( ÖNCE VATAN KONFERANS METNİM )
Değerli Okur:
Aşağıda okuyacağınız konferans metnimi bundan 5 yıl önce kaleme aldığım ‘’ÖNCE VATAN’’ isimli kitabımın yayınlandığı dönemde kaleme almış, davet aldığım pek çok yerde yurttaşlarla paylaşmıştım.
Günümüz Türkiye’sinde içerik itibariyle hatırlanması gereken önemli konuları içeren bu konferans metnimi tüm okurların dikkatine sunuyorum.
GİRİŞ:
İçinde yaşadığımız günler:
Ülkemiz şu anda oldukça kritik bir dönemden geçmektedir. Manası aşındırılan, içi boşaltı¬lan kavramların, her gün geometrik diziler halinde arttığını, yazılan ve çizilenlerin büyük çoğunluğunun bu maksada yönelik olduğunu görmek, ülkemiz hakkındaki endişelerimizi arttırırken bu gidişin hayra alamet olmadığını söylemek zorunda olduğumuzu belirtelim. Vatan, Millet, Devlet, Bayrak gibi, tarih boyunca Türk Milleti için, bilineninden fazla mana ifade eden kavramların içlerinin boşaltılması, alçakçasına uygulanmaya çalışılan bir planın akıl almaz tezahürleri olarak toplumu sürü haline getirmenin çabalarından başka bir şey değildir.
“ÖNCE VATAN“ kavramı:
Çok uzun tarihi macerası içerisinde, yaşamını sürdürebilen iki ya da üç halktan biri olan Türk Milletinin yaşam mücadelesi boyunca hiç vazgeçmediği, her zeminde ve şartta, mutlaka öne çıkardığı kavramlardan biridir.
“ Vatanlarından başka, vatanları için her şeylerini gözlerini kırpmadan feda eden bir milletin çocuklarının, torunlarının bugün içine düşürüldükleri fikirsizlik ortamı sonucu, “ önce ben “, “ önce param” diyenlerin çoğalması bu kutsal, kutsal olduğu kadar geleneksel duyguları kemirmektedir.
UNUTMAYALIM Kİ:
Bu tür duyguları kaybeden milletlerin yeri tarihin tozlu sayfalarıdır.
Tarihin çöplüğünde, o tozlu sayfaları dolduran yüzlerce milletin fosillerini bulabilirsiniz.
Ama Türk Milleti, dünya tarihine ilk adımını attığı günden beri, bu tür duygularının yüksekliği ile günümüze kadar yaşayan ender milletlerden biri olmanın gururunu taşımaktadır
Şimdilerde neler olmaktadır ki, duygularımız körelmekte, geleneklerimiz unutulmaktadır. Ya da unutturulmaktadır…
Emperyalizm, hala bütün kurumları ile ayaktadır. Emperyalistler, yüz yıl kadar öncesinden hazırladıkları paylaşım planlarını buzdolaplarından çıkarmışlar ve tekrar masalarının üzerine koymuşlardır. Yüz yıldan beri, kutsal ve manevi ne kadar değerimiz varsa, yavaş yavaş, bir sanatkâr inceliği içerisinde yontmuşlar, inceltmişler, bazılarını yok etmişler, bazılarını da yok olma kıvamına getirmişlerdir.
Eğitimimiz batı kökenli, düşünce sistemimiz batı kökenli, ekonomimiz batı kökenli, siyasetimiz batı kökenli; bu durumda, sosyal hayatımızı yani, yaşam tarzımızı muhafaza etmemiz mümkün olur mu? Elbette olmaz ve olmadı. Dertlendiğimiz meselenin ana kaynağı burasıdır…
Ancak her şeye rağmen; Şükür ki, savunulacak bir vatanımız var! Şükür ki, vatanımızı savunabilecek gücümüz var.
Eksiğimiz ise, manevi – moral güçtür…
Bu gücümüzün, ne mana ifade ettiğini bizden daha iyi bilenler, anlayanlar, aşağı yukarı yüz elli yıldır, bu gücümüzü törpülüyorlar, aşındırıyorlar, yıpratıyorlar ve yok edecek kıvama getiriyorlar.
