TRİPOLİÇE SOYKIRIMI (23 Eylül 1821)
Türklerin Anadolu’ya girmesine, Balkanları fethetmesine, İstanbul’u almasına, Viyana kapılarına dayanmasına engel olamayan Batı Dünyası (Hristiyan alemi), doğumundan itibaren çocuklarını “Türk düşmanı” olarak yetiştirmekteydi. Yüzyıllar boyunca ekilen kin ve nefret tohumları 19.ncu yüzyıla gelindiğinde kartopu gibi büyümüştü.
Üç kıtada at koştururken, mülki idarenin ve ordu teşkilatının bozulması, ilmiye sınıfının yetersiz kalması, adliye mekanizmasının çöküşü ve ekonomik yapının bozulması sebebiyle, Osmanlı Devleti çatırdamaya başlamış, son iki yüzyılda girilen savaşlarda sorun yaşamaktaydı. Devlet eski gücünü kaybedip Balkanlardan geri çekilirken Türk ve Müslümanlar korkunç bir vahşetle SOYKIRIM’la yok edildiler.
19. yüzyıla kadar başarısızlıkla sonuçlanan Yunan isyanları 1821’de Mora Yarımadası’nda başlayan isyanla yeni bir sürece girdi. Yunan isyanları, zengin tacirler, diaspora, ayrılıkçı cemiyetler, Fener Rum Patrikhanesi ve Avrupalı devletler tarafından desteklendi. Mora’da Yunanların saldırıları üzerine, Mizistre, Levendar, Fenar ve Bardine’nin Müslüman halkı Tripoliçe’ye; Endruse ve Nişter halkı Koron, Moton ve Anavarin’e; Gaston halkı da Lale Kalesi’ne sığındı, ama şehir ele geçirilince tüm Türk ve Müslümanların yanında kaleye sığınan yahudiler de öldürüldü. 23 Eylül 1821 tarihinde Yunanlar Osmanlı Devleti´ne karşı ayaklandıkları Mora İsyanı sırasında ele geçirdikleri Tripoliçe´de yaşayan kadın, erkek, çocuk demeden bütün Türkleri katlederek, korkunç bir SOYKIRIM YAPTI. Kadınlara ve çocuklara öldürülmeden önce işkenceler yapıldı. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklara işkence edildi, kolları ve bacakları kesildi. Hamile olan kadınların karınları kesildi. Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından vuruldu…
İngiliz asker ve tarihçi Thomas Gordon, katledilen sivillerin sayısını 8.000 olarak tahmin ederken, 8.000 de Osmanlı askerinin öldürüldüğünü belirtmektedir.(1) M. Wagstaff ise 10.000 – 15.000 sivilin katledildiğini yazmıştır.(2) Yunan tarihi üzerinde uzman olan tarihçi ve yazar William St. Clair öldürülen sivillerin sayısının 10.000 üzerinde olduğunu belirtmiştir. (3)
İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips Tripoliçe katliamı hakkında: « Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.”(4)
William St. Clair katliam sırasında Tripoliçe’de bulunan yabancı subayların gördüklerini böyle anlatmıştır; “10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. Cumadan pazara kadar hava cığlık sesleriyle doluydu…. Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. Yahudi topluluğu sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi…. Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular…. Su kuyuları cesetlerle dolduruldu…”
“Yunanistan’daki Türkler arkalarında az iz bıraktılar. 1821 ilkbaharında dünyanın geri kalanı tarafından arkalarından gözyaşı dökülmeden ve farkedilmeden aniden yok oldular. Bir zamanlar Yunanistan’ın bütün ülkenin etrafına dağılmış büyük bir Türk nüfusuna sahip olduğuna bile inanmak zordu. Bu ailelerin arasında varlıklı çiftçiler, tüccarlar, memurlar yaşıyordu ve yüzlerce yıl boyunca burada yaşamış ve buraları kendi yurtları olarak kabul etmişlerdi… Kasıtlı ve acımasızca öldürüldüler ve hiçbir zaman pişmanlık gösterilmedi.”
Yunan komutan Teodoros Kolokotronis ise anılarında 32.000 kişinin katledildiğini yazmış (5) ve cesetlerin çokluğundan atının şehir duvarlarından saraya kadar toprağa basmadığını iddia etmekteydi. (6) 11 Şubat 1821 günü, ABD‘de yayınlanan The American Mercury gazetesi şehirde yaşanan katliamda 20.000 Türk‘ün öldürüldüğünü yazdı; ama şehirde bundan önce altı yüz Yunan ile yedi papazın da öldürüldüğünü de bildirdi. (7) Justin McCarthy’ye göre The American Mercury öldürülen Yunanları Tripoliçe’de yaşanan katliam için bahane olarak göstermeye çalıştı. (6)
Tripoliçe katliamından sonra, devrimin ilk aylarında Mora‘da da Müslümanlara karşı sistematik katliamlar uygulandı. Tarihçiler, bu devrimler esnasında en az 20.000 Müslüman’ın katledildiğini tahmin etmektedir.(8)
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Başkanı
K A Y N A K L A R….: (wikipedia)
- William St. Clair. That Greece Might Still Be Free The Philhellenes in the War of Independence. London: Oxford University Press, 1972. ISBN 0-19-215194-0, sayfa 43
- J. M. Wagstaff, War and Settlement Desertion in the Morea, 1685-1830, Transactions of the Institute of British Geographers, New Series, Vol. 3, No. 3, Settlement and Conflict in the Mediterranean World. (1978), sayfa 301
- William St. Clair. That Greece Might Still Be Free The Philhellenes in the War of Independence. London: Oxford University Press, 1972. ISBN 0-19-215194-0, sayfa 43
- Phillips, Alison W. The War of Greek Independence, 1821 to 1833. London, 1897, sayfa 61
- Elizabeth M. Edmonds, İngilizce tercümesi, Kolokotrones, the Klepht and the Warrior, Sixty Years of Peril and Daring. An autobiography. London, 1892, sayfa 156-159
- Κολοκοτρωνης, Διηγησις συμβαντων, ε.α,σελ77 (Wikipedia)
- McCarthy, Justin. The Turk in America: The Creation of an Enduring Prejudice (2010), Utah Üniversitesi Yayınları, sf. 304
- William St. Clair (1972) s. 12