Mert ÜNSAL, MA
15.11.2024
Kaynak ve Analizin Kapsamı
Bu analiz, Kori Schake’nin “The National Security Imperative for a Trump Presidency” başlıklı
makalesinden yola çıkarak hazırlanmıştır. Analizde sunulan öneriler ve eleştiriler, Schake’nin
makalesindeki öne çıkan başlıklarla sınırlı olup, bu kapsam dışında kalan tartışmalara yer
verilmemiştir. Bu bağlamda, Trump yönetiminin ulusal güvenlik stratejisi ele alınarak,
uluslararası dinamikler ve ABD’nin çıkarlarının korunması konusunda öne sürülen öneriler
detaylandırılmış ve son bölümde bu analiz Türkiye açısından özel olarak değerlendirilmiştir.
Giriş
Kori Schake’nin “The National Security Imperative for a Trump Presidency” başlıklı makalesi,
Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminde ABD’nin ulusal güvenlik stratejisine dair önemli
çıkarımlar sunmaktadır. Schake, ABD’nin küresel liderlik pozisyonunun korunması için
atılması gereken stratejik adımları detaylandırırken, özellikle ABD’nin çıkarlarının nasıl
savunulması gerektiğine dair bir yol haritası çizmektedir. Analiz, bu yol haritasının temel
öğelerini ele almakta ve ABD’nin uluslararası sistemdeki rolüne dair önemli tespitler
sunmaktadır.
Amerikan Gücünün Temelleri ve İçsel Denge
Schake’e göre, ABD’nin küresel güvenlikteki liderliğinin temel taşlarından biri iç siyasal ve
ekonomik istikrardır. Bu bağlamda, Trump yönetiminin iç siyasi kutuplaşmayı azaltmaya
odaklanması çok kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Ekonomik istikrarı sağlamak için
altyapı projelerine yapılacak yatırımlar, teknolojik yeniliklerin desteklenmesi ve çalışan sınıfın
çıkarlarına hitap eden politikalar önemlidir. Demokratik kurumların ve hukukun üstünlüğünün
güçlendirilmesi, hem içerideki dinamizmi artıracak hem de ABD’nin küresel arenada moral
otoritesini pekiştirecektir.
Trump yönetimi için, ekonomik büyümeyi sürdürmek ve istihdamı artırmak stratejik bir öncelik
olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için çin ekonomisiyle rekabet edebilir bir altyapının kurulması ve
enerji bağımsızlığının sağlanması hayati öneme sahiptir.
Müttefikliklerin Yeniden Tanımlanması
Trump yönetiminin “Önce Amerika” politikaları, ABD’nin geleneksel müttefiklik ilişkilerinde
belirsizlik yaratmış, NATO gibi çok taraflı yapıları sorgulama konusu haline getirmiştir.
Schake, müttefiklerin savunma harcamalarını artırması ve ABD ile dengenin yeniden tesis
edilmesinin gerekliliğine işaret etmektedir.
Avrupa ve Asya’daki müttefikler, savunma harcamalarını artırırken, ABD’nin stratejik yükünü
azaltma sorumluluğunu da üstlenmelidir. Bu yönde atılacak adımlar, NATO’nun geleceği ve
ABD’nin küresel liderliği açısından belirleyici olacaktır. Ancak, Trump yönetimi bu yeniden
tanımlamada diplomatik şefkat ve esneklik sergilemelidir.
Büyük Güç Rekabeti: Çin ve Rusya
Makale, çağımızın büyük güç rekabetine çok boyutlu bir yaklaşım gerektirdiğini
savunmaktadır. Schake’in analizine göre, Trump yönetiminin, hem Rusya’nın hibrit savaş
tekniklerine hem de Çin’in ekonomik etkisine karşı kararlı ve sistematik bir strateji belirlemesi
gerekmektedir. Teknolojik yeniliklere yatırım yapmak, yapay zeka ve siber güvenlik gibi
alanlarda liderlik sağlamak bu stratejinin temel bileşenleri arasındadır.
ABD’nin Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesine alternatif sunacak stratejiler geliştirmesi
önerilmektedir. Bu, sadece ekonomik rekabeti değil, aynı zamanda küresel etkisini de
dengeleyecek bir yaklaşım olacaktır.
Uluslararası Kurumlar ve Normlar
Trump yönetiminin uluslararası kurumlara karşı mesafeli tutumu, ABD’nin küresel liderlik
rolüne zarar verebilir. Schake, bu kurumların reform süreçlerine liderlik ederek daha etkin bir
uluslararası sistem kurulabileceğini savunmaktadır. ABD’nin bu alandaki etkisi, sadece kültürel
ve politik şekilde değil, ekonomik ve askeri yönden de desteklenmelidir.
Uluslararası normların güçlendirilmesi, küresel istikrarın korunması ve ABD’nin çıkarlarının
sürdürülmesi açısından çok önemlidir. Trump yönetiminin, bu kurumlarla yapıcı bir ilişki
geliştirmesi, bölgesel ve küresel istikrarı destekleyecektir.