Yapılanların hiç olmazsa niçin yapıldığını anlamak gerekiyor; hastaya teşhis doğru koyul¬malı ki, doğru tedavi uygulanabilsin!
Bu tedavinin yolu:
Bilimle dolmak, akılla hareket etmek, geçmişi iyi ve kötü yönleri ile unutmamak ve yaşanan her olaydan ders çıkarmaktan geçmektedir…
Bunun için, yani tedaviyi doğru yapmak için, milli kimliğimizi, dini kimliğimizi, nereden gelip nereye gittiğimiz, iyi bilmek durumundayız.
Bunun da tek yolu, inanmak, okumak, öğrenmek, çalışmak ve uygulamaktır. Bir Mustafa Kemal Atatürk daha beklemek demek, yok olmak demektir.
Yani herkes, Mustafa Kemal Atatürk olmak zorundadır.
Bu, Mustafa Kemal gibi düşünmek, Mustafa Kemal gibi uygulamak demektir. Vatanlarından başka, vatanları için her şeylerini feda edebilen insanlar gibi olmaktır.
Mustafa Kemal’in askerleri olmak, bugünkü şartlar içerisinde yeterli değildir. Daha üst düzeyde Mustafa Kemal olmak gerekir.
İşte onun için diyorum ki:
‘’ Vatan: Kimi zaman canımıza can katan, Kimi zamansa; uğruna can verdiğimiz topraktır.’’
Pekiyi, geliniz şimdi bugünün Türkiye’sine hep birlikte bakalım:
2000’li yılların ilk çeyreğini geride bıraktığımız günümüz Türkiye’sinde; her şey öylesine birbirine karıştı ki!
Tıpkı bugünlerde kullanılan o cümle gibi! At izi, it izine mi karıştı gerçekten?
Bizi, biz yapan o eşsiz niteliklerimiz öylesine bir kavram kargaşası yaşadı, kuşaklar arasındaki anlayış, yaşam farkı o kadar büyüdü ki!
Bugün burada;
Bu kavram kargaşasını netleştirmek, nedenlerini anlatmak ama en önemlisi bizi, biz yapan en temel değerlerimizin altını çizmeye çalışacağım.
Türk Milletinin kendine has o özel nitelikleri:
- Millet kavramı, Türk Milletinin nitelikleri,
- Vatan kavramı, Türk Milleti için vatanın önemi,
- Devlet kavramı, Türk Milletinin devletine olan sadakati,
- Bayrak Kavramı, Türk Milleti için bayrağımızın önemi,
- Türk Milletinin geleneklerine, göreneklerine olan bağlılığı,
- Önce vatan kavramı…
Tüm bu değerlerin yansıra, şu gerçeği herkesin hatırlaması, bilmesi, unutmaması gerekir!
O da:
Türk Milletinin yaşam alanı olarak bellediği vatan toprakları için gerektiğinde gözünü kırpmadan canını da, malını da, mülkünü de seve, seve feda edişidir.
Bu gerçek;
Asırlar boyunca Türk Milletinin devlet kurduğu, yaşam sürdüğü her coğrafyada; onun canından bir parçası, vazgeçilmezi olmuştur.
İnsanoğluna kucak açan bu yaşlı gezegen, bunu böyle not etmiş; vatan topraklarımızda gözü olan, vatan bellediğimiz toprakları ele geçirme teşebbüsünde bulunan her kim olduysa; bunun bedelini fazlasıyla ödemiş, tarih sayfaları da bunu hep böyle yazmıştır.
Onun içindir ki;
Aşağıda sıralamış olduğum soruları:
Bu son yurdumuzun bacası tüten her ocağında, okullarımızda, yaşam alanlarımızda; öğrendiklerimizle, yaşadıklarımızla, yaşattıklarımızla ama en önemlisi vicdanımızın sesiyle yanıtlayacak olursak;
İşte o zaman;
Niçin: ‘’Önce Vatan’’ vatan dediğimiz,
İşte bu nedenle:
‘Şehitlerimizin’ son nefesinde,
‘Vatan sana can feda’’ fısıltıları,
Onların ardında kalanların;
‘’Vatan sağ olsun.’’
