Paradiplomasi kavramı, son yıllarda uluslararası ilişkiler literatüründe önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Ulus devletlerin geleneksel diplomasi anlayışının dışında, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının (STK’lar) uluslararası arenada doğrudan ilişki ve işbirlikleri geliştirmesini ifade eder. Paradiplomasi, uluslararası ilişkilerin yalnızca hükümetler arası resmi kanallarla değil, alt aktörler aracılığıyla da yürütülebileceği düşüncesine dayanır. Bu bağlamda STK’lar, özellikle bölgesel sorunlarda diyalog ve barış süreçlerini destekleyici rol oynayarak önem kazanırlar.
Türkiye’deki STK’ların paradiplomasi süreçlerinde alabileceği rol, özellikle Kıbrıs sorunu gibi tarihsel ve karmaşık meselelerde büyük potansiyel taşımaktadır. Türkiye ve Kıbrıs arasında geleneksel diplomatik kanallar üzerinden yürütülen görüşmeler uzun yıllardır tıkanmış durumdadır. STK’lar, bu tıkanıklığın aşılmasında ve iki toplum arasında doğrudan iletişimin kurulmasında alternatif yollar sunabilir.
Türkiye merkezli STK’lar, Kıbrıs meselesinde barış ve uzlaşı odaklı faaliyetler yürüterek sivil diyalog kanalları oluşturabilir. Örneğin, ortak kültürel projeler, eğitim ve gençlik değişimleri, sanat ve spor etkinlikleri gibi sosyal aktiviteler üzerinden toplumlar arasında güven artırıcı önlemler geliştirilebilir. Türkiye’deki üniversiteler ve düşünce kuruluşları, Kıbrıs’taki muadilleri ile birlikte çalışarak ortak araştırmalar ve konferanslar düzenleyebilir, toplumlar arası akademik diyalog ve anlayışı derinleştirebilir.
Örneğin, Türkiye merkezli STK’lar tarafından desteklenen “Kıbrıs Gençlik Diyalogu” gibi projeler, iki toplumun gençlerini ortak eğitim ve kültürel etkinliklerle bir araya getirerek barış ve işbirliği ruhunu güçlendirmiştir. Aynı şekilde, “Çift Toplumlu Eğitim Programı” gibi girişimler, Türk ve Rum öğrencileri bir araya getirerek ortak tarih ve kültür üzerine çalışmalar yapmalarını sağlayarak karşılıklı anlayışı artırmıştır. “Kıbrıs’ta Ortak Kültürel Miras” adlı projeler de, iki toplumun ortak kültürel değerlerinin keşfedilmesi ve korunması konusunda önemli adımlar atmıştır.
Bununla birlikte, Türkiye’deki STK’ların paradiplomatik girişimleri, Türkiye’nin dış politikasına dolaylı olarak olumlu katkılar sağlayabilir. Resmi diplomasinin katı ve bazen sertleşebilen söylemlerinden uzak, daha esnek ve yumuşak güç odaklı yaklaşımlar, Türkiye’nin Kıbrıs sorunundaki pozisyonunu uluslararası toplum nezdinde güçlendirebilir. Ayrıca, sivil toplum aracılığıyla kurulan samimi ve doğrudan ilişkiler, Kıbrıs Rum ve Türk toplumları arasındaki algıların olumlu yönde değişmesine ve Türkiye’nin bölgesel imajının iyileşmesine yardımcı olabilir.
Örneğin, Kıbrıs’ta iki toplumlu etkinlikler düzenleyen “PeacePlayers International” gibi uluslararası STK’lar, basketbol ve diğer spor etkinlikleri aracılığıyla gençleri bir araya getirerek, karşılıklı güven ve dostluk ortamının oluşmasına katkıda bulunmuştur. Benzer şekilde, “Sivil Diyalog Girişimi” gibi projeler, Türkiye ve Kıbrıs arasında sivil toplum aktörlerinin koordinasyonunu güçlendirerek, resmi müzakerelerdeki anlaşmazlıkları aşmaya yardımcı olmuştur.
STK’ların etkin bir şekilde paradiplomatik rol üstlenebilmesi için, Türkiye hükümetinin ve ilgili kurumların da bu tür girişimleri teşvik eden ve destekleyen bir politika benimsemesi gerekir. Bu bağlamda STK’ların faaliyet alanlarının genişletilmesi, finansal ve lojistik desteğin sağlanması ve resmi diplomasi ile koordinasyonun güçlendirilmesi önemli bir prespektif olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki STK’ların paradiplomasi süreçlerinde etkin rol üstlenmesi, Kıbrıs sorununun çözümü için yeni bir umut kaynağı olabileceği gibi;. Bu tür sivil girişimler, hem Türkiye’nin uluslararası arenadaki diplomatik esnekliğini artırır hem de toplumlar arasında uzun vadeli barış ve istikrarın temellerini güçlendirmesi için önemli bir fırsat sunar.21.05.2023
Mert Ünsal,MA
U.İ.Analist