Eğitim Hakkı Kısıtlanan Bir Azınlık: Batı Trakya Türklerinin Sessiz Mücadelesi

Yazar: Zeynep ÇINAR

Editör: İrem KESKİN

 

Eğitim Hakkı Kısıtlanan Bir Azınlık: Batı Trakya Türklerinin Sessiz Mücadelesi

Hem coğrafi hem de kültürel açıdan benzersiz bir bölge olan Batı Trakya; merkezi Gümülcine olan Rodop, merkezi İskeçe olan İskeçe ve merkezi Dedeağaç olan Evros illerinden oluşmaktadır. Yunanistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Batı Trakya’nın denize kadar uzanan kısmı Ova, yamaç kısmı Yaka, kuzeydeki Rodop sıradağları kısmı ise Balkan Kolu veyahut Cebel olarak adlandırılmaktadır. 8.578 kilometrekarelik alanı kaplayan Batı Trakya, Yunanistan genelinde Müslüman Türklerin en yoğun yaşadığı bölgedir. Batı Trakya’da Türklerin varlığı, Osmanlı döneminden önce filizlenmiştir. Bu süreç, milattan önce 2. yüzyılda İskitler ile başlamış ve akabinde Hunların, Avarların, Peçeneklerin ve Kuman Türklerinin Balkanlara doğru yaptıkları göçlerle Batı Trakya’ya yerleşmeleri sonucunda buradaki Türk varlığı başlamıştır. Batı Trakya Türkleri, 14. yüzyıldan itibaren Balkanlarda bir varlık göstermeye çalışan Osmanlı Devletine gösterdikleri destek ve sağladıkları yardımlarla bölgede Osmanlı varlığının başlamasında epey katkıları olmuştur. 1374 senesinde Osmanlı, Trakya’nın tamamını egemenliği altına alması neticesinde izlediği iskan politikasıyla Batı Trakya’da halihazırda olan Türk varlığının niceliğini artırmıştır. 3 Mart 1978 tarihinde Osmanlı ve Rus İmparatorlukları arasında imzalanan Ayastefanos Antlaşması ile Batı Trakya, Osmanlı egemenliğinden çıkmıştır. Osmanlı egemenliğinin son bulmasına rağmen Batı Trakya Türkleri, bölgedeki varlıkları ile beraber kimliklerini de korumak adına büyük bir direnç göstermiştir. Başta 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması olmak üzere, 1913 Atina Antlaşması, 1920 Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına İlişkin Antlaşma, 1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1951 Türk-Yunan Kültür Antlaşması gibi hem iki ülke arasında hem de uluslararası arenada yapılan birçok antlaşma ile temel haklarını güvence altına almışlardır. Peki Batı Trakya Türkleri, güvence altına alınan haklarından yararlanabiliyor mu ? Bu yazıda ayrıcalık olmayan, evrensel, vazgeçilmez ve temel bir insan hakkı olan eğitim hakkından Batı Trakya Türklerinin ne kadar yararlanabildiğini tartışacağız.

 

Çocukların dil gelişimi, sosyal etkileşimi, empati gibi hayati becerilerine dair attıkları ilk adım anaokulu eğitimidir. Bu bağlamda önemli olan anaokulu eğitimi, 3518 sayılı 2006 tarihli yasa ile Yunanistan’da zorunlu hale getirilmiştir. Ancak anayasanın getirdiği bu zorunluluğa, eğitim hayatının ilk adımına Batı Trakya Türkleri 2012 senesinde ulaşabilmiştir. Dolayısıyla eğitimde fırsat eşitliğine büyük bir engel konulmuştur. Anaokulu konusunda yalnızca gecikmiş bir hakkın iadesi mevzu bahis değildir. Bu hususta ayrıca dil konusunda da engeller yaratılmıştır. Öyle ki Batı Trakya Türkleri, hem Yunanca hem de Türkçe olarak öğrenim yapabilecek anaokullarının açılması için Yunan yetkili makamlarına talepte bulunmasına rağmen Yunan yetkili makamları bu talebi göz ardı etmiş ve böylece Batı Trakya Türkü çocuklarının ilkokul öncesinde Yunanca eğitim veren devlet anaokullarına gitmesini zorunlu hale getirmiştir. Oysa 10 Ağustos 1920 tarihli Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına İlişkin Antlaşmanın 9. maddesi uyarınca farklı dil konuşan yurttaşların kendi bölgelerindeki okullarda o dilde eğitim yapılacağını ve kamu bütçesinden de destek alacaklarını Yunanistan yükümlenmiştir. Keza bu yükümlülüğünü Yunanistan, 1923 Lozan Barış Antlaşmasında da yinelemiştir. Ayrıca 1920 Yunanistan’daki Azınlıkların Korunmasına İlişkin Antlaşmanın 11. maddesi ile söz konusu antlaşmada belirtilmiş hakların uluslararası denetim altında olduğu da vurgulanmıştır. Dolayısıyla Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin çift dilli anaokulu talebini göz ardı etmek ile yalnızca kendi yükümlülüğünü yerine getirmeyip iç hukukuna aykırı davranmakla kalmıyor aynı zamanda uluslararası antlaşmalara da aykırı hareket etmektedir. İzlenilen bu politika, Batı Trakya Türkü çocukların Yunanlı öğretmenler tarafından Yunanca eğitim verilen anaokullarından sonra çift dilli ilkokullara devamında sadece adaptasyon sorunu yaratmakla kalmayıp ayrıca onları kendi benliğini oluşturan dil, din ve milli değerlerinden de yoksunlaştırmaktadır. Yani bir çocuğun ilk adımlarını attığı sınıfın, onun kimliğini büyütmekten ziyade maalesef silme üzerinden şekillendiğini bugün Batı Trakya’da şahit olmaktayız. Dolayısıyla izlenen bu politikayı bir asimilasyon politikası olarak görmek de hiçbir beis yoktur. Bu yüzden Batı Trakya’daki Türk çocukları için anaokulu, sadece eğitim değil; var olma mücadelesinin ilk cephesi olmaktadır. Ayrıca belirtmek gerekir ki eğitim hakkının evrenselliği ile bağdaşmayan bu politika sadece çocukların eğitim hakkına ve öz bilinçlerine karşı değil, onların anne ve babalarının İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 26. maddesinin 3. fıkrası uyarınca doğan, çocuklarına verilecek eğitimi seçmede öncelikli hak sahibi olduğuna dair hakkı da gasp etmektedir. Üzücüdür ki Batı Trakya Türklerinin eğitim haklarına yapılan ihlaller sadece anaokulu konusu ile sınırlı değildir. Yunanistan bağıtlı taraf olduğu 1960 Eğitimde Ayrımcılığa Karşı UNESCO Sözleşmesinin 4. maddesi ile oluşan “Bu Sözleşmeye Taraf Devletler ayrıca, duruma ve ulusal kullanıma uygun yöntemlerle, eğitim konusunda fırsat ve muamele eşitliğini teşvik etme eğilimi gösterecek bir ulusal politika oluşturmayı, geliştirmeyi ve uygulamayı taahhüt ederler (…)” yükümlülüğünü, ülke genelinde ilköğretim eğitimini zorunlu 9 yıla çıkarırken Batı Trakya Türkleri için zorunlu eğitimi 6 yıl seviyesinde tutarak yerine getirmemektedir. Bununla kalmayan Yunan yetkili makamları, Batı Trakya’daki öğrenci sayısı ile beraber özellikle 2011’de ekonomik krizin etkisini sebep göstererek Batı Trakya Türklerinin eğitim gördüğü ilkokulları ya birleştirme yoluyla ya da kapatma yoluyla sayılarını günbegün azaltmaktadır. Yunan yetkili makamların yapılan bu uygulamada gösterdikleri sebeplerin çok da geçerli olmadığını şu verilerden anlayabiliriz: 2011-2012 döneminde 17 ilkokul kapatılarak ilkokulların sayıları 174’e indirilmiştir, 2012-2013 döneminde 174’ten 163’e, 2013-2014 döneminde 159’a, 2014’te 146’ya, 2015-2016 döneminde 140’a, 2016-2017 döneminde 132’ye, 2017-2018 döneminde 129’a, 2019-2020 döneminde 123’e, 2020-2021 döneminde 115’e, 2021-2022 döneminde 103’e, 2022-2023 döneminde 99’a, 2023’te 90’a ve 2024’te Rodop ilinde Hacıören, Keziren ve Payamlar, İskeçe ilinde Karaköy ilkokulları kapatılarak 86’ya düşürülmüştür. Ayrıca komşumuz Yunanistan, çocuk sayısının arttığı yerlerde yeniden okulları açmamıştır. Dolayısıyla bu verilerle birlikte tekrardan okulların açılmamasını sistematik bir şekilde Batı Trakya Türklerinin eğitim hakkının kapsamını adım adım daraltma isteğinin bir aracı olduğuna dair bir yorumda bulunabiliriz. 1923 Lozan Barış Antlaşmasının 40. maddesinden ve Yunanistan’ın 2345 sayılı 1920 tarihli yasasından doğan Batı Trakya Türklerinin kendilerine ait okullarda görev alacak öğretmenleri atama ve de görevden alma hakları, gelen yoğun tepkiler sonucunda 2014’te kapatılan Selanik Özel Pedagoji Akademisi adı altında ellerinden alınmıştır. Türkçe eğitim verecek öğretmenlerin buradan mezun olma şartını koyan Yunanistan, bu hamlesiyle Türkiye’den mezun Batı Trakya Türkü öğretmen adaylarının işe girmesi yönünde bir engel yaratmış, aynı zamanda Selanik Özel Pedagoji Akademisinden mezun öğretmenlerin Türkçe eğitimi tam anlamıyla alamadıklarından dolayı Batı Trakya Türkü çocuklara kendi anadillerinde eğitim almasını sıkıntılı hale getirmiştir. Yaşanan öğretmen sıkıntısının yanında okul binaların eski olması, çocuklara okutulan kitapların kaç yıl öncesine ait olduğu dolayısıyla günümüz eğitim seviyesi ile eşgüdümlü eğitimden yoksun kalmaları, Türkiye’deki üniversitelerden mezun öğrencilerin diplomasına denklik verilmesinde zorluk yaşatılması gibi say say bitiremeyeceğimiz onca sıkıntısı vardır Batı Trakya Türklerinin. Tüm bu engellere, ihmallere rağmen Batı Trakya Türkleri başta eğitim alanında olmak üzere büyük bir varoluş mücadelesi vermektedir.