Haykırışları daha iyi anlaşılacaktır.
NEDİR BU SORULAR?
1- Dünya tarihine bakıldığında vatan kavramı, Türk milletine ne ifade etmiştir? Türk insanı; vatanı için gerektiğinde hayatını seve seve, gözünü kırpmadan neden feda eder?
2- Tarih sayfalarının Türk adını ezberlemeye başladığı binlerce yıl öncesinden, bugüne; toplumdan ümmet olmaya, ümmetten millet olmaya giden yolda ilerlerken, tarihe damgasını vuran ana hasletlerimiz neler olmuştur?
3- İhtiyaç olduğunda tıpkı istiklal savaşımızda olduğu gibi malını, mülkünü, elinde kalan bir baş hayvanını, son lokmasını dahi vatan savunmasına veren, vatanı için helal eden; canından canı olan evlatlarını:
’’Gerekirse vatan için göz kırpmadan hayatınızı feda edeceksiniz.’’ Öğüdü ile büyüten analarımızı, babalarımızı nasıl tanımlamak gerekir?
4- Onlara neler borçluyuz?
5- Türk Ulusunun hala süre gelen; değişmeyen/değiştirilemeyen gelenekleri, görenekleri nelerdir?
6- 50’li yıllardan bugüne baktığımızda; geride kalan yarım asırdan fazla bir dönemde, ülkemizin daha da çok gelişmesine engel olan başlıca olaylar hangileri olmuştur?
7- Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan önemli kargaşalara/savaşlara bakıldığında; bölgenin jeostratejik-jeopolitik önemini göz önünde bulundurduğumuzda; küresel güçlerin Orta Doğu coğrafyasında oynadıkları rolü de dikkate alırsak:
Özellikle ABD; BOP projesi kapsamında bu bölgeyi nasıl yapılandırmaya çalışmaktadır?
8- Bu süreçte Türkiye üzerinde oynanan oyunlar nelerdir?
Tarih sayfalarına vatan sevdasını kanıyla yazan böylesine büyük bir millete; son dönemde yaşatılmak istenen kimlik karmaşasının sebepleri nedir? Türk Milletinin yapısal nitelikleri; vatanına olan yürekten bağlılığı bu tehlikeli oyunlara müsaade edecek midir?
9- Milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden, etkileyen önemli hususlar nelerdir?
10 -Yurdumuzda inançlar üzerinden yaratılan/yaratılmaya çalışılan derin ayrışma, toplumumuzda bazı kesimler üzerinden ortaya konulan/konulmaya çalışılan ayrımcılık bizi nereye götürür?
11 -Yaşam biçimimiz üzerinde adeta bir baskı unsuruymuş gibi gösterilen/gösterilmeye çalışılan mahalle baskısı nasıl önlenebilir?
12 -Ülkemizi sarmalına alan uluslararası terör saldırılarının, giderek can yaktığı yurdumuzun, milletimizin birlik ve beraberliğini tehdit ettiği bu kritik dönemi nasıl bertaraf edebiliriz?
13 -Alçakça yapılan hain FETÖ kalkışması neyi hedeflemişti?
Bu alçak darbe teşebbüsü öncesinde; kahraman ordularımız üzerinde sahte belgelerle uygulanan senaryonun amacı neydi?
14 -‘Balyoz, Ergenekon v.d kumpas davalarıyla tutuklanan yüzlerce komutan neden ordudan uzaklaştırıldı?
15 -Böylesine bir akıl tutulmasının yaşandığı yurdumuzda ne hedeflenmişti?
16 -1071’den beri yaşadığımız, 780 bin kilometre karelik bu son vatan parçamızda, varlığımızı sürdürebilmemiz için dikkat edilmesi gereken önceliklerimiz neler olmalıdır?