Analist Değerlendirmesi: Türkiye Perspektifi
Trump yönetiminin olası stratejik yaklaşımları, Türkiye açısından çeşitli fırsatlar ve riskler
doğurmaktadır. Bu durum; NATO çatısı altında yeniden tanımlanacak müttefiklik ilişkileri,
Türkiye’nin ittifak içindeki stratejik konumunu yeniden değerlendirmesini gerektirebilir.
ABD’nin savunma harcamalarını artırma baskıları na karşı Türkiye’nin kendi savunma
sanayiine yaptığı yatırımları hızlandırmalıdır. Büyük güç rekabeti çerçevesinde, Çin ve
Rusya’ya yönelik ABD’nin sertleşen tutumu, Türkiye’nin bu ülkelerle olan ilişkilerini
dengelemeyi zorlaştırabileceği öngörülmektedir.
Ayrıca, ABD’nin uluslararası normlara liderlik etme çabaları, Türkiye’nin de bu reform
süreçlerinde daha aktif bir rol almasını gerektirebilir. Sonuç olarak, Trump’ın ikinci döneminde
ABD’nin ulusal güvenlik stratejisindeki olası değişiklikler, Türkiye’nin stratejik önceliklerini
yeniden şekillendirmesini zorunlu kılacaktır. Türkiye, bu yeni dengeler içinde hem riskleri
minimize etmeli hem de fırsatları maksimize edecek stratejiler geliştirmelidir.
Türkiye, bu yeni dengeler içinde hem riskleri minimize etmek hem de fırsatları maksimize
etmek için şu stratejileri izlemelidir:
- Savunma Sanayii Yatırımlarını Artırma ve Teknolojik İnovasyon
Türkiye, NATO içindeki stratejik konumunu güçlendirmek ve ABD’nin savunma
harcamalarını artırma baskılarına yanıt vermek için yerli savunma sanayii projelerine daha fazla
yatırım yapmalıdır. Özellikle siber güvenlik, yapay zeka tabanlı savunma sistemleri ve otonom
askeri araçlar gibi yüksek teknoloji alanlarına öncelik verilmelidir. - Çin ve Rusya ile Dengeli İlişkiler
Büyük güç rekabetinin artması, Türkiye’nin bu iki ülke ile ilişkilerinde hassas bir denge
politikası izlemesini gerektirir. ABD’nin Çin ve Rusya’ya karşı sertleşen tutumları karşısında,
Türkiye bu ülkelerle ekonomik işbirliklerini devam ettirirken, NATO yükümlülüklerini gözeten
bir denge politikası sürdürmelidir. - Enerji ve Ticaret Çeşitlendirmesi
ABD’nin enerji politikaları ve Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesine yönelik stratejiler,
Türkiye için enerji ve ticaret rotalarını çeşitlendirme fırsatı sunmaktadır. Türkiye, enerji
bağımsızlığı için yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmalı ve ticaret rotalarını Orta
Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi bölgelerle çeşitlendirmelidir. - Uluslararası Normlara Katkı Sağlama
ABD’nin uluslararası kurumlarda reform liderliği yapma çabaları, Türkiye’ye bu süreçlere
aktif katılım fırsatı sunabilir. Türkiye, uluslararası hukuk ve normların yeniden
şekillendirilmesinde etkin bir rol oynayarak, küresel istikrarı destekleyen pozitif bir aktör
olarak konumlanmalıdır. - Diplomatik İlişkileri Güçlendirme
Trump yönetiminin müttefiklik ilişkilerini yeniden tanımlama çabalarına uyum sağlayarak,
Türkiye’nin hem NATO içinde hem de ABD ile ikili ilişkilerinde daha güçlü bir diplomatik
kanal geliştirmesi gereklidir. Bu bağlamda, Türkiye, bölgede istikrar sağlayıcı bir aktör
olduğunu vurgulamalı ve karşılıklı çıkarları ön plana çıkaran bir işbirliği modeli geliştirmelidir. - Stratejik Düşünce ve Uzun Vadeli Planlama
Türkiye, Trump yönetimi döneminde beliren yeni uluslararası düzeni kapsamlı bir şekilde
analiz ederek uzun vadeli dış politika hedeflerini güncellemelidir. Özellikle savunma, ekonomi
ve diplomasi alanlarında bütünleşik bir stratejik vizyon geliştirerek, hem bölgesel hem de
küresel düzeyde etkinliğini artırmalıdır.
Bu stratejiler, Türkiye’nin değişen küresel dinamikler içinde daha proaktif bir rol üstlenmesini
ve riskleri fırsata dönüştürmesini sağlayabilir. Türkiye, bu dengeyi sağlarken bağımsız dış
politika çizgisini koruyarak, ulusal çıkarlarını en üst düzeyde savunabilir.
Kaynak: ‘’How His Administration Can Shore Up the Foundations of American Power’’
By Kori Schake 08.11.2024 https://www.foreignaffairs.com/