Irak Başbakanı Kazımi giderayak Peşmerge’nin bir unsurunu Irak Ordusuna bağlama kararı ile sadece Türkmenlerin değil, aynı zamanda Şii ve Sünni Arapların da tepkisini aldı. Çünkü Peşmergelerin varlığı, anlaşmazlık bölgelerinde hiç kimse tarafından kabul edilmemektedir.

Geçmişte acı katliamların yaşandığı Kerkük, bir kez daha aynı tehlike ile karşı karşıya. Çünkü 2017 senesinden önce, Peşmerge’nin varlığı ile ne gibi olaylar yaşandığına bütün herkesler şahit oldu. Sokaklarda güvensizlik, şehir ekonomisinin güvensizlikten kaynaklanan istikrarsızlığı, gasp ve terör olayları, Kerkük’ün ve Türkmeneli bölgelerinin gündeminden düşmemekte idi. Türkmen ve Arapların sayesinde Kerkük’ü bırakıp kaçan Peşmergeler, intikam için Kerkük’e tekrar gireceklerini belirtmektedirler. Sosyal medya üzerinden görüntüler paylaşan Peşmerge mensupları, “Kerkük’e geliyoruz!”, “Tek bir Türkmen’i yaşatmayacağız!” gibi ırkçı söylemlerde bulunmaktadırlar. [1]

E.Tüm Amiral Cihat Yaycı, Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi’nin  sosyal medya hesabından Kerkük ile ilgili olarak, “Beni çok tedirgin eden aslında milletimizi de tedirgin eden ancak maalesef kamuoyunda pek duyulmayan bir gelişmeyi aktaracağım” diyerek “25 Kasım 2021 tarihinde Peşmerge güçlerinin Kerkük’e gireceğini ve asayişin Peşmerge’ye devredileceğini duyurarak, “Binlerce yıllık Türk şehri Kerkük resmen işgal ediliyor. Hem de sessiz sedasız kopartılıyor Buna gönül dayanmaz…” dedi.  Buna karşı sessiz kalınmaması ve gerekli itirazların yüksek sesle söylenmesi gerektiğini belirten Yaycı, “Herkesi tepki göstermeye davet ediyorum. Devletin ilgili kurumlarını bütün Irak Türklerinin derneklerini, bu konuda itiraza ve seslerini duyurmaya çağırıyorum” dedi.

Ne yazık ki Türk kamuoyunda bu konu yeterince ilgi görmedi…

Türkmen, Kürt ve Arapların da bulunduğu ortak bir yönetimin en uygun çözüm olarak değerlendirildiği KERKÜK için tek taraflı yönetilmesinin kabul edilemeyeceği, tüm kesimlere net olarak anlatılmalıdır.

Saddam rejiminin yıkıldığı 2003’ten beri arazilerine Kürtler tarafından el konulduğunu söyleyen Araplar, Peşmerge’nin bir kez daha Kerkük’e geri dönmesini istemiyor ve Irak Anayasası’na göre Peşmerge’nin Kerkük’te görev yapmasının yasal olmadığını söylüyorlar. Türkmenler de Saddam döneminde Kerkük’ün demografik yapısının Araplaştırılmaya ve 2003’ten 2017’e kadar da Kürtleştirilmeye maruz kaldığından şikayet ediyor. Irak merkezi hükümeti ise Kerkük’te Araplar ile Kürtler arasında yaşanan bu anlaşmazlık karşısında sessiz kalmayı tercih ediyor.

Irak ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasında statüsü tartışmalı bölgeler arasında yer alan KERKÜK’te, ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003’ten Ekim 2017’ye kadar merkezi hükümete bağlı güçlerin bulunmadığı Kerkük’te denetim, Peşmerge güçleri tarafından sağlanmıştı.

25 Eylül 2017  tarihinde IKBY’nin Kerkük de dahil olmak üzere Irak’ın kuzeyinde kontrol ettiği bölgelerde yaptığı sözde “bağımsızlık referandumu ve ilhak girişiminden”  sonra bölgede tansiyon epey yükselmişti. Bağdat yönetiminin karşı çıktığı referanduma Türkiye ve İran da sert tepki göstermişti. ABD ve Rusya da ayrılıkçı bir hareketi desteklemediklerini belirtmişlerdi.

16 Ekim 2017’de Peşmerge güçlerinin Kerkük’ten çekilmesi ve merkezi yönetimin kontrolüne girmesinin dördüncü yılında tartışmaların odağında olmaya devam ediyor.

IKBY, Peşmerge güçlerinin kente geri dönmesini isterken, Kerkük’teki Arap ve Türkmenler ise kentin merkezi yönetimin kontrolünde kalmasını destekliyor. Kerkük’teki Araplar, Baas rejiminin yıkıldığı 2003’ten beri arazilerine Kürtler tarafından el konulduğunu söylüyor. Kürtler ise bu toprakların gerçek sahiplerinin kendileri olduğunu, Saddam Hüseyin döneminde Kerkük’ü Araplaştırma politikası çerçevesinde göçe zorlandıklarını ve yerlerine Arapların yerleştirildiğini savunuyor. Kentteki Türkmenler de Saddam döneminde Kerkük’ün demografik yapısının Araplaştırmaya ve 2003’ten 2017’e kadar da Kürtleştirmeye maruz kaldığından şikayet ediyor.[2]  Irak merkezi hükümeti ise Kerkük’te Araplar ile Kürtler arasında yaşanan bu anlaşmazlık karşısında sessiz kalmayı tercih ediyor.

Binlerce yıllık Türk yurdu KERKÜK, Türkiye’nin, Türk milletinin ve Irak Türklerinin güven meselesidir. Bugün âdetâ sessiz sedâsız işgâl ediliyor. Tarih boyunca sahipsiz kalan ve siyaset üstü bir konu olan KERKÜK’ün statüsüne sahip çıkmalıyız.

Süheyl  ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.


[1] https://www.millidevletgazetesi.net/Soylesi/kerkuk-duserse-diyarbakir-duser-ankara-sarsilir-4549

[2] Türkmeneli bölgesinin demografik yapısı, 1920’li yıllardan beri sürekli değişimlere maruz kalmıştır. 14 Temmuz 1959 senesinde gerçekleşen hadise, ardından 60, 70 ve 80’li yıllarda Saddam’ın yaptığı Araplaştırma politikası 2003 yılına kadar devam etmiştir. Bu dönüm noktası olan 2003 senesinden 2017’ye kadar da bir Kürtleştirme politikasına maruz kalınmıştır. Kerkük’e ve diğer Türkmen bölgelerine dağlarda yerleşik olarak yaşayan Kürt aileler yerleştirilmiş ve böylece Kerkük’ün nüfûsu tamamen değişmiştir. Bunun yanında Peşmergelerin 2003 senesinde Kerkük’te yakmış olduğu Kerkük Tapu ve Nüfus Dairesi olaylarını da unutmamak gerekir. Bir başka demografik yapı değiştirme politikası da Türkmeneli bölgesinin maruz kaldığı 2014 yılındaki IŞİD olaylarıdır. Birçok Türkmeneli bölgesi işgal edilmiş ve Türk vatandaşlar, Türkiye başta olmak üzere, Irak’ın güneyi ve Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalmışlardır. Türkmeneli olarak adlandırdığımız bölge, zorlu yaşam standartlarından dolayı terk edilmiş mehcûr bir bölge olmuştur.

Sosyal Medyada Paylaş
Picture of Süheyl ÇOBANOĞLU
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER