Kendi Emperyal amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla 19.yüzyılda Kafkasya üzerinde hakimiyet kuran Rusya, Azerbaycan’ı da etkisi altına almıştı. 1918’de kısa süren bağımsızlığı sonrasında Sovyetler Birliği bünyesinde geçen uzun yıllar, 30 Ağustos 1991 tarihinde Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanıyla başka bir boyut kazandı. 18 Ekim 1991’de, Azerbaycan Yüksek Sovyeti (şimdiki Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi), Azerbaycan’ın Bağımsızlık Deklarasyonuyla ilgili bir Anayasa Yasasını kabul etti. 9 Kasım 1991’de tanıyan ilk devlet Türkiye oldu. Diplomatik ilişkiler 14 Ocak 1992’de kuruldu.
Komünizm çökmüş, Sovyetler Birliği dağılmış ve ordusu tüm peyklerinden çekilmişti. Onlarca yıl boyunca komünist rejimin sosyal, eknomik ve siyasi sistemde yarattığı tahribatın etkileri çok derin izler bırakmıştı. Diğer Cumhuriyetlerde olduğu gibi, 70 sene Sovyet terkibinde kalmış olan Azerbaycan’da da bağımsız devlet kurumları, bürokrasi, sanayi ve serbest ticaret gelişmemiş ve yatırımcı yokluğu ilk başlarda büyük sıkıntı yaratmıştı
Bağımsızlığın ilanından sonra sırasıyla, Ayaz MUTTALİBOV (1990-1992), Yakub MEMMEDOV (1992), Ebulfez ELÇİBEY (1992-1993), Haydar ALİYEV (1993-2003), İlham ALİYEV (2003’ten bugüne) dönemleri yaşanmıştır. Mutellibov Rusya yanlısı davrandığı için; Elçibeyise Rusya karşıtı davrandığı için iktidarlarını kaybetmişlerdir. Aliyev iktidarları ise denge politikasıyla Azerbaycan’ı dış güçlerin olumsuz etkilerinden uzak tutmayı öncelemiştir.
Asırlardır içlerinde biriktirdikleri kin ve nefretle pusuda bekleyen Ermeniler, Karabağın kendilerine ait olduğu iddiasıyla uluslararası hukuku hiçe sayarak, Sovyetlerin dağılışına hazırlıksız yakalanan Azerbaycan topraklarına saldırmış ve karabağ dahil yüzde yirmisini işgal etmişlerdi. Karabağ’ı işgali bugüne kadar çözülememiş, kalplerde acı bir yara oluşturmuştu.
1991’de Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlı olmasına karşı çıkarak saldıran Ermenistan, bölgede bulunan HANKENDİ (27.12.1991), HOCALI (25.02.1992), ŞUŞA (08.05.1992), LAÇİN (18.05.1992), HOCAVEND (02.10.1992), KELBECER (02.04.1993), AĞDERE (07.07.1993), AĞDAM (23.07.1993), CEBRAİL (23.08.1993), FUZULi (23.08.1993), GUBADLI (31.08.1993) ZENGİLAN (29.10.1993) gibi yerleşim birimini işgal ederken, sivil masum halka karşı resmen SOYKIRIM YAPMIŞ, 20 bin şehit ve çok sayıda gazinin yanında, birbuçuk milyon insan evsiz barksız kalarak topraklarını terketmek zorunda kalmıştı.
Ülkede siyasi istikrarsızlığın yaşandığı bir dönemdi. Böyle bir süreçte 70 yıllık hasretin özlemiyle, son derece enteresan koşullarda Aralık ilçesi Dilucu bölgesinden Azerbaycan’ın Nahçıvan Özerk Cumhuriyetine geçtik ve kardeşlerimizle buluştuk. Tüm olumsuzluklara rağmen ilk işimiz çok bozuk olan moral ve motivasyonu süratle geri kazandırmaktı. Gönül kapılarını sonuna kadar bize açan Azerbaycan TÜRKLERİ’nin derdi bizim derdimizdi. Süratle toparlanan ordu daha ilk ayımızda başarılara imza atmaya başlamıştı bile. Geçen süre içinde, teşkilatlanmasını tamamlayan, eğitim, atış ve tatbikatlarıyla muharebe yeteneğini geliştiren, yeni silah ve teçhizatını yenileyen gelişen ekonomisiyle çok daha güçlü hale gelen Azerbaycan için artık sonuç alma zamanı gelmişti. Aradan geçen yıllar içinde büyük bir özveriyle görev yapan kardeş Azerbaycan Ordusunun kahraman zabit, kizir ve askerleri bugün Ermeni işgalinden kurtardıkları topraklarına Türk sancağını tekrar şan ve şerefle dikmekteler…
Türk düşmanlığıyla beslenen Ermeni azgınlığı giderek küstahlaşmakta ve zaman zaman sınır bölgelerinde saldırılarını sürdürmekteydi. Ama bu sefer evdeki hesap çarşıya uymamış ve şiddetli bir karşılık verilmesi nedeniyle Ermeni ordusu çok büyük kayıplar vererek dağılmış ve panik başlamıştır. 28 sene önce kaybedilen yerleşim birimleri tek tek geri alınmaktadır. Hem de Ermenilerin yaptığı gibi masum sivillere dokunmadan, mertçe, askerce, sadece ve doğrudan askeri hedefler hedef alınarak savaşmaktalar…
Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan savaşa ‘barışçıl çözüm’ bulma amacıyla Fransa, Rusya ve ABD’nin oluşturduğu MİNSK GRUBU, bugüne kadar havanda su dövnüş ve hiç bir çözüm üretememiştir, üreteceği de yoktur. Ermeniler işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını terketmeden bu konuda hiç bir çözüm kabul edilemez. Azerbaycan Devleti çok daha süratli hareket etmeli, yabancılar fazla müdahil olmadan kendi topraklarını Ermeni işgalinden kurtarmalıdırlar. Bu konuda sonuna kadar sizinleyiz can Azerbaycan.
Fransa, İran ve Rusya gibi bir çok devletin ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin desteklediği Ermeni saldırılarına karşı topraklarını savunan Azerbaycan’a malesef sözde din kardeşimiz olacak Müslüman ülkelerden hiç bir destek gelmediği gibi düşmanlık ettiklerini görmek çok üzücü…Yerin dibine batsın sizin din kardeşliğiniz…
Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Bşk.V.
Bir Yanıt
Hala ortalarda dolaşıp din kardeşliğinden Arapları kastederleri kınıyorum. Türkün dostu sadece Türk kanı taşıyanlar ve hangi milletten olursa olsun insani değerleri öne çıkaran karakter sahibi insanlardır dostumuz.