Onun içindir ki:
Her biri ayrı bir konferans konusu olan, her birisi için ciltlerce kitap yazılacak bu önemli soruları yanıtlamak:
Yurt bellediğimiz bu güzel vatanın; Türk Milleti için ne ifade ettiğini, her karışında şehitlerimizin kan ve can bedeli olan, atalarımızdan yadigâr bu son vatan parçamızın neden bu kadar önemli olduğunu, işte bu nedenledir ki, vatanın her şeyden daha önce geldiğini, daha çok önem kazandığını anlamamızı sağlayacaktır.
Değerli dostlar:
Ben, devletimizin yüksek menfaatleri için 1974 yılında ata yadigârı Kıbrıs adasında savaşmış bir Muharip Gaziyim;
Bugün bu önemli kavramlara değinmek, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu son vatan topraklarımızda kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, ancak onun göstermiş olduğu ilkeler doğrultusunda çağdaş yarınlara ulaşabileceğine dikkat çekmek benim için önemli bir vatan görevidir.
Anlattığım her olayın, yaptığım her analizin temelinde; yaşanan gerçekler, hayatımın hiçbir döneminde vazgeçmediğim ettiğim vatan yeminine olan sadakatim, Türk Milletine olan aidiyetim, vatan topraklarımızın kutsallığı vardır.
Aslında bu yaşlı dünyanın 4 bin yıllık geçmişine damgasını vuran, çağ değiştirip, çağ açan Türklerin, topluluktan, millet olma yolunda ilerlerken yaşanan tarihçemizde; öylesine çarpıcı, öylesine yürek yakıcı, öylesine gurur verici zaferler yaşanmıştır ki;
Bu olayların temelinde; Türk Milletinin vatan sevdası, toprağına, bayrağına, devletine olan büyük sevgisi vardır.
Bu vatana sadakatle bağlı her fert; gerektiğinde gözünü kırpmadan kendi canını da, malını da, mülkünü de seve, seve feda etmiştir, gerektiğinde yine edecektir.
Onun içindir ki, Vatan:
Türk Milleti için her şeyden önde gelir, her şeyden aziz bilinir.
Onun içindir ki;
Topraklarımıza bir saldırı olduğunda daima:
‘’Önce Vatan’’ denir.
Türk Milletinin vatan bellediği her coğrafya parçası, onun vazgeçilmezidir.
Asırlar boyunca: Tarih sayfaları bunu böyle yazmış;
Bize kem gözle bakanlar,
Topraklarımıza saldıranlar,
Bu gerçeği böyle bellemiş,
Bundan sonra da böyle belleyecektir.
Çünkü şehitlerimizin kanlarıyla hercümerç olmuş vatan topraklarımız uğruna veremediğimiz canı;
Bağrında yaşatmaya hakkımız yoktur.
Bakınız:
T.B.M.M Başkanı Mustafa Kemal Paşa Kurtuluş Savaşımızın en kritik günlerinin yaşandığı vatan topraklarında; düşman topçusunun sesleri Polatlı’dan duyulurken;
Savaş meydanlarının yenilmez komutanı, o eşsiz hitabet yeteneği ile 13 Ocak 1921 tarihli T.B.M.M oturumunu büyük vatan şairimiz Namık Kemal’in yüzyılı aşkın bir süredir akıllardan silinmeyen, vatan mersiyesinin iki cümlesiyle açıyor; milletvekillerine şöyle hitap ediyordu:
‘’Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini/Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini’’
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 96 yıl önce meclis kürsüsünden yapmış olduğu bu açıklamasıyla:
‘Bağımsızlık benim karakterimdir diyen’ bir liderin, bulunduğu coğrafyada son nefesini vermekte olan bir imparatorluktan, sadece milletine olan güveniyle, inancıyla bir güneş gibi doğacak yeni bir devletin; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk müjdesini veriyordu.
Tıpkı ‘’Çanakkale geçilmez’’ dediğinde yanılmadığı gibi; ‘’Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’’ dediğinde de yanılmayacak; sonucunda İzmir Hükümet Konağına şanlı bayrağımız çekilecekti.
6 Ekim 1923’de İşgal güçleri İstanbul’u terk ederken, tıpkı düşman zırhlılarını Sarayburnu önlerinde ilk gördüğünde ifade etmiş olduğu gibi; ‘’Geldikleri gibi giderler’’ söyleminde de haklı çıkacaktı.