 

Batı Trakya Türklerinin eğitim hakkına ilişkin yaşadığı nice ihlaller, yalnızca hukuki bir mesele değil; aynı zamanda insan onuruna ve birlikte yaşama ahlakına dair bir vicdan sınavıdır. Yıllar boyunca okulların kapanmasıyla sessizleşen sınıflar, atanamayan öğretmenlerle boş kalan kürsüler, çocukların kendi anadillerinde öğrenme hakkına duyulan özlemle birleşmiştir. Gösterdikleri sebep ne olursa olsun bir çocuğun anadilinde eğitim görememesi, bir öğretmenin yalnızca etnik kimliği nedeniyle sistem dışına itilmesi, kâğıt üstünde hakların varlığını değil, sahadaki yokluğunu gösterir. Ve her hak ihlali, bir toplumun geleceğinden koparılmış bir yapraktır. Bu yüzden Türkiye olarak bizim, komşumuz Yunanistan’a yaptığı hem ikili hem de uluslararası antlaşmalara uymayarak uluslararası hukuk ilkesi olan pacta sunt servanda yani ahde vefa ilkesini ihlal ettiğini hatırlatarak, nefret tohumları ekmeden bu hususta daha aktif bir politika izlemeli, haksızlığa karşı gür bir ses olmalı ve yalnızca bizim değil, tüm dünya kamuoyunun vicdanına seslenmeliyiz. Dolayısıyla artık yalnızca antlaşmalara değil, vicdanlara da kulak verme vaktidir. Çünkü eğitim, sadece okuma-yazma öğretmez; bir halkın kendini var etme, kendi sesini duyurma hakkıdır. Ve hiçbir çocuk, yalnızca Türk olduğu için sessizliğe mahkûm edilmemelidir.    

