25 x 9.25 m. ölçüsündedir. Duvarlar 1.34 m. kalınlıktadır. Caminin son cemaat yeri-revakı 3 kubbe ile örtülüdür. Altta 10, üste 9 penceresi bulunmaktadır. Kubbe yuvarlak köşeliklerde oturur. Kubbenin tam ortasında oldukça büyük bir rozet işlenmiş ve onun etrafında bir çemberi teşkil eden sarı, kırmızı ve mavi renklerle bir yaprak dizisi vardır. Mihrabın üstü de çeşitli motiflerle işlenmiştir. Burada en fazla açık sarı, koyu kırmızı, mavi, yeşil ve başka renkler kullanılmıştır.
Emin Paşa Camiinde köşe süzlemeleri
Mahfil kısmı giriş kapısının hemen sağ tarafında yapılmış dört direk üzerinde durmaktadır. Her direğin birleştiği yarı çemberin bittiği yerlerde, Prizren şehrinden cami, köprü, kale gibi çeşitli motifler yer alır.
Üç kubbeden oluşan son cemaat yeri 1995 yılında, sütunlar arasında kenarları kahverengi olan alüminyum camlık ve kapı ile kapanmıştır. Bundan önce 1992 yılında cami minaresinin sıvası patladığı için yeniden sıvalanarak beyaz boya ile badana yapılmıştır.
Emin Paşa Camiinde mihrap üstündeki kalemişi süslemeleri
[14] Mr. Hamit Altiparmak: Prizrenli Mehmed Tahir Paşa Vakıfnamesi, Bay, sayı 1, yıl 1994 Prizren.