Çünkü devletimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk istiklal savaşımızın o mucizevî başarısında sadece milletine, Büyük Türk Milletine güvenmişti.
Çünkü o büyük dahi Türk Milleti için:
‘’Dünya yüzünde ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz bir millet yoktur ve bütün insanlık tarihinde görülmemiştir.’’ Sözleriyle tarihe not düşmüştü.
Unutulmasın ki!
‘’Milletinin tarihini bilmeyenler; ülkesinin, milletinin geleceği ile ilgili doğru kararlar veremezler. İnsanoğlu, tarihini bildiği ölçüde değer kazanır, sahibi olduğu değerler ölçüsünde değer üretebilir.’’, ‘’Türklerin Muhteşem tarihi, tarih öncesi devirlerden başlar.’’
Türk Milleti;
Tarih boyunca diline, dinine, ülküsüne, vatanına, bayrağına, devletine, milletine, örfüne, geleneğine, izzet-i nefis ve haysiyetine sahip çıkan, vakurlu ama kibirli olmayan bu üstün nitelikleriyle tarih sahnesinde yer almıştır.
Büyüklerine saygıyı, küçüklerine sevgi ve hoşgörüyü daima ön planda tutan, devletine her daim bağlı ve saygılı olan bu büyük millet:
Tarih sayfalarında sıralamaya çalıştığım bu üstün nitelikleriyle tanınmış; dostlarının gıpta ile izlediği, takip ettiği; düşmanlarının ise merakla, kıskançlıkla, korkuyla izlediği bir millet olmuştur.
İşte bu nitelikleriyledir ki: Türk Milleti yaşadığı her coğrafyada bu üstün özellikleriyle iz bırakmış, daha Amerika kıtası keşfedilmemişken; bizim atalarımız üç kıtada at oynatmış, kılıç sallamıştır.
Böylesine büyük bir milletin vatan bellediği topraklarda tabiat ananın bu büyük millete kucak açmasının, bu topraklarda yaşayabilmesi için daima bir bedeli olmuştur…
Türk Milleti tarihin her döneminde vatan bellediği toprakların bedelini kanıyla, canıyla ödemiştir.
O nedenle milletimize anamızın ak sütü gibi helal olan bu son vatan topraklarımızla, bizler arasında; kanımızla-canımızla-emeğimizle-alın terimizle hercümerç olmuş bir bağlılık vardır.
Nasıl ki, Çanakkale Destanının yazıldığı o ‘gazi topraklarda’ 250 bin şehidimiz pahasına, milletimizin nice kahramanlıklarıyla düşmana diz çökmemiş isek;
Mazisi insanlık tarihiyle başlayan böylesine büyük bir milletin vatan sevdası hiçbir zaman eksilmeyecek, hiçbir şer odağı karşısında da diz çökmeyecektir.
Bu noktada soluklanıp; ardımızda kalan mazisi şanla, şerefle dolu tarih sayfalarımıza baktığımızda, hep şu gerçekle karşılaşırız:
Türk Milletinin; dara düştüğünde, en sıkıntılı, en yalnız kaldığı dönemlerde; ’düşman, vatanın bağrına hançerini dayadığında’, her türlü ihanet ve şer odakları karşısında yaşadığı toprakların kurtuluşu, özgürce yaşam hakkı, bağımsızlığı için öne çıkan, gözünü kırpmadan tüm bunlara karşı koyan tek bir güç vardır:
Bu güç; Büyük Türk Milletinin ta kendisi, onun için her şeyden önde gelen ‘Önce Vatan’ sevgisidir.
Bu büyük millet;
Kendisini sarıp, sarmalayan canından aziz bilip vatan bellediği topraklara, tabiat anaya olan borcunu hep böyle ödemiştir, böyle ödemeye de devam edecektir.
Tıpkı 15 Temmuz 2016’da yaşanan o ihanet gecesinde, bu borcunu bir kez daha şanla, şerefle ödediği gibi.