 

Kaynakça

 

Küçük, Halit Gökalp, “Analiz: Batı Trakya Türklerinin Sorunları”, RUBASAM, Eylül 2023. https://www.rubasam.com/analiz-bati-trakya-turklerinin-sorunlari.html (erişim tarihi: 17.06.2026)

Mehmet, Ayhan, “Batı Trakyalı Türklerden 4 Türk Azınlık İlkokulunun Daha Kapatılması Kararına Tepki”, 22.07.2024, Anadolu Ajansı. 

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bati-trakyali-turklerden-4-turk-azinlik-ilkokulunun-daha-kapatilmasi-kararina-tepki-/3282459  (erişim tarihi: 18.06.2025)

Ntoukiantzi, Mouchammet, “Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığın Din ve Eğitim Sorunları”, T.C. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Bursa ,2022.

Oran, Baskın, “Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar (I. Cilt: 1919-1980)”, İletişim Yayınları, İstanbul, 2009.

Ouzoungıol, A., & Asal, U. Y. (2021), “Azınlıklar ve Batı Trakya Türk Azınlığının Sorunları”, Working Paper Series, 2(2), 46-61. https://doi.org/10.5281/zenodo.4958726.

TRT Haber, “Batı Trakya Türklerinin Azınlık Eğitimiyle İlgili Yazıya Tepkileri Sürüyor”, 28.04.2024. https://www.trthaber.com/haber/dunya/bati-trakya-turklerinin-azinlik-egitimiyle-ilgili-yaziya-tepkileri-suruyor-853961.html (erişim tarihi: 18.06.2025)

Tsaous, Aslı, “Batı Trakya Azınlık Okulları Eğitim Durumları ve Yasal Çerçevenin İncelenmesi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eskişehir, 2021.

UNESCO, “Convention Against Discrimination in Education” (erişim tarihi: 19 Haziran 2025) https://www.unesco.org/en/legal-affairs/convention-against-discrimination-education

Sosyal Medyada Paylaş

8 Responses

  1. Genç bir yaşta böylesi ciddi konuyu kaleme almak başlı başlıca başarı iken güçlü kalemle yazmak ayrı bir başarıdır. Genç arkadaşımıza ve RUBASAM ekibini tebrik ediyorum.

  2. Batı Trakya Türkleri başta eğitim olmak üzere birçok konuda mücadele vermektedir. Bunu kaleme aldığınız için teşekkür ederim, kaleminize sağlık

  3. Yazı Türkiye’de aslında gündemde hem olması gereken bir konuyu gündeme taşıdığı için çok kıymetli olmuş. Yazarı bu sebeple tebrik etmek lazım. Çok beğendiğim bir yazı oldu

  4. Zeynep Hanım, dile çok getirilmeyen, böyle ciddi konuları kaleme aldığınız için kendi adıma teşekkür ederim. Maalesef günümüzde hala süregelen Batı Trakya Türklerinin sorunları için elimizden geleni yapmalı ve bu sorunları olabildiğince duyurmalıyız. Sizden Batı Trakya Türklerinin diğer konulardaki sorunları adına da yazılar beklemekteyim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

BENZER İÇERİKLER