Vatanın bağrına dayanan o zehirli FETÖ hançerine kanı, canı pahasına karşı koymuş; şehitler, gaziler vermiş ama bu alçaklar çetesinin vatan topraklarını ele geçirmesine, bir iç kargaşa çıkartmalarına geçit vermemiştir.
Çünkü Vatan;
Türk Milletinin yaşam hamurudur. Bu hamur Türk Milletinin namusudur, şerefidir, onurudur.
Çünkü Vatan;
Türk Milletine atalarından emanet, burçlarında ay yıldızlı bayrakların dalgalandığı gururudur.
Çünkü Vatan,
Gelecek nesillerimizin istikbali, yaşam geleceklerinin ele geçirilemeyen, geçirilemeyecek son kalesidir.
O nedenledir ki,
Türk Milleti için vatan söz konusu olduğunda; ona olan bağlılık her şeyden önde gelir.
O nedenledir ki,
Vatan;
Kimi zaman canımıza can katan,
Kimi zamansa uğruna can verdiğimiz topraktır. YÜREĞİMDEKİ VATAN SEVDAMIN SESİYLE VATAN TANIMI ŞUDUR: Vatan nedir? Vatan sevgisi neye denir bilir misiniz?
Vatan; Bayrağımızdaki ‘Ay’dır, ‘Yıldız’dır,
Vatan; uğruna seve, seve hayatını feda etmeyi göze almaktır,
Bir ve beraber olmak, ülkemize kast eden düşmanlara, düşmanlıklara onurunla karşı koymaktır. Tarih sayfalarındaki ‘Türk Milletinin’ o muhteşem mirasına sahip çıkmaktır.
‘Ey Halkım, Mehmet’im, Genç Kardeşim; kan ve can bağı ile aynı yüreği, aynı ülküyü paylaşan yiğidim: Vatan nedir bilir misin?
Aramızdaki sevgi bağlarıdır, saygı ve kültür mirasıdır.
Ocağımızdaki aştır. Özgürce soluduğumuz hava, bahçemizde kokan çiçek, lezzetle yuttuğumuz lokmadır.
Minarelerimizden yayılan ezan sesidir.
Hani bu gazi toprakların işgali boyunca kokusuna hasret kaldığımız, kucaklamak için can attığımız, ata yadigârı, ata toprağımız ana yurdumuz Anadolu’dur.
Anadolu’nun can insanıdır…
Vatan nedir bilir misin kardeşim?
Her sabah işine giderken özgürce kullandığın yolların, keyifle sürdüğün aracın, emeğinin karşılığında son kuruşuna kadar hak ettiğin paran, bu parayı keyfince harcamandır.
Tüm bu saydıklarım; sana hamasi bir nutku; vatan, millet, Sakarya söylemlerini çağrıştırmış da olabilir!
Ama bilir misin? Bu söylemler:
‘Vatan’ kavramının ta kendisidir.
Onun içindir ki, bulunduğun durumu, daha sen doğmadan yaşanan yıllar öncesini, bağımsızlığımız uğruna Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının önderliğinde milletçe verilen mücadeleyi; unuttuğun, unutturulmaya çalışılan o acılı yılları hatırla.
İstiklal savaşımızda; atalarımızın bu mukaddes topraklar uğruna, hiçbir etnik kimliğini öne çıkarmadan, sadece ‘’vatan sana can feda’’ diyerek; hayatlarını seve, seve nasıl feda ettiklerini unutma!
Hiçbir şey gelmiyor ise aklına!
Bakışlarını Çanakkale’ye çevir;
Orada yazılan şanlı tarih, bu aziz topraklar uğruna can veren 250 bin şehit,
Sana bu yüce milletin vatan sevgisini bir kez daha anlatacaktır.
Sen bacası tüten her aile ocağında birçok ‘Şehidi’ olan, ‘Gazilik’ unvanı ile yücelen bir milletin evladısın.
Gönderinde özgürlüğünün ifadesi nazlı, nazlı dalgalanan ‘Ay Yıldızlı, Al Bayrağımız’ var.
Rengi; damarlarımızda dolaşan o asil kanla eşdeğerdir.
Üzerindeki ‘Ay’ ile ‘Yıldız’, evrenin derinliklerinden yansıyan, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devletinin’ sonsuza kadar yaşayacağının ifadesidir…
Bu dağlar, bu ovalar, akarsular, dört mevsimi aynı anda yaşayan bu mukaddes topraklar, senin Vatan’ın.
Ona gözün gibi bak, dört elle sarıl, sahip çık.
Son dönemde vatan topraklarımızda kurgulanmaya çalışılan ihanet senaryolarını planlayan şer odaklarının, kahpe terör örgütlerinin, emperyalist güçlerin bilinen dayatmalarının, kimi teslimiyetlerin karşısında dimdik dur.
Önümüzde çok kritik bir dönem var!
İç ve dış mihrakların sinsi planları, ya da kimilerinin siyasi çıkarları, şahsi menfaatleri uğruna, seni vatanından ayırmak için yaratılan suni senaryolara kanma, bayrağımızın altındaki birliğimizin, diriliğimizin, beraberliğimizin bozulmasına müsaade etme.
Etme ki,
Bir sabah uyandığında; ’Vatan’ım’ dediğin bu ‘Gazi Topraklarda’; insanlığın en büyük düşmanı savaşın sesini duymayasın, işgal yıllarında olduğu gibi, topraklarımızı kirleten yabancı kimliklerini bulmayasın, tarihin tekerrürü ile karşı karşıya kalmayasın.
Ey vicdanını, namusu, şerefini terör belasına teslim etmiş alçak!
Ey Avrupalı!
Ey kendisini Dünya İmparatoru sanan Amerikalı!
Ey Türk milletinin arkasından türlü dolaplar çeviren, milletimizi sırtından vuran hainler sizlere sesleniyorum:
Vatan nedir bilir misiniz?
Vatan: ‘‘ Önce Vatan’’ diyerek:
Evlatlarının can bedelini bu topraklara helal eden;
‘Ana’dır’, ’Baba’dır’, ‘Eş’tir’, ‘Evlat’tır’.
Vatanı uğruna kazanılan ‘Şehitlik’ ve ‘Gazilik’ unvanıdır…
Sizlere sesleniyorum:
Sen Amerikalı, Sen Avrupalı, Sen vicdanını, namus ve şerefini teröre teslim eden hain!
Bilirim ki;
Sizler bu değerler manzumesinden bir şey anlamazsınız!
Sizlerin emperyalist emellerinizi taşıyan USA damgalı hedeflerinizde, AB kriterlerinizde, kimilerinizin teröre teslim ettiğiniz vicdanınızda, nice hainlere biat etmiş beyinciklerinizde bu kavramlar yoktur!
Çünkü sizlerin sicilinde;
Yıllardır ülkemize karşı bitmeyen tükenmeyen Sevr hayalleriniz, bu hayallerinizi gerçekleştirebilmek adına hareket ettiğiniz işbirlikçilerinizin ülkemizi bölmek, parçalamak için kullandığınız teröre odaklı ihanetleriniz,
PKK’nın, PYD’nin, DEAŞ’ın, FETÖ hainlerinin izi vardır.
Siz, ‘Millet Kavramının’ ne olduğunu da bilemezsiniz…
Hele, hele büyük ‘Türk Milletinin’ bu kavramlar ile ‘tarih’ yazdığını, bu nitelikleri ile büyük bir ‘Ulus’ olduğunu da anlamak istemezsiniz!
Ancak unuttuğunuz, ya da hatırlamak istemediğiniz bu niteliklerimiz için öncelikle tarih sayfalarına bir kez daha bakın:
Daha Amerika kıtası keşfedilmemişken, Atalarımız Viyana önlerine dayandığını üç kıtada at sürüp, kılıç salladığını,
Çanakkale geçilmez destanının yazıldığı, Sakarya’nın al kana bulandığı, muzaffer ordularımızın işgal güçlerini silip süpürdüğü yılları, Akdeniz’in derin sularına gömülen hayallerinizi hatırlayın!
Çevirin yakın tarih sayfalarını; Kore’de, Kıbrıs’ta Mehmetçiğin muzaffer süngüsüne, oralarda yazılan kahramanlık destanlarına biz kez daha bakın…
Yetmedi mi; 15 Temmuz 2016’yı hatırlayın. Büyük Türk Milletinin vatanına, bayrağına, devletine nasıl sahip çıktığını; beynini, vicdanını, namus ve şerefini salya sümüklü bir meczuba, FETÖ’ye teslim etmiş hainlere karşı koyan milyonlarca cesur yüreği hatırlayın; bu uğurda Şehadet mertebesine, Gazilik onuruna ulaşan binlerce vatandaşımıza bir kez daha bakın…
Unutmayın bu gerçeklerin, tarih sayfalarının her dönemine adını kazıyan atalarımızın size verdiği önemli bir ders var:
O nedir bilir misiniz?
‘Büyük Türk Milletinin’’ vatanseverliğini sınamak…
Türk Milletinin bu özelliği, her sınavdan başarıyla çıkmıştır.
Sakın unutmayın!
Gerekirse, yine çıkacaktır.
Nereden mi biliyorum?
Çünkü hala yürekleri mangal gibi korkusuz; ‘Vatan Sevgisi’ ile çarpan;
Devleti, milleti, bayrağı için tasada, kıvançta bir ve beraber olan, milyonlarca cesur yürek; bu ‘Gazi Topraklarda’ yaşıyor da ondan.
4000 yıllık tarihi geçmişiyle nice büyük zaferlere imzasını atan, çağ değiştirip, çağ kapatan böylesine Büyük Bir Millete, Türk Milletine mensup olmaktan gurur ve onur duyan her fert; vatanına göz konulduğunda, birlik ve beraberliğimiz söz konusu olduğunda:
Daima ‘’Önce Vatan’’ demiş;
Son sözü: ‘’Vatan Sana Can Feda’’ olmuş,
Vatanı uğruna hayatını seve, seve feda etmiştir.
Unutmayalım ki;
Vatan semalarımızda özgürce soluduğumuz her nefes, gönderlerimizde nazlı nazlı dalgalanan Ay Yıldızlı Al Bayraklarımız;
Bizlere atalarımızın, bu uğurda canlarını seve, seve feda eden şehitlerimizin, nice Gazilerimizin, tarihe şanla şerefle yazılan nice destanların emanetidir…
Bu ‘’Gazi Topraklar’’ bizi sarıp sarmalayan bu ‘’Toprak Ana’’ bizim son vatanımızdır.
Onu koruyup kollamak, bu aziz vatanı bizden sonraki nesillere refah, huzur ve gelişen bir ülke olarak emanet etmek hepimizin en önemli görevidir.
Onun için böylesine kritik bir sürecin yaşandığı bugünlerde bir ve beraber olmak, vatanımıza dört elle sarılmak; her yurttaşımızın birinci görevidir.
Çünkü bu vatan bizimdir, hepimizindir, son yuvamızdır.
Ayrımız da yoktur, gayrımızda,
Ancak ama ve fakat da diyemeyiz…
Dargınlıkların değil gönüllerin bir olma zamanıdır şimdi
Gönül kırgınlıklarının, toplumsal bölünmenin değil; bir ve beraber olmanın zamanıdır şimdi.
Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; bizleri ümmet olmaktan çıkarıp, millet olmanın gururunu yaşatırken tek bir şeye güvenmişti:
O da; Büyük Türk Milletinin Cevher-i aslıdır.
Çünkü Türk Milletinin içinde öylesine büyük bir cevher vardır ki!
İşte bu cevherin adı:
Vatan Sevgisidir. Adı Vatan Sevgisi olan bu cevherimiz asırlardan beri parlamaya devam etmektedir, sonsuza kadar da parlayacaktır.
O nedenledir ki;
Türk Milleti için Vatan:
Kimi zaman canımıza can katan, kimi zamansa uğruna can verdiğimiz topraktır.
Ey Ay Yıldızlı Al Bayrağım!
Uğruna veremediğimiz canı, gölgende yaşatmaya hakkımız yok.Hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
‘’Ne mutlu Türküm Diyene’’
Atilla Çilingir
www.atillacilingir.com
19 Mayıs